yedi ⨌ tüm her şeyi başa almak isterdim.

507 50 75
                                    

Yoongi:

Sana söylemek istediğim bir sürü şey var.

Keşke yanına gelmeme izin versen.

O kadar çok ki,
yazmayı düşünce
yazamıyorum.
Duruyorum.

Unutuyorum.

Çokluğunu düşününce...

Of olmuyor işte

Ha Eun



Ha Eun

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

Maviye boyanmış kasabanın iplikleri, pembe  gün batımı olsa bile ağlamaklı olan kadının iki yakasını bir araya getirmiyordu. Masal gibi hisler onu yeşillendirip mutlu etmişken; sanki eskisinden daha fazla geriye getirmişti.

Hayatını önceden tekdüze, klasik kırmızı şarap gibi düşünürdü. Her günün aynı tantana içinde olduğunu düşünürken, aşkı aramaya niyetlendiği zamanlar olsa bile; bir anda cesaret edip seslice o uçurtmanın ipini yakalamak istemişti.

Şimdi elinden kayıp giden ip, aşkın uçurtmasının değil; kasabanın mavi duvarlarının rengini akıtan keskin meşe kökleri gibiydi.

Boyayı damlatan da elbette kocasıydı. Yoongi.

Buzdolabına bir göz attı. Biraz önce kusmuştu. Bura için çok fazla alışveriş yapmamıştı. Hatta hiç yapmamıştı. Evdeki yardımcı A'dan Z'ye erzakları dolduruyordu. Kocası varlıklıydı. Kendisi de öyle. Yine de o kocaman, beyazın donukluğuna sahip büyük evde o kadar çalışan olmasına rağmen herkes bir yere kayboluyordu. İlişkilerindeki soğukluk o duvarlar arasında büyüyor, yankılanıyor; gelişiyordu.

Ha Eun elbette yenilikler yapıyordu. Mutfağa kiremit renginde bir kilim almıştı mesela. Bir saksı, yeşil renkte bitki koymuştu beyaz mermer tezgahının üzerine. Eve hoş kokular sıkıyor, atmosferi klasik, hizmetlilerin yaydığı temizlik kokusundan ileriye götürmeye çalışıyordu. Koridorlara uyacak, siyah beyaz yuvarlak portreler asmıştı.

Fransız ressam, Paul Gaudin'in post-emperyalist portrelerini hatırlatıyordu bunlar. Vincent'ı çizen bu ressama oldukça benzeyen Vantae'nin yaptığı resimleri ve aşamaları bu beyaz donuk eve uğur getirir diye iki yıldır takip ediyordu.

Yoongi ise buna takılmayıp arada o adamın tablosuna gözü çarptığında bakar ve giderdi. Neler yaptı, ne niyetle neden yaptı? Ha Eun'u  sahiden hiç anlamayacak mıydı?

Bunun gibi ayrıntılara boğulmuşken dağ evine çekilmişti Ha Eun. Hem de Yoongi gider gitmez. Telefonunu, cihazlarını evinde bırakıp; 'dışarıya' diyerek çıkıp görevlileri bilgilendirdikten sonra; zar zor Yoongi'nin tembihlediği ve yol boyu kendisiyle ilgilenmek zorunda olan şoförü atlatarak.

Baby Questions ℘ MYG ✓Where stories live. Discover now