4. <tarık ile görüşme, unutma: cumartesi günü, 19.15>

138 7 31
                                    

"yağmur!"

ismimin söylenmesiyle sesin geldiği yere baktım, şehmus vardı. yanında asla mutlu görünmeyen bir mayıs ve az sonra bayılacak gibi olan tarık biberovic.

yanıma geldiklerinde hepsi bana bakıyordu. farkında olmadan bir şey mi yaptım?

"gelmişsin,"

zoraki bir şekilde kafamı sallayarak onay verdim. anadolu efes olmasa gelmezdim, yani micic olmasa.

"senin için gelmedi ya salak."

tarık, mayıs'a baktığında o şehmus'la bakışıyordu. hala ona bakarken tarık'a ona söylemediğini söyledi.

"galiba ilk gözünü kırpan oyunu kaybediyor?" dedi tarık alayla.

"ilk gözünü kırpan ilk aşık olu..."

"yok öyle bi şey. sen çek gözünü, ben öyle çekerim."

daha fazla onları izlemeyip yana döndüm.

"neden efes?"

tekrar o tarafa döndüğümde tarık vardı. saçma sorusuna cevap vermek istediğimden emin bile değildim.

"çünkü seviyorum?"

"bira şirketinin takımını tutmak da... saçma ama."

"tamam."

az önce aldığım biradan bir yudum aldım. bunu da sevmezdim aslında. ama beleşti. beleş mala can kurban.

"sen bizim efesle olan maçlara geliyo musun? görmedim seni daha önce."

"gelmiyorum canım. fenerbahçe sevmiyorum ben."

nefes alıp sakince geri verdim. yalan söylemek sıkmıştı, ama benimle konuşmaya devam ediyordu hala.

"hmm, belki haftaya olan maça gelmek istersin? saha kenarından izleme şansın da olabilir."

kollarını masaya dayayıp aramızdaki mesafeyi biraz daha azaltmıştı. aslında güzel bi fikirdi. ama hemen kabul etsem garip görünürdü.

"lütfen? istersen arkadaşın da gelebilir..." kafasını çevirip mayıs'a baktığında ben de göz attım. şehmus'la tartışıyordu.

"aslında ona başka biri teklif edebilir ama," güldü ve devam etti. "sen geliyosan o da gelebilir. istersen."

"olabilir, belki. programıma bakmam lazım."

tekrar güldü, ben de gülmüştüm. ama bu söylediğim gerçekti. yoğun bir insandım maalesef.

"tamam o zaman, sen programına uydurursun. cumartesi günü, 19.15'te."

inatçı birisiydi. göz kırpıp masadan ayrıldı. ben de barmenden bir bardak daha alkol aldım. mayıs da yanıma gelmişti o an.

"yemin ederim saçlarını çekmemek için zor duruyorum."

sonra tarıklarjn olduğu masaya baktı. şehmus da sahte olduğunu belli eder bir şekilde gülmüştü.

"siz ne yaşadınız da böyle oldunuz?"

"anmak istemiyorum. sonra anlatırım."

bir bardak su istedi ve nefes almadan içti. telefonuyla oynamaya başlamıştı. ona bir sürpriz yapıp maça gideceğimiz gün mü söylesem yoksa şimdi mi?

"cumartesi bi işin var mı?"

hayır anlamında kafasını salladı. maç teklifi ona gitmemişti demek ki.

"bir maç olayı varmış..."

"eee?" şu an beni hiç takmıyormuş gibi davranıyordu. ya da biraz çakırkeyifti.

"eeesi şu, sanırım maça gideceğiz."

bana inanmayan bir bakış attı. ben ise gözlerimi devirdim. çakırkeyif olan insanlar neden böyle davranıyorlardı? ayrıca ya sarhoş olursun ya da olmazsın, yarı sarhoş olunmaz amk.

"fenerbahçe maçı."

gözlerini büyüttü. "cidden mi? benden uzak durabilir mi?"

"şehmus maçı demedim. fenerbahçe dedim. görmezden gelirsin, olur biter."

"sen neden gidiyorsun ki? basketbol izlemezsin bile."

"mayıs, izleyesim tuttu kanka."

susup telefonuna tekrar döndüğünde ben de telefonumu aldım. ve maçı unutmamak içün bir hatırlatıcı ekledim.

raileena <13

ben bu kurguyu seviyorum

çöpçatan.Where stories live. Discover now