1 | Elem

6.8K 711 167
                                    

Elem - acı, dert, keder.

"Küçük kızın büyük yarası"

Medya: Murat Teğmen

🍷

"Komutanım! Öldürecek kadını, boğazına bıçağı dayadı!" Üsteğmen Murat, gözünü silahın dürbününden ayırmadan, telsize doğru bağırdı. Bir eli silahın kabzasında, bir elinin parmağıda tetiğin üzerindeydi. "Dayan aslanım! Birazdan orada olacağız!" Kürşat bağırarak, eliyle arkasından gelen time işaret verdi. Eğer biraz daha hızlanmazlarsa, gözleri bağlı küçük büyük demeden bütün kadın ve kız çocukları vahşice katledilecekti.

Aralarında sadece on dakikalık bir mesafe varken, teröristlerden biri elindeki kamerayı boğazına bıçak dayanan kadına doğru tuttu. Yapılan vahşeti her yere yayacak ve bunu askerin üstüne atacaktı. "Konuş! Konuşmazsan öleceksin doktor!" yamuk yumuk Türkçesi, dik başıyla kızına kaçamak bakışlar atan doktoru korkutmadı. Yırtık elbisesi ve elinde tuttuğu bebeğiyle küçük kızı öyle güzeldi ki, yüzündeki kir bile gölgeleyememişti güzelliğini.

Fark ederler diye gözlerini yere eğdi. Zaten ölecekti, kızının belki kurtulma şansı olur diye dikkat çekmek istemedi. "Size tek bir şey söylerim!" kısık sesini duyan terörist, kamerayı biraz daha yaklaştırdı. "Allah hepinizin belasını versin! Türk askerleri sizi bulduğu an kökünüzü kazıyacak!" bıçaklı adam sinirlenerek, boşta kalan eliyle kocaman bir tokat geçirdi yüzüne. "Öyle mi! Hani nerdeler? Bak yoklar? Çünkü korkaklar onlar bana kimse dokunamaz!!" sapsarı dişleriyle gülümseyerek, kamerayla çeken adama işaret verdi. Bıçağı son bir kez boğazına dayadı.

Tam keseceği sırada, elinde telsizle koşarak gelen köpeklerinden biri endişeyle başını eğdi. "Heval! Biri seni soruyor!" istediğini yapmamış olmanın verdiği sinirle adamın eline vurarak aldı telsizi. Kör bir gözü aklara bulanmıştı. Fakat fıldır fıldır dönüyordu yuvasında. "Sırası mı ulan!" adamın yakasını tutarak sarstı bir iki kere ardından iterek arkasını döndü. "Konuş, ben Kasap!" dedi karşıdan yanıt beklerken.

"Kasap..." Kürşatın ürkütücü sesi, adamın kulaklarına doluşur doluşmaz tüylerini diken diken yapmıştı. Olduğu yerde gerilirken, ismini zikreden bu kişinin kim olduğunu anlamaya çalıştı. "Evet benim! Sen kimsin?" tedirginliğini belli etmeden elindeki bıçağa baktı. Adamlarının korktuğunu anlamasını istemiyordu. "Demek korkaklar ha kasap? Yüzbaşı Turan Kürşat Yıldırım'ın ismini hiç duydun mu? Yıldırım lakabını duydun mu? Tıpkı onun gibi seni de bomba babası yapayım mı kasap, ya da ölümüne yakışır şekilde doğrayayım mı? " tükürüğü boğazına kaçan terörist, tıkanan nefesini düzene sokmaya çalıştı. Bu ismi duymuştu elbet, elebaşlarını ağzına bomba tıkarak patlatan manyaktı bu adam.

"Sen... Seni de bunlar gibi öldüreceğim Yüzbaşı!" hızla kadına yaklaşarak, elindeki bıçağı bir kez daha dayadı boğazına. "Tabi, hayatta kalabilirsen bir ihtimal kasap..." Kürşatın silahından ok gibi fırlayan bir mermi, saniyeler içinde kasabın başını delip geçerek yere serdi. "Tim atış serbest! Kadınlara ve çocuklara dikkat edin!" silah seslerinden dolayı bağırıp çağıran çocuklar, o tarafa bu tarafa kaçışan kadınlar timi biraz zorluyordu. "Teyzecim çekil şuradan, kim vurduya gideceksin!" Gürkan bağırarak sesini kadına ulaştırmaya çalıştı fakat bu çabasının gereksiz ve absürt olduğunun farkında değildi.

"Ulan ayı! Dağın başında keskin nişancılık oynuyorsun kadın nasıl duysun seni?" Teoman sırıtarak bir iki kişi daha indirdiğinde, bulunduğu tepecikten aşağı kayarak, Murat teğmenin yanına çöktü. "Teo, bazen çok zeki oluyorsun biliyor musun kardeşim!" Gürkan sinirinden teyzeyi hedef alıp tövbe çekti. Ardından iki adam daha indirerek dürbünle saklananları aradı iyice. "la oğlum kesin zevzekliği, eliniz çalışsın!" kıdemli başçavuş İrfan, hızla eğilerek boşalan şarjörünü değiştirdi. "Emredersiniz Komutanım!" ikili bağırarak diğer time destek çıkıp kalan son teröristleri de öldürürken, kasap denilen eli kanlı teröristin oğlu silahını eli kolu bağlı kadına doğru kaldırdı.

SunaOnde as histórias ganham vida. Descobre agora