tütsü kabı 2

227 30 13
                                    

Ciğerleri alev almıştı.

Wei Wuxian'ın ciğerleri kesinlikle alev almıştı. Böyle bir acıyı başka nasıl tarif edeceğini bilmiyordu.

Gözlerini sıkıca yumup içinden birkaç defa saymaya başladı. Gözlerini açtığında kendisini Wangji'nin yanında bulacağını söyledi ama maalesef bu gerçekleşmemişti.

Şuan gördüğü bir şey de yoktu sadece dipsiz bir karanlığın içindeydi. Yavaşça ayak bileklerinden, vücudun'a bir şeyin yayıldığını hisseti. Ardından tuhaf bir ses duydu.

"Wei Wuxian.. Wei Ying sonunda karşılaştık. Buradan kurtulmak ister misin?"

"Sen kimsin?"

"Sana bir soru sordum. Kurtulmak ister misin?"

Karanlığa doğru kafasını salladı.

"Evet.. onu görmeye ihtiyacım var, bu yüzden lütfen yardım et."

Tuhaf ses hırıltılı bir şekilde gülmeye başladı.

"Ahhh Lan Wangji ah. Senin için neler yaptığı hakkında en ufak bir fikrin bile yok. Bunu izlemek ilginç. Fazlasıyla hem de."

Wei Wuxian kaşlarını çattı.

"Ne demek istiyorsun?"

Gülme sesleri karanlığın içinden tekrardan duyuldu.

"Merak etme hepsini sana göstereceğim."

Wei Wuxian birden siyah sis bulutunun dağıldığını fark etti.

Bir odanın içindeydi. Birkaç adım ötesinde gözleri boş bakan kendisini gördü. Arkasından Jiang Cheng'in sesini duydu.

"Neden seninle gelmesi gereksin?"

Wei Wuxian sonunda kiminle konuştuklarını anlamıştı. Lan Wangji asil duruşu ve dik omuzları ile tam orada duruyordu. Koşarak yanına yaklaştı ve omuzlarını kontrol etti. Görünürde bir şey yoktu.

"Wei Wuxian! Benimle gusu sektine gel!"

Kendisi gibi görünen ama asla kendi benliğini hissedemediği vücudu öfkeyle konuştu.

"Neden seninle gusu'ya gelecekmişim! Defol istemiyorum!"

Daha önce Lan Zhan ile bu tonda konuştuğunu hiç hatırlamıyordu. Genç çocuklar olduklarında bile sadece onun peşinden koşar ve arkadaşı olmak için elinden geleni yapardı. Şimdi karşısında duruan bu kişi hiç o gibi değildi. Bu boş ve soğuk bakan gözler kendisine ait olamazdı.

Sonunda Jiang Cheng kendisinin kolundan tutmuş ve ikisi odadan hızlıca çıkmıştı. Wei Ying, Lan Wangji'nin üzüntüyle düşen omuzlarına şaşkınlıkla baktı. Gitmek istiyor ama gidemiyor gibi görünüyordu.

"Sadece benimle gel ve seni saklamama izin ver Wei Ying."

Wei Wuxian içini titreten bir his ile ona sarıldı. Hissedemeyeceğini biliyordu ama onu böyle savunmasız görmek onu buna itiyordu.

Wei Wuxian etrafını tekrardan siyah sisin sandığını fark etti. Bu defa farklı bir yerdeydi. Vücudu yara bere içinde duruyordu. Baş ucunda ise kendisine her an kırılacak bir eşyaymış gibi bakan Lan Wangji vardı.

İnce kemikli ellerinden birini tutmuş, kendisine ruhani güç vermeye çalışıyordu. Ama yaralı bedeninin ona söylediği tek bir kelime vardı.

"DEFOL!"

"Wei Ying sakin ol.. lütfen kendine zarar vereceksin. Sadece durmamawizin ver."

"DEFOL DEDİM!"

"Wei Ying lütfen.."

BACKWhere stories live. Discover now