bölüm 3: birbirimize alışıyoruz

2.3K 264 151
                                    

Felix ile -kendisine Yongbok denmesini istemiyor sebebi ise Yongbok ismini tuhaf bulmasıymış- çalışmaya başlamamızın üzerinden iki hafta geçti. Gece kulübünde yaşananlar hiç olmamış gibi tepki verirken aramızdaki patron-çalışan ilişkisinin mesafesini de koruyorduk.

Halbuki benim o mesafeyi korumak gibi bir niyetim yoktu. Masamın üzerinde ne var ne yoksa elimin tersiyle itip Felix'i o masaya yatırarak güzel dudaklarını öpüp onu hissetmek istiyordum.

Çalışırken gözlük kullanırdı ve taktığı gözlük onu daha da nefes kesici gösteriyordu. Beyaz gömleğinin düğmelerini tek tek açıp onu öpmek istiyordum. İkimiz de nefessiz kalana dek delice sevişmek istiyordum.

''Bay Hwang iyi misiniz?''

Kalın sesiyle bana yavaşça seslendiğinde tüm bu ahlaksız düşüncelerimden arınıp dikkatimi topluyorum. Bakışlarım o bebek suratına kaydığında boğazımı temizledim.

''Pardon, ne diyordun? Bir kez daha anlatabilir misin?''

Gözlüğünü kaldırıp saçlarına taktırdı ve karşıma geçip oturdu. Vücudunu baştan aşağı süzerken bacaklarını saran siyah pantolonunu inceledim ama sonra Felix ile göz teması kurmak için kendimi zorladım.

''Geçen gün bahsettiğiniz konu hakkında birkaç dosya hazırladım. Ayrıca babanıza da gösterdim ve hoşuna gitti. Bir de sizin bakmanızı istedi.''

Minik elleriyle bana uzattığı dosyaları aldım ve inceledim. Muhteşem parfümünün kokusu burnuma buram buram dolarken hazırladığı şeyleri okuyordum.

İyi iş çıkardığını itiraf etmeliydim.

''Gayet güzel. İyi iş çıkarmışsın Felix. Bunları yeni yatırımcıya gösterdiğimde kesinlikle bayılacak.''

Söylediklerimi dinlerken o kedi gözleri kısılır gibi oldu.

''Beni görmezden gelmeyeceksiniz değil mi?''

''Elbette hayır. Hadi ama Felix ben bu işe yıllarımı verdim. Yıllardır yatırımcılarla ve ortaklarla iletişimim var. Sence bir başkasının hele ki işe yeni başlamış birinin fikrini kendi fikrimmiş gibi gösterebilir miyim?''

Gülümsedim ve yavaşça konuştum. Onun da yüzünde bir gülümseme oluşurken dudaklarını yaladı yavaşça.

''Bay Hwang öyle demek istemedim. Sadece... yeni başladığım için güvensiz hissediyorum.''

Kendisini kötü hissettiği belli ve bu da beni üzüyordu. Ne kadar harika iş çıkarırsa çıkarsın kendine güvenmediğinde anlamı kalmıyordu. Onu biraz rahatlatmak adına hafifçe güldüm ve yüzüne baktım.

''Başlangıç için çok iyi yerdesin Felix. Babama göstermişsin ve hoşuna gitmiş. Eh ben de beğendim ki hiçbir çalışmayı kolay kolay beğenip onaylamadığımı bilmeni isterim. İnan bana iyi iş çıkarıyorsun.''

Sözlerim onu rahatlatmışa benziyor çünkü az önceki korkak ve tedirgin bakışlarında şimdi rahatlama duygusu hakimdi.

''Ayrıca bana lütfen Hyunjin de.''

Hafifçe gülümserken başıyla onayladı.

''Ee kutlama nasıldı?'' Hafızasını biraz yoklayarak cumartesi gecesini su yüzüne çıkarmak istedim.

''Hangi kutlama?'' Anlamamış gibi soruyordu ama bakışlarından neyi ima ettiğimi bildiği ortadaydı. Yalnızca bana söyletmek için uğraşıyordu.

''Yeni işinle ilgili olan tabii ki de.''

O güzel dolgun dudağını dişlediğinde güneylerde yine bir hareketlenme hissettim. Yapma şunu.

''Ha o mu? Güzeldi ve Dom Pérignon için ayrıca teşekkürler. Gerçekten enfes bir şarap.''

''Beğendiğine sevindim.''

''Aslında sizi daha önceden tanıyordum yani internette falan araştırmıştım. Adınızı da söyleyince iyice ikna oldum.''

''Beni mi araştırdın?'' Çok heyecanlanmıştım.

''Hatırı sayılır bir şöhretiniz var. Herkesin dilindesiniz ve ben de merak edip birkaç küçük araştırma yapmış olabilirim.''

''Seninle aynı çatı altında çalışıyor olmamızdan dolayı beni reddediyorsan... istifa dilekçemi babamın masasına bırakırım.''

Söylediklerim ona bir kahkaha attırıyor. Yalan değil, Lee Felix'i elde etmek için her yol mübahtı benim için.

''Tek sebep bu değil elbette.''

Sağ elini kaldırıp yüzük parmağını hareket ettiriyor ve alyansının parlaklığı gözüme çarpıyor.

''Eğer o gece aramızda bir şeyler yaşansaydı şu an ikimiz de tuhaf bir durumda olurduk.''

''Biliyor musun? Bence değerdi.'' Ciddiydim.

''Bay Hwang benim patronumsunuz.''

''Yoksa seni rahatsız mı hissettiriyorum?''

''Hayır beni rahatsız etmiyorsunuz ama sizinle çalışan herkese karşı böyle mi yaklaşıyorsunuz?''

Yüzünde sanki çok hafif bir kıskançlık ifadesi oluşur gibi oldu. Hani gösterdiğim ilginin yalnızca kendine has olmasını istiyor gibiydi. Bir başkasına da aynı samimiyetle yaklaşırsam bu Felix'in hoşuna gitmez gibiydi.

''Hayır, benimle çalışan herkese karşı elbette bu şekilde davranmıyorum. Bu tavrım o geceden beri aklımdan çıkmayan siyah saçlı afete özel.''

Yüzümde çapkın bir sırıtış oluşurken döner sandalyemi geriye ittirip bacak bacak üstüne atıyorum. Felix başını yavaşça iki yana sallarken gülümsedi.

''Biliyor musun Felix? Eğer bir şeyi istiyorsam onu elde edene kadar vazgeçmem ve şundan kesinlikle eminim ki ben seni istiyorum.''

Söylediklerim karşısında Felix bakışlarını kaçırdı ve dudağını dişledi. Bir süre bakışlarını benden kaçırsa da en sonunda gözlerini benimkilere dikti. Derince baktım gözlerinin içine. O da beni istiyor. İnkar etmeye çalışsa da bunu başaramıyor. Onun benden kaçması ve benim de onu kovalamam hoşuna gidiyor.

Kasıklarımda bir sızı hissettim ve güneylerde yeni bir uçuş var gibi görünüyor. Felix'in o bebek yüzünü avuçlamak ve çillerini tek tek öpmek istiyordum. Şekilli dolgun dudaklarını dudaklarımın arasında ezmek istiyordum. Siyah saçlarını okşayıp koklamak istiyordum. Güzel bacaklarını okşamak ve belime sarmak istiyordum.

Odamın kapısı tıklatılırken dikkatim dağıldı. Zaten Felix de toparlanmaya başlamıştı. İçeri gelmesini söyleyince kapı açıldı.

''Bay Hwang toplantınız yarım saat sonra başlayacak. Babanız sizi görmek istiyordu.''

Hay sikeyim.

''Tamam geliyorum.''

Sekreterim çıktığında Felix gözlüğünü taktı ve dosyalarını eline aldığında oturduğu yerden kalktı. Hayır gitme lütfen.

''Benimle ilgilendiğiniz için teşekkürler Bay Hwang. Bir şeye ihtiyacınız olursa ya da bir şeyler isterseniz ben buralardayım.''

Söyledikleri sırıtmama neden olurken hafifçe panikliyor.

''Yani hazırlamamı istediğiniz herhangi bir dosya için falan... Anladınız değil mi?''

''Felix.''

Kapıdan çıkmadan önce bana döndü ve gözlerimin içine baktı.

''Bana Hyunjin de.''

O güzel kıkırtısını sunarken eliyle ağzını kapattı ve sonra toparlandı.

''Peki, o halde sonra görüşürüz Hyunjin. Toplantıda iyi şanslar.''

Sonra çıktı gitti ve ben yalnız kaldım. Toplantıya götürmem gereken evrakları kontrol ettikten sonra odamdan çıktım ve toplantı odasına yürüdüm.

Lee Felix Yongbok beni adeta sarhoş ediyordu.

chaotic | hyunlixHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin