[23]

14.5K 979 406
                                    

Can Koç'un Gökyüzünü Tutamam şarkısını dinlerken bir kısmı bana tamamen Çağrı'yı hatırlattı.

Gittim 21. bölümü bu şarkıyla okudum :') djldpsdpkls

☁︎☁︎☁︎☁︎☁︎☁︎☁︎☁︎☁︎

Bir hafta. Çağrı'nın Yekta'sız, Yekta'nın Çağrı'sız geçirdiği koca bir hafta geçmişti.

Yekta kendine, Çağrı da ona bir zaman tanımıştı. Zamanın iyileştirici bir yanı yoksa da bazen bir şeyleri oturtmak için en çok ihtiyacımız olan şey, 'zaman' diye adlandırılan ancak bizim hayatımızdan akıp giden vakti ne hissettiğimizle doldurmaktı.

Bu süre zarfında sadece kabuğuna çekilen taraf Yekta değildi. Çağrı da kendi kafası içinde bir şeyleri yoluna koymak adına kendisiyle baş başa kalmıştı. Yekta kadar olmasa da onun da zaman zaman ertelediği düşünceleri, hisleri vardı. Bu bir hafta bazı şeyleri daha iyi kavramasını sağlamıştı.

"Ben seni bu kadar besliyorum, her gün seninle ilgileniyorum ama sen gidip ona benzemişsin..." diye homurdandı Çağrı. Yüzündeki huysuz ifadesiyle yere çökmüş konuşuyordu.

"Hayır yani, o kadar baktım sana. Neden o?" diye sordu ciddi ciddi. Karşılığında aldığı ise boş bakışlardı. Yeşile de maviye de çalan gözler içini titretiyor, sürekli aklına onu getiriyordu. Gerçi hiç çıktığı yoktu ama.

Çağrı'nın sitemine karşılık siyah minnak kedi miyavlamıştı. Ciddi ciddi kediyle iletişime geçmeye çalışıyordu. Elini uzatıp kafasını okşayarak tebessüm etti. Bu bir hafta içinde fazlasıyla yürüyüş yapmıştı. Yaptığı yürüyüşlerin arasında her eve dönüş yolunda bu kediye mama veriyordu. Özlemiyle dolup taştığı gözlerin kedinin gözleriyle aynı renk olması birazcık işini zorlaştırsa da idare ediyordu bir şekilde.

"Bu çocuk aklını kaçırdı sanırım. Kediyle köpekle konuşmaya başladı, Yıldız. Bu hiç iyiye işaret değil..."

Arkası dönük olduğu için yüzünü göremediği arkadaşının sözlerine gözlerini devirerek sessiz kaldı Çağrı. Barış'ın türlü türlü şakalarına eşlik etmediği için Barış, arkadaşının cidden iyi olmadığını düşünüyordu.

Yıldız, Barış'ın söylediklerine gülerek Çağrı'ya yaklaştı. Elini onun omzuna koyup dikkatini kendisine vermesini sağladıktan sonra kocaman gülümsedi.

"N'aber yakışıklı?"

"İyiyim, Yıldız. Sen nasılsın?"

"Ben de iyiyim." Gözlerini kediye çevirip alayla yandan bir bakış attı Çağrı'ya. "Ne o, birilerinin özlemini kediyle mi gideriyorsun?"

"Dalga geçme ya," diye mırıldandı Çağrı.

"Tamam tamam, gidiyorum zaten geçerken uğradım." Kafasını anladığını belli edercesine salladı Çağrı. "Yekta'ya gidiyorum..." Duraksadı. Bakışlarını Yıldız'a kaldırmadan kediye bakakaldı. Adını duymak bile içini kıpır kıpır ediyordu.

Yavaş yavaş gözlerini Yıldız'ın yüzüne çıkardı. Kıvranan ifadesine bakan Yıldız, hafifçe gözlerini kısarak güldü.

"Merak etme sana haber vereceğim..." diye mırıldandı göz kırparak. Son bir haftadır ikisine birbirinden haber taşıyordu Yıldız. "Resmen laf taşıyan teyzeler gibi hissediyorum kendimi ya. Günlük rapor gibi fotoğraf sunuyorum bir de."

Yekta'nın Yıldız'a gittiği günün sabahı Yıldız, Çağrı'nın yanına gitmiş ve onunla da konuşmuştu. Arkadaşının kırgın ifadesi onu da üzerken ne yapabileceğini düşünüp duruyordu. Ancak bu sefer yapacak bir şey yoktu. Adım atması gereken Yekta'ydı.

Kalbe Sadık || 𝐁𝐱𝐁Where stories live. Discover now