13. Bölüm

464 45 824
                                    

Çok bi hoşgeldiniz güzel kuşlarımm 🍃

Umarım güzelce okuyacağınız bir bölüm olurr, keyifli okumalar diliyorumm 💋💋

Sözleşmeden, hiç ses etmeden ya da kendileri dahi farkına varmadan buluşuverirdi kırgın, yıpranmış kalpler birliği. İki tarafın damarları dahi acı ve kederle dolu olmasına rağmen, tıkanık o damar yollarından geçmeye çalışırdı amansızca, hisler seli akıntılı umutları. Bir diğerinin yarasına deva olmak için atıp dururken ise, kendi can acısını bir kalemde silip atan da olurdu o aynı, kırık kalpler hüznü ve kederi.

İşte asıl olan buydu ya, bir başkası uğruna kendi acını dahi unutmuş olmanın sırrıydı bu en yoğun hisler zamanı. Yeniydi, her şey gibi. Lakin zaman da söylerdi, bedenler de işaret ederdi olanları ve olacakları. Bundan kaçınmak veyahut karşı durmak da yoktu. Her düş gibi kırılıp yok olsalar dahi, bir başlangıca ve sonlara karşı yoğun eğilimleri vardı. Durmadan atıp dururdu bir diğeri için, kırık yürekler hapsi umutlar coşkusu.

Kırık gönlümün çatırtılı atışlarında yankı bulan hakaretler ve beddualar zinciri ise tek bir elin parmak ucuyla sarsıntılar yaşamışken yine tek bir göz göze geliş anında, şimdi de yeminlerimle akıbetini koruyacağıma ve sahip çıkacağıma güvendiğim kadının kollarımın arasında korkuyla titremelerinde duyulmuştu, son raddimdeki delilik çanlarım.

Afitap, sıkıca vücuduma sarılmış bir şekilde korkularıyla yüzleşmeye çabalarken, iç içe geçmiş hayaller kırıklığı bir bütün olarak göğsümün altındaki sıkışmış yürek damarlarımda çarpmıştı. Öte yandan ise hemen yanı başımda tüm kudretiyle dikilen bedenin kendinden ve benden yana emin olan duruşu, eğilmeye yüz tutmuş sırtımın daha büyük bir açıyla dikleşmesine neden olmuştu.

Çocuk, her ne kadar dönüp yüzüme doğru bakmasa dahi, yanıma doğru usulca yanaşmış iri bedeni ve tıpkı benim gibi kin güden bakışlarını babasına ve babasının oturduğu masada içerek kafa bulmuş adamlara doğru dikmişken öylesine gaddar öylesine sınırındaydı ki, yine en çok benden, en sınrıyla benden yana olandı. Sanki, yapacağım her bir hareketin, atacağım her bir adımın arkasında gölge misali izimi sürecek olanmış gibiydi. İşte bu yüzden Çocuk, öylesine güzel, böylesine hoştu.

"Kehrin halkı sesimi duysun ve bunu bundan böyle, şöyle bilsin!" Bakışlarım baba denilen yaşlı herif ve masasına tünemiş soysuz adamlarda irice açılmış bir delilikte gezinirken, genzimden kopan boğuk, cinnet tacı had bildirişimi tok bir tonda duyurmuştum. Fazlasıyla korkulu bir o kadar da meraklı bakışlar, öncelikle babanın elindeki koca içki bardağının Kamış denilen adamdan aldığım tabancadan çıkan kurşunla patlaması sonucu gözünün kenarına batmış ve kan sızdıran cama doğru dönmüş, hemen ardından ise vurduğum elinden kan sızarken bağırıp çağıran ve Afitap'a dokunmaya cüret eden herife doğru dönmüştü. Bakışları ürkek ve aceleciydi.

"Eğer benim kadınıma yanaşan olursa, bu hadsiz kim olursa olsun, onu acımadan gebertir ve ölü bedeni çürüse dahi, cehennemimin en içine gömene kadar, leş bedenine işkence etmeye devam ederim! Kimse, hiçkimse benden yana olanlara parmağını dahi uzatamaz! Bırak yanına yanaşıp bedenine dokunmayı, sesini titreştirip adını dahi seslenemez! Aksi taktirde, hiçbirinize acımam. Kızıl Şeytan'ın yüzü, son gördüğünüz sima olarak kalır! Yere batar leşiniz, mabedime siner günahlarınız!" Sesimin tonuna yayılmış olan delilik taşırılığı mekandaki insanların sessizleşmesine neden olmuş, ağzımdan çıkan her sözle beraber birbirlerine doğru attıkları kaçamak bakışlar ise benim gittikçe dikleşen sırtımdaki güven olmaya devam etmişti. Korkuları benim güvenimdi.

Korksunlardı. Korksunlardı ki bir daha Afitap'a yanaşmaya cüret edemesinlerdi. Artık yeterdi. Sabrımın sınırındaki delilikte yitirmiştim artık kendimi. Bu gibi bir olayın bahsine dahi aşina olmak istemiyordum bundan mütevellit.

Liçi (BxB)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin