THE END

1.3K 156 436
                                    

Harry, arkasında sertçe hareket eden adam sebebiyle yüzü altındaki yastığın uçlarını sıkıca kavrayıp inledi. Dolgun saçları adamın parmakları tarafından kavranıp hafifçe çekildiğinde, eğdiği yüzünü kaldırıp zevkle sızlandı.

Louis, boştaki eliyle kalçasını kavrayıp sıkarken, tutuşları da hareketleri de iyice hızlanmıştı. Son demlerine doğru, Harry'nin koltukaltlarından kollarını geçirmiş, sertçe içine giriyordu. Eşinin iniltileri artık serî hâle gelirken, Louis hızın etkisiyle hırlamaya başladı ve Harry'nin zevk çığlıkları yükselirken ikisinin de vücudu rahatlığa erdi.

Louis, eşinin üstüne yarı uzanmış vaziyette soluklanmaya çalıştı. Sıcak nefesi, Harry'nin terli omzuna çarparken, dudaklarını onun sağ omzundaki yara izine bastırıp öptüğünde, her bu yaraya baktığında olduğu gibi üç yıl önce yaşanan o elim olayı hatırlıyordu.

"Louis! Korsanlar!" diye bağırdı Harry, tüm mürettebat geminin üstüne yönelirken.

Louis, belinden kılıcını çıkarıp, "Kamaraya in!" diye bağırdı. "Kapıyı kilitle ve oradan hiç çıkma!"

Dev korsan gemisi onlara yaklaştıkça Harry'nin yüreği ağzına geliyor, korsan gemisine bakan eşinin elini sıkıca tutup başını sağa sola sallıyordu. "H-hayır! Birlikte gidelim, sen de gel, Louis. Onlar çok tehlikeli!"

Louis, kendi gemilerinden korsan gemisine top atışına başlandığını fark edince ona dönüp yanaklarını kavradı. Mavi gözleri kendinden emin bakıyor, Harry ise korkuyla titriyordu. "Dediğimi yap, güzel yıldızım. Şimdi in ve kapıyı sakın açma! Eğer şanslıysak, bu gemiye gelemeyeceklerdir."

Harry, eşinin güvenilir ve net çıkan ses tonu sayesinde istemsiz bir rahatlık hissederek- ama korku hâlâ vücudunu sarmışken onu başıyla onayladı ve hızla ardını dönüp geminin öteki ucundaki alt kata inen merdivenlere yöneldi.

Louis önüne döndü, kılıcını köşeye atıp, "Bana da bir ok verin!" diye söylendi.

Mürettebat üyelerinden biri elindeki okla yanından geçerken aceleyle dümen tarafı gösterip, "Oraya git," dedi. "Bir sandık dolusu ok ve yay var!"

Louis karmaşanın, gürültülü top seslerinin ve bağırışların arasından geçerek sandığa ilerledi. Bir yay ve ok alıp korsan gemisine dönmüştü ki, kulaklarına yayılan can havliyle atılmış çığlık tüm vücuduna şiddetli bir ürperti verdi. Sola baktığında, eşinin yere düşmüş ve acıyla yakaran hâli, Louis'de sıtma etkisi meydana getirmiş, ok ve yay elinden düşmüştü.

Hızlıca o yöne koşup yere çöktü ve Harry'yi kolları arasına alırken acıyla gözlerini yumup kendisine tutunması bir oldu. Sağ omzuna bir ok saplanmıştı. "Çok acıyor Louis!"

Louis'nin tüm kan vücudundan çekilmişti. Harry'yi hiç böyle görmediği için neredeyse öleceğini hissediyordu. Terlemiş saçlarını geriye doğru tararken, Harry'den acılı bir nida daha koptu. "Louis!"

Louis başını sallayıp titreyen elleriyle Harry'nin saçlarını arkaya doğru yatırmaya devam ederken, "Sakin ol," diye fısıldadı, kendisi telaş içindeyken. "S-sakin ol ne olur..."

"Ölmek istemiyorum," diye hıçkırdı ağlamaya başlamadan önce. Yüzünü boynuna gömüp ağlamaya devam ederken, "Hayır," dedi Louis. "Bu seni öldürmeyecektir."

Ama şimdiki kaos böyle devam ederse ok, saplandığı yerden bilgili biri tarafından alınamazsa Harry'nin sakat kalması çok olasıydı. Yine de elbette bunu diyecek hâli yoktu. Sadece bunu bilmek, Louis'yi daha da ürkütüyordu.

Constantinople | Larry ✔Where stories live. Discover now