[24]

15.2K 927 425
                                    

☁︎☁︎☁︎☁︎☁︎☁︎☁︎☁︎☁︎

"Yekta... Artık bırakır mısın beni?" diye mırıldandı Çağrı. Yekta, onun başını göğsüne bastırdığı için sesi boğuk çıkıyordu.

"Hayır..." diye mırıldandı Yekta. Ve inadına daha da sıkılaştırdı kollarını. Kollarıyla sıkıca sarıp sarmaladığı çocuğun varlığını olabildiğince hissetmek istiyordu.

Dakikalardır sokağın ortasında sarılı bir şekilde duruyorlardı. Çağrı, bir hafta boyunca özlemiyle yanıp tutuştuğu Yekta'sına, Yekta ise minik beyefendisine kavuşmuştu sonunda... Ayrı kalmak bazı şeylerin değerini, en çokta birbirlerinin değerini daha iyi anlamalarını sağlamıştı.

O kadar çok özlemişti ki Çağrı Yekta'yı, gördüğü an gözlerinin dolmasına engel olamamıştı. Neyse ki kendisine sarılan Yekta, onun yüzünü görmemişti. Özlediği için gözlerinin dolmasına bakıp Yekta'nın kötü olmasını, kendisini suçlamasını istemiyordu

"Ama çok sıcak..." diye mırıldandı bilerek kısık çıkardığı sesiyle. Sıcak bahaneydi. Yüzünü özlemişti ve biraz da içi gittiği gözleri görmek istiyordu.

"Sıcaktan ölsen de bırakmayacağım, Çağrı." Aldığı net cevapla yutkundu. "Gitmene müsaade edemem, o yüzden böyle kalacağız..."

İçinden 'Bana uyar!' çığlıkları atsa da dudakları arasından tamamen farklı kelimeler dökülmüştü.

"İyi de ben bir yere gitmiyorum ki..." dedi uysal bir şekilde Çağrı.

Geri çekilip Yekta'nın yüzüne bakmak istediğinde bile Yekta, ellerini gevşetme gereği duymadan kendi kafasını geri çekip göz göze gelmelerini sağladı. Yekta'nın gözlerinde gördüğü ışıltı kalbini teklerken omzuna tutunduğu ellerini sıkılaştırdı. Dudakları bir şey söylemek için aralanan Yekta'ya fırsat vermeden kendisi konuştu.

"Ben buradayım hep, bir yere gittiğim yok. Giden sendin Yekta..."

Sonlara doğru sesi iyice fısıltı halinde çıkmıştı. Çağrı'nın gözlerini kaçırmasıyla Yekta'nın yüzündeki tebessümü de solmuştu. Kırgın olduğunu ama bunu belli etmemeye çalıştığını görebiliyordu.

Belini sardığı ellerini ayırıp bir adım geriledi Yekta. Dakikalardır belinde sabit olan dokunuşların kaybolmasıyla kendini boşluğa düşmüş gibi hissetti Çağrı. Kaçırdığı gözlerini kaldırıp Yekta'ya, onun yüzüne hâkim olan ifadelere bakmak istese de bunu yapacak cesareti yoktu. Neyle karşılaşacağını bilmiyordu. O gözlerde tekrar uzaklığı görmeye dayanamazdı ki...

Ancak yüzünde hissettiği dokunuşlar düşüncelerinin tam aksini iddia edecek nitelikte güven doluydu. Yekta, kavradığı yüzü yavaşça kaldırıp Çağrı'yla gözlerini birleştirdi. Çağrı'nın bakışlarına yayılan durgunluk kalbinin acıyla kıvranmasına neden oluyordu. Bunu o yapmıştı. Böyle bakmasının sebebi kendisiydi. Ve Yekta, bunun için kendisini affetmeyecekti. Fakat bu bakışların hep mutlulukla parlaması için bir şeyler yapmalıydı.

Yekta'nın başparmakları göz altlarında yavaşça gezinmeye başladığında Çağrı, gözlerini kapatıp kendini anın huzuruna bırakmıştı. Dudakları küçük bir tebessümle harmalanırken içine dolmaya hazırlanan sıkıntıyı midesinde hissettiği hoş kasılma engellemişti.

"Ben senden gitmedim Çağrı..." derken sesi titremişti. İçi gidiyordu bu çocuğa. "Gitmem de, istesem de gidemem... Ne olursa olsun dönüp dolaşıp çıktığım yol senin yanın."

Dudaklarını ısırmayı bırakıp küçük bir nefes aldı Çağrı.

"Ama sen yine de çok dolaşmasan da olur bence. Direkt yanımda kalabilirsin..." Tatlı tatlı mırıldanıp tebessüm ederek gözlerini kaçırdı, bu sefer hem utançla hem de sevinçle.

Kalbe Sadık || 𝐁𝐱𝐁Where stories live. Discover now