(6)

44.5K 2.1K 67
                                    

Gece nöbeti bende olduğundan dışarıda tek başıma oturmuş elimdeki sıcak çayı yudumluyordum.

Askerleri kontrol etmiş nöbet yerlerinde olduklarından emin olduktan sonra buraya gelmiştim.

Arkamdan gelen çok ince çıtırtıları duyduğumda oraya dikkat kesildim ve hemen gelen kişiyi tanıdım.

Yanıma oturan Serdar bankta yayılmış ve benim gibi karşıya bakmaya başlamıştı.

Önümde ki karanlık kocaman bir karadelik olmuş bizi içine çekiyordu. Bu anı Serdar'ın "ne düşünüyorsun?" Diyen sesi bozdu.

Omuz silktim. Bir sürü şey aklımdan geçiyordu. Her şeyi aynı anda düşünüyordum. Düşünmek zorundaydım.

"Ben geçmişi düşünüyorum."

Serdar'ın konuşmasıyla susup onu dinlemeye başladım.

"Ömer'in, Berat'ın, Ferhat'ın time girişini."

Eski anılar bir yarasa sürüsü gibi aklımı işgal ettiğinde o anıların aslında çok da güzel olmadıklarını hatırladım.

"Niye düşünüyorsun ki bunları?"

Sorumla beraber geriye yaslandım. Serdar ise bir kolunu arkamdaki banka attığında bana da sarılmıştı.

"Bilmem. O günler çok da geride kalmadı ama hayatımız nasıl da değişti."

Haklıydı. Ömer'in, Berat'ın ve Ferhat abinin time girişleri dün gibi aklımdaydı.

"Onları neden seçtiğini bana hiç söylemedin."

Serdar'ın ifadesiz ve umursamaz tavrı hep aynıydı. Ta lise de tanıdığım o ergen çocuktan beri aynıydı.

Yüzümü yavaşça ona bakıp sert çehresini inceledim. Keskin yüz hatları olan bu adamın kocaman bir yüreği vardı.

"Seni de neden aldığımı hiç sormadın."

Yüzünü bana çevirdiğinde dudağının bir köşesi yavaşça kıvrılmıştı.

"Mükemmel olduğum için değil miydi?" Alay eden sesini işittiğimde yüzümü buruşturup yeniden önüme döndüm.

"Tabiki de mükemmel olduğun için." Abartılı mimiklerle bunu söyledikten sonra istemsiz kıkırdamıştım.

"Gerçekten neden seçtin onları."

Bunu çok merak ettiği aşikardı. Anlatmanın zamanı gelmişti sanırım.

"Ferhat abi." Dedim derin bir nefes eşliğinde. Hepsinin hikayesi birbirinden kötüydü ve ben bunları anlatırken zorlanmayacağımı biliyordum.

"Eşini ve kızını toprağa verdikten sonra buldum onu. Bitmiş ve sefil bir haldeydi. Ne yapacağını bilmiyordu. Bir yaprak gibi savrulmaması için aldım onu time. Kaybedecek kimsesi yok. En iyisi."

Serdar bir şeyler düşünür gibi kısa bir duraksama yaşadıktan sonra "doğru seçim." Diyerek beni onayladı.

Seçimimin doğru olduğunu biliyordum. Ferhat abi beni yanıltmamıştı.

"Ömer." Dedim bu sefer. Sıra ondaydı.

"İntihar etmişti. Her bakımdan hayatını kurtardım."

"Herkesi güldüren o adamın asıl hikayesi acı belli ki. Ne trajedi ama." Diyen Serdar'ın sesi de ifadesi de donuktu.

O da ben de çok kötü şeyler yaşamıştık. Bu hayat bize hiç güzel davranmamıştı. Bu yüzden istemeye istemeye başkalarının yaşamlarına üzülmemeyi öğrenmiştik.

DaLıYoRuM Where stories live. Discover now