Kurye (III)

273 42 40
                                    

 Tapınağın arasına gizlendiği dağların ardında kalan güneş yavaş yavaş kızıllığını kaybediyordu. Kuşların son cıvıltıları ormanda ve ıssız tapınağın taş duvarları arasında yankılanırken, ağaç ve çiçek kokularını taşıyan hafif rüzgâr, tapınağın taş koridorlarının kenarlarında birikmiş yaprakları sürüklüyordu. 

            9 aldığı görev gereği hazırlıklarını tamamlarken, işine ayıracağı zamanı hesaplamış, tapınağı aydınlatan güneş tamamen batmadan önce işe koyulmuştu. Yanına alacağı yedek takım elbise, beyaz gömlek, bir insanı boğmak için kullanabileceği bir kemer, bir çift siyah, mat deri eldiven ve kravatını sabit tutacak, gerektiği zaman öldürücü bir silah olarak kullanabileceği, üzerinde ejderha figürü olan gümüş bir kravat tokasını el bavuluna yerleştirdi ve fermuarları kapattı. Dizleri üzerinden kalkıp tapınağın dışına ufak bir göz attı. Bu sıra tapınağın kolon aralarından sızan hafif kızıllık tıpkı babasınınkiler gibi yeşil irisli olan gözlerine yansıdı.  Güneş hâlâ gözüyle görebileceği kadar aydınlık sağlıyordu. Zaten gözleri karanlığa da oldukça alışıktı. 

             Kaynaktan çıkan buz gibi suyun tapınağın dört bir yanına ulaşmasını sağlayan olukların kenarlarına birikmiş yaprakları temizlemeye karar verdi. Tapınakta ve görevde olmadığı her an üzerine giyindiği, beline siyah bir kuşak doladığı kırmızı, ejderha desenlerini andıran geniş paçalı hakama*¹ sının yakalarını düzeltti. Tapınak kolonuna dayadığı siyah kabzalı, tsubası*² oyma ejderha ile süslenmiş, parlak siyah kını ve altın rengi çatlaklarla renklendirilmiş katanasını aldı ve kını bel yanındaki tokaya sabitledi. Siyah jikatabi*³leri sayesinde taş merdivenleri sessizce indi. 

                     Ana tapınağı rahip yatak hanesine bağlayan bahçeye indi, merdivenlerin alt tarafına yerleştirilmiş ardiyenin kapısını açtı ve sapı uzun, ot bir süpürge alıp işe koyuldu. Ana koridor ve bağlantı merdivenlerinin temizliğini bitirdiği sıra, güneş çoktan gökyüzünü terk etmiş, yerini ateş böceklerine benzeyen ışıltılı yıldızlara bırakmışı. 

                   9, ot süpürgeyi tekrar ardiyeye bıraktı ve ana tapınağın sol altında kalan merdivene yöneldi. Bu merdiven, tapınağın yerleştirildiği bölgenin zirvesine ulaşan en kısa yolu sunuyordu. Eğimli rampayı da tırmanıp akarsuyun sakinleşip tekrar aşağıya doğru ilerlediği, etrafı kırmızı örümcek zambaklarıyla çevrili ufak göletin üzerine inşa edilmiş taş köprüden geçti. Ağaçların arasında tepeye doğru ilerleyen kıvrımlı yolu takip etti ve yol sonundaki taştan oyma süs çeşmesine ulaştı. Ağzından buz gibi kaynak suyu akan ejderha başı motifine yöneldi ve teni suyla buluştu. Parmakları soğukluk yüzünden karıncalandı fakat buna alışkındı. Yüzünü ve kollarını yıkayıp serinledikten sonra, küçüklüğünden bugüne kadar ona öğretildiği gibi yüzü doğuya dönük, dizleri üstüne oturdu. Kulakları etrafını dinlerken, sanki toprağa binlerce kök salmış bir ağaç gibi hareketsizce bekledi. Nefeslerini kontrollü bir hızda yavaşlattı ve gözlerini kapattı. Çenesi göğsüne değdiği an, ya da yakınından geçen bir tilkinin adımına bile uyanırdı. Yarı uyanık yarı uyur; işte bütün uykusu bundan ibaretti. Ona "rahat" kelimesinin anlamı öğretilmişti. Hiçbir zaman rahat hissetmesine izin verilmemişti. 

Güneş, terk ettiği tepelerde kızıl yüzünü tekrar gösterirken, 9'un gözleri açıldı

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

Güneş, terk ettiği tepelerde kızıl yüzünü tekrar gösterirken, 9'un gözleri açıldı. Saati tam öğrenmek için tepeye dikilmiş çubuk parçasının yansıttığı gölgeye baktı; 05:30. Hemen ardından dizleri üzerinden kalktı ve ana tapınağın yolunu tuttu. Tapınağın içine girip alt kata inen merdivenlere yöneldi. Merdivenleri tapınaktan ayıran, kapı görevi gören iki kanatlı ahşabı kaldırdı ve aşağı indi. Burası, 9'un tapınaktaki en büyük cephaneliğiydi. Kullanımı ve taşıması bakımından tam bir lüks-performans ürünü olan tabancalar, uzun namlulu silahlar, keskin nişancı tüfekleri ve dürbünleri, kırmızı duvarlara asılmış dolaplarda kullanılmayı bekliyordu. Hemen önlerindeki sergi camlarındaysa mınçıkalar, çivili muştalar, Çin hançerleri ve boğma telleri harici bir sürü suikast aleti duruyordu. 

                  9, odanın giriş kısmının hemen yanına yerleştirilmiş ahşap dolaba doğru yürüdü ve her biri birbiriyle aynı olan, tamı tamına 50 takım elbise ve gömleklerden birer tane alıp giyindi. Siyah kravatlardan birini aldı seri hareketlerle bağlayıp, yine birbiriyle aynı olan, özenle ve eşit mesafelerle arka arkaya dizilmiş, ejderha figürlü kravat tokalarından birini alıp kravatını sabitledi. Dolabın kenarına koyulmuş tabureye oturdu ve siyah rugan ayakkabılarını giyindi. Kemer bölümündeki siyah bir kemerlerden en başta olanını aldı ve pantolon beline geçirip düğümledi. Ayakkabı iplerini muazzam bir oranla eşit düğümledi. En son siyah ceketini giyindi ve düğmeleri ilikledi. Beline kadar uzanan siyah saçlarını ceketin içinden çıkartıp siyah, lastik bir tokayla at kuyruğu olacak şekilde bağladı. Mat, siyah deri eldivenlerini gıcırtılar çıkartarak giyinince, sol elinin üstündeki ejder pençesi de gözden kayboldu. 

                  Odanın ortasına, silahlarla dolu duvarın önüne yerleştirilmiş cam dolaba yöneldi ve kapağını kaldırdı. Bir yüzünde "9" rakamını andıracak şekilde resmedilmiş bir ejderha kabartması olan, diğer yüzünde de kırmızı örümcek zambağı kabartması bulunan metal mühürlerden iki tane aldı. Mühürleri özenle kontrol etti ve üzerlerinde herhangi bir leke olmadığından emin oldu. Cam dolabın kapağını kapatıp Mühürleri ceketinin iç cebine attı. Önceden hazırladığı, içi normal insanların normal kıyafetleriyle dolu valizi de aldı ve odadan çıktı. Yolculuğundaki değişim noktalarında bu kıyafetler oldukça işine yaracaktı. İlk gemiye takım elbiseyle binse de inişinde kesinlikle üzerinde oversize bir tişört olacaktı.  İstanbul'a gidiş rotasını son kez aklından geçirdi: Zamanını gemilerde, kara yollarında ve harita üzerinde belirlediği yürüme noktalarında geçecekti. Uçağa atlayıp İstanbul'a gitmesi daha kısa sürerdi fakat hedefe bu kadar kolay ulaşmak ancak filmlerde ve kurgusu üzerinde düşünülmemiş kitaplarda olurdu.  

                  Günler süren yolculuğun, kilometrelerce yürümenin ve üç araba hırsızlığının ardından nihayet İstanbul'a ulaşan 9, görev talimatında belirtilen adrese gitti. Şimdi yapması gereken en önemli şey vücudunu iyice dinlendirip dengesini bulmaktı. Hemen ardından da kâğıtta yazan bir diğer adresten suikast aletlerini edinip, alan keşfi yapmaya gidecekti.  

___

*¹ Kimono üzerine giyilen geleneksel bir Japon kıyafetidir. Günümüzde resmî törenlerde kadınlar da giymektedir. İşçiler, çiftçiler, samuraylar, akademisyenler ve aristokratlar için günlük olarak giyilen farklı hakama tarzları vardır. 

*² Sap ve gövde kısmı arasındaki el korunağı.

*³Geleneksel Japon ayakkabıları gibi şekillendirilmiş kauçuk tabanlı kumaş botlar.

___

Bölümü beğendiyseniz oy verip yorum yaparak ve kurguyu önererek destek olabilirsiniz

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

Bölümü beğendiyseniz oy verip yorum yaparak ve kurguyu önererek destek olabilirsiniz. RQs Discord sunucusu davet linki ve Spotify/YouTube linkleri profil biomda mevcut. Herkese iyi okumalar dilerim.

8,9,3/Yakuza -I- (GxG)Where stories live. Discover now