8. Bölüm

345 30 14
                                    

Selamlar! Ve uzatmıyıcam, iyi okumalar!

-

MinhoXHyunjin

Minho
İyi yarın olsun inatçı

Hyunjin
Minho bana inanır mısın bilmiyorum ama benim çok önemli işlerim çıktı. Malum tek varis benim. O yüzden bir süre yokum ama ilk işim seni görmek olucak özür dilerim

Minho
Önemli değil biliyorum tek varis olduğunu
Ama şöyle bir sorun var
Senin baban seni varisi gibi görmez
Yani hiçbir işe karışmazsın
Daha düzgün bir yalan bulsan iyi edersin.

Hyunjin
Gerçekler acı olunca bizde yalana başvuruyoruz
Kötü mü yaptım?

Minho
Söylede biliyim acını o zaman

Hyunjin
Bilemezsin

Minho
O zaman kötü yapıyosun
Nedenini bilmezsem senin açından bakamam
Benim açımdan kötü yapıyosun hwang

Hyunjin
Bu şekilde hitap edilmesinden nefret ettiğimi biliyosun

Minho
Şirkette sana Hyunjin dediklerini sanmıyorum
Madem öyle işlerin var
Buna katlanmak zorundasın

Hyunjin
Minho
Ben, sen kırılma diye uğraşırken beni kıramazsın

Minho
Bilmezsem kırarım Hyunjin
Söyle ben kırılıyım

Hyunjin
İstemiyorum

Minho
Bende istemiyorum

*^*

  Yaralarım acıyo minho gel sar mı diyim? Sana bu iğrenç görüntümle mi geliyim? İster misin beni böyle görmek? Ben bile katlanamıyorum kendimi böyle görmeye, sen nasıl katlanıcaksın? Diyemedim işte. Hiçbirini söyleyemedim ve ağızıma tıktım. Yine aynısını yaptım. Ben artık herkese bağıra çağıra söylemek istiyorum. Beni anlasınlar istiyorum. Rehberimden Lisayı seçtim. Saat gece ikiye kadar ağlamıştım. Şimdi de biraz Lisaya ağlıyıcaktım. Onun açıcağına emindim. Hatt- "Hyunjin? Birşey mi oldu? İstersen hemen sizin oraya gelebilirim biliyosun" Endişeli ama bir o kadar uykulu sesiyle konuştu. Anlamıştı işte. Bu yüzden aramızdaki bağ diğerlerinden farklıydı.

</3

"Hyunjin giyindiysen giriyorum?" Duymadım ve giyindiğimi düşünüp girdi. Ben ona baktım o vücuduma. Tamam güzel bir vücudum var ama ona bakmadığına emindim. Üstündeki izlere bakıyodu. Gözleri doldu. Kapıyı arkasından kapattı ve yatağıma oturdu. Birazda öyle inceledi vücudumu. Elini uzattı acıtmamaya özen göstererek çevrelerine dokundu. Göz yaşları akmaya başladı. Bu evde birşeyler olduğunu herkes biliyordu. Okula bir ay gelir sonra bir hafta devamsızlık yapar ve türlü türlü bahaneler uydururdum. Babamdan dolayı devamsızlıklarım geçmezdi. "Kim?" Dedi zar zor.

"Anlatır mısın? Eğer istiyorsan tabi! Ben seni zorlamam biliyosun! Sadece belki için rahatlar. Diğerlerine yazarım biz plan değiştirdik diye. İstersen seninle burada durabilirim, istersen kalk gidelim başka yere. Diyorsan anlatmak istemiyorum çocuklar bana iyi gelir, direkt oraya gidelim! Ne istiyorsan yapalım. Ama bana sadece kim olduğunu ve ne zamandır olduğunu söyler misin? Kin besliyiceğim kişiyi bilmem gerekiyor" Son cümlesini söylerken burukça gülümsedi.

"Babam, sekiz yaşımdan beri" Gözlerinin halelerinin değişimine tanık oldum. "Bir- baba nasıl? Aklım almıyo Hyunjin" Baba kalıbı yakışmıyordu o adama. Üstüme yarım kollumu geçirdim ve tamamen ona döndüm. "Sarılmak ister misin?" Kollarını iki yana açtı. Bende onun gibi ağlamaya başladım. Sıkıca sarıldık. Çocuklara onları ektiğimizi söyliyip o gün sahile gittik. Her şeyi anlattım. Ama çok kötü ağlıyordum. O da benimle beraber ağladı. Ben güldüm, o güldü. Ben sustum, o sustu. Ben konuştum, o dinledi. Ben anlattım, o nefretini besledi. Ben anlattım, o küfür etti. Lisa gerçek bir dosttu.

<\3

"Lisa" Titrekçe söyledim ve tekrar ağlamaya başladım. "Hyunjin oraya geliyorum!"

"Hayır, hayır. Babam uyuyo ve yaralarım taze"

"O piç kurusu sana yine el mi kaldırdı? Hyunjin orayı onun başına yıkmaya geliyorum"

"Lisa saat iki buçuğa geliyo, beni yanlış anlama ama ülkemiz şartları bir kızın bu saatte dışarı çıkmasına izin vermiyo" Biz konuşurken o saçını taramış, dişini fırçalamış, yüzünü yıkamış, dolabından kıyafet çıkarmıştı. "Yani? Alırım yanıma biber gazını, sabaha kadar gezerim" Kıkırdadım. "Oğlum gülme işte gülme! Canın yanıyo gülme! Geliyorum oraya sende aşşağı iniyosun"

"Yaralarım acıyo" Lisa odasından, sonra evden çıktı. "Lisa"

"Efendim kalbimin yaralı kuşu?"

"Minho niye beni anlamak istemiyo?"

"Anlatmadığın için anlayamıyodur"

"Ama anlatamam bunu anlaması gerek"

"Anlatman gerek, seninde bunu anlaman gerek! Hem çocuğa aşığım diyosun, hem senden korkuyorum uzaklaş diyosun, hem yakınımda ol diyosun. Bu çocuk seni nasıl anlasın?"

"Haklı, haklı konuşma Lisa" Kıkırdadı "Haksız konuşursam beni bir daha dinler misin lan?" Ben bu kızın enayisiyim bu bana ne diyo. "Takarım kulaklığımı, sabaha kadar dinleriiiim" Gülüştük, babam uyanmaz umarım. "Camı aç geldim"

"Ben diyorum kalkamıyorum bu diyo camı aç"

"Ya aç giricem ben"

"İyi dur" Sızlanarak ayağa kalktım, tekrar gözlerim doldu. Bu acıya katlanmak çok zordu. Ne kadar yıllardır alsam da yine de zordu. Camı zorlukla açtım ve Lisaya bakmadan kendimi tekrar yüz üstü yatağa bıraktım. Telefonun kapanma sesini duydum. Lisa camdan tırmanarak girdi. "Helal olsun" Ellerini birbirine çırptı ve gururlu poz verdi. Masa ışığımı açtı. Yanıma adımladı ve yatağa oturdu. Cebinden birşey çıkardı. "Merhem bu, yaralara iyi gelir. Dizim yaralandığında sürülürdü" Bilerek kimin sürdüğünü söylemiyodu. "İyi geliceğine eminim, ama biraz yakıcak"

"Önemli değil"

-

Evet yine Lisa. Çünkü AŞIĞIM! Bu kızın verdiği vibe mükemmel!

Eğer oy verirseniz yeni bölüm motivasyonum olur! Teşekkür ederimm<3

Seviliyosunuz<3

Bilekler || Hyunho Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin