Oops! Ang larawang ito ay hindi sumusunod sa aming mga alituntunin sa nilalaman. Upang magpatuloy sa pag-publish, subukan itong alisin o mag-upload ng bago.
"Hassiktir, bu ne lan?" dedi Bora içeriye doğru gelirken bir yandan elinde ki kağıda küfrediyordu.
Elinde ki kağıda baktığımda fatura olduğunu görünce merakla sordum "Kaç gelmiş la?" dedim hâlâ ona bakarken.
"La oğlum 1.000 lira ne amına koyayım? Biz internet kafe mi işletiyoruz lan?" dedi sinirle faturayı sıkarken ben ise şokla Bora'ya baktım.
Boku yerdik böyle giderse.
"Ben en iyisi ek işe falan gireyim sen zaten çalışıyorsun, ben de garsonluktan çıktıktan sonra gecelik iş bulayım." dedi Bora sinirle faturayı fırlattıp koltuğa otururken.
"Tamam da oğlum iş yok ki?" dedim elimle başımı ovarken, kafam kaldırmıyordu artık.
Ne zamı kaldırıyordu, ne ülke durumunu, ne de aile durumumu kaldırıyordu kafam.
"Bizim Serhat var ya, onun işlettiği club mı ne varmış orada barmen arıyormuş oraya girerim işte." dedi Bora biraz daha sakin bir sesle bir yandan Pilav'ı severken.
Pilav'ın mırıltısını dinlerken kafamı onayladım ve karnımın acıkması ile mutfağa doğru yürüdüm.
Buzdolabına baktığımda evde olan yarım yoğurtu çıkardım, bugünde ekmek arası yoğurt vardı.
"Pişt Bora yoğurtlu ekmek yapacağım sen de istiyon mu la?" dedim içeriye bağırırdım aldığım hayır cevabı ile omzumu silktim ve yoğurdu ekmeğin içine dökdüm.
Sandalyeye oturduğumda aniden masaya zıplayan Pilav'la irkildim o ise ekmeğime bakıyordu.
"Lan git oğlum, tüm rızkımı yedin zaten." dedim bir yandan elimle onu kovarken o ise yüzüme büyümüş gözlerle miyavladı.
Salak salak yaptığımız bakışmayı kaybedince derin bir nefes aldım ve ekmeğimin birazını bölüp önüne koydum, kıyamıyordum sıpaya.