Elzem ❦ Bölüm 1: Veda

136 11 0
                                    

Selam güzellerim, ilk bölüm ile sizinleyim

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

Selam güzellerim, ilk bölüm ile sizinleyim. Bu bölümü yazarken neler çektim neler... Bir ben bir Allah bilir valla. İlk bölüm sadece yazarın ağzından diğer bölümler Efsun'un ağzından olacak. Bir de bu bölüm sadece diğer bölümlere göre kısa olacak haberiniz olsun. Ağladığım satırlarda buluşmak dileğiyle, iyi okumalar...

Gök yüzü karanlığa bürünmüş, gökte hilal parlıyordu. Yatakta oturup yarini bekleyen bir kadın, Efsun. Genç kadın elinde ki telefondan bir haber bekliyordu. Sevdiği adamın sağ salim gittiği görevden dönmesi onun için şuan en mutlu haber olacaktı. Ortalık hiç iyi değildi şu sıralar, her yerde bir çatışma haberi, şehit haberleri ve bunlar gibi bir sürü haber. Vatan topraklarını dört bir yandan işgal etmeye çalışan soysuzlar.

Efsun karnına baktı, biricik varlığını kızını sevdi. "Miniğim, güzel kızım. Baban dönecek merak etme, o seni bizi bırakmaz merak etme..." karnına vurulan bir tekme, Efsun'un cümlesini yarıda kesti. Efsun acıyla inledi. Ardından bir tekme daha ve bir tekme daha. Genç kadın derin derin nefesler alarak karnını tutup ayağa kalktı. Yavaş ve dikkatli adımlar ile beraber odasından çıkarak mutfağa yürümeye başladı.

Ardı ardına atılan tekmeler genç kadını telaşlandırdı, dudaklarından bir inleme daha evin duvarlarına çarptı. Elini duvara koyarak derin derin nefesler aldı, aynı zaman da küçük kızıyla konuşuyordu. "Şuan değil nolur bebeğim, şuan değil." dedi, mutfağa girerek. Buzdolabından sürahiyi alarak tezgahın üzerinde ki bardağa su doldurdu. Bardağı eline almasıyla camdan mutfak duvarına vuran kırmızı ve mavi ışık, bardak elinden düştü ve cam parçaları dağıldı.

Gözlerini zorlukla açıp kapattı, karnına yediği tekmelere bir de kalbinin göğsüne olan vuruşları eşlik etti. Evin içinde ki sessizliği zil sesi bozdu, bir bedenin çığlığı misali. Efsun'un kararan gözleri, kapıyı bulmasını zorlaştırdı. Boğazını sıkan bir el varmış gibi elini boğazına koydu ve o eli oradan çekmek istercesine boğazını tuttu. Adımları onu kapıya götürürken, zil tekrar çaldı.

Genç kadının nefes sesi bile bütün evde duyuldu. Adımları onu ne zaman kapının önüne getirmişti bilmiyordu ama o kapıyı açmayı istemiyordu, alacağı haberi biliyordu çünkü. Allah'a dualar ederek eli kapının kulpunu tuttu ve kapıyı açtı. Üniformalı bir kaç asker gördüğü ilk şey oldu. Dudakları titrerken "Miran..." dedi.

"Bir şeyi yok diyin ne olur, yaralı diyin, yaşıyor diyin ne olur." dedi, gözlerinden göz yaşları akarken. Karşısında ki üniformalı adam başını aşağı eğdi, "Hayır hayır, ölmedi ölmedi yalan değil mi yalan." genç kadın yere yığıldı. Bütün hayalleri bütün ümitleri bir bir onla beraber yıkıldı. "Hayır!" diye, bir çığlık yükseldi dudaklarından.

Elleri yeri dövmeyi başladı, "Bırakmaz beni, bırakmaz Miran'ım söz verdi hayır!" dedi. O sırada yanına bir hemşire yaklaştı genç kadının yere yığılmış bedenini tuttular, kadın çırpınırken vücuduna bir adet sakinleştirici verildi. Kadının çırpınışları durmuş fakat gözyaşları sevdiğinin adını sayıklaması durmamıştı. Gök gürledi ve yağmur taneleri yere bir bir düşmeye başladı.

ElzemWhere stories live. Discover now