2. BÖLÜM - KURUMUŞ ÇİÇEK

10K 1K 137
                                    

Bölümleri her hafta cuma günü paylaşacağım. Bu cuma şehir dışında olacağım için bölümü erken paylaşıyorum bir sonraki bölümün tarihi 16 Eylül.

 Bu cuma şehir dışında olacağım için bölümü erken paylaşıyorum bir sonraki bölümün tarihi 16 Eylül

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

Lily

EYLÜL 2012 – BOSTON

Sabah koşusundan döndüğümde Andy çoktan çıkmıştı. Aynanın önünde bulduğum nota gülümseyerek baktım.

Kahve makinesine senin için kahve bıraktım.

Bugünü keyif yaparak ve kendini şımartarak geçir.

Muhteşem, düşünceli ve romantik sevgilin.

Terli spor kıyafetlerimi çıkarıp duş aldıktan sonra üzerimdeki bornoz ve çıplak ayaklarımla mutfağa gittim. Kahvenin aromatik kokusu burnuma dolduğunda inleyerek kendime bir fincan doldurup biraz krema ekledim. Kıçımın büyüklüğü hakkında bir şikâyetim yoktu onu şimdi olduğu formda tutmaya çabalıyordum. Biraz koşuya karşılık bir kaşık krema işte benim formülüm! Cep telefonum hala bıraktığım yerde tezgâhın üzerinde duruyordu. Bu hoş bir değişiklikti. D.C.'de telefonum olmadan tuvalete bile gidemezdim ama şimdi onu evde bırakabiliyordum. Uzanıp telefonumu aldığımda hiç arama olmadığını görerek bir kez daha sırıttım. Pazartesi iş başı yapana kadar bu sessizlik harikaydı.

Kahvemden büyük bir yudum alırken telefonumun rehberinden Elliot'u buldum ve ara tuşuna bakarak arkama yaslandım. Onunla acilen konuşmam gerekiyordu, dün akşamdan sonra her şey boka sarmak üzereydi. Elliot son bir senedir New York'ta yaşıyordu, ondan önce bir göçebe gibi dünyanın ve Amerika'nın her yerindeydi.

Telefon birkaç defa uzun uzun çaldı ve Elliot'un uykudan uyuşuk çıkan sesi kulağıma doldu. "Tanrım! Lily. Saatler konusunda gerçekten uyuşamıyoruz."

"Saat neredeyse dokuz Elliot, uyanma vakti."

"Akşam dokuz mu, sabah dokuz mu?"

Gözlerimi devirerek, "Sabah tabi ki," dedim.

"Sadece üç saat önce uyudum. Beni rahat bırak ve hava kararınca ara."

Elliot pek sabah insanı değildi. Genelde günü güneş battıktan sonra yaşamayı tercih ederdi ben ise tam tersi sabah güne erken başlar ve akşam erken yatardım. "Sana ihtiyacım var," derken sesim istediğimden daha endişeli çıkmıştı. Bu Elliot'u uykusundan uyandıracak sihirli cümleydi. Şimdiye kadar ne zaman birbirimize ihtiyaç duysak diğer her şey önemini kaybederdi.

"Neler oluyor?" Sesi artık eskisi kadar uykulu gelmiyordu.

Kahvemi tezgâha bırakarak derin bir nefes aldım. "Başım belada."

"Plastikleri ayrıştırmadığın için Andy ile kavga mı ettiniz?"

Bu söylediğine gülmeden edemedim. Elliot, Andy ile ilgili her zaman alay edecek bir şey bulurdu ama birbirleriyle olması gerektiği kadar da iyi anlaşırlardı. Zaten Elliot ile anlaşmamak pek mümkün değildi ve Andy'nin müthiş insan iletişimi her şeyi kolaylaştırırdı.

ON YILWhere stories live. Discover now