Reminder::
Okurken kalbim daha da hızlanıyordu. Ufak birkaç kelimeyi barındıran bir cümle bile nasıl beni bu hale getirebiliyordu ki?
Elimde duran kağıdı hızlıca katlayıp cebime koyduktan sonra odadan çıkıp kapıyı üzerime çektim.
Geliyorum...
...............................Hyunjin;
| "Hikâyenin başladığı yerdeyim.". |
|_____________________________|Yurt kapısından çıkış yaparken aklıma tek bir yer geliyordu.
Uçurum..
Bana karşı kendini açtığı ilk yerdi. Beni kendi geçmişine götürmüştü. Anlatmıştı, ağlamıştı yanımda. Beraber unutmuştuk bazı şeyleri. İlk kez oradayken öpmüştüm onu. İlk kez oradayken öpmüştü beni. Dudaklarımın kenarına ürkekçe dokunan dudaklarının üzerimde bıraktığı etkiyi hala düşündükçe hissedebiliyordum. İçimdeki umut o zaman yeşillenmiş, hislerimin farkına o gece varmıştım.
Şimdi ise beni çağırıyordu. Ne için olduğunu merak ediyordum. Heyecanlanmıştım.
Hızlı adımlarımı kampüs çıkış kapısına yönlendirmiş neredeyse koşar adım çıkarken bir yandan da telefonumu çıkarıp mesaj yazmaya çalışıyordum.
Minho-Hyunjin
Hyunjin
Geliyorum
(Görüldü)
Otobüs durağına ulaştığım zaman mesajımı görmüştü, aradan geçen on dakikadan sonra cevap vermeyeceğini anlamıştım.
Karşıdan gelen hantal ve gürültülü otobüs sonunda önümde durduğunda derin bir nefes alıp herhangi boş gördüğüm bir koltuğa yerleştim. Neden çağırdığını hemen görmek öğrenmek istiyordum fakat iki saat kadar sürecek uzun bir yol vardı önümde. Fazlasıyla zor bir yolculuk olacaktı.
..............................................
Ölüm gibi geçen yolculuğun ardından sonunda küçük kasabaya giriş tabelasını görmüştüm. Hemen on beş dakika kadar sonrasında da içinde bulunduğum araç hareket etmeyi bırakmıştı. Herkesten önce davranarak aşağı indim. Bir kez gelmeme rağmen sanki her gün buradaymışım gibi ezberlediğim yola baktım.
Adımlarımı olabildiğince hızlı atıyordum. Güneş neredeyse batmak üzereyken tıpkı o gün olduğu gibi turuncu renk kaplamıştı gökyüzünü.
Yoldan geçerken evlerini görmüştüm tekrardan yanından geçerken yüzümde ufak bir tebessüm oluşmuştu.
Yaklaştıkça adımlarım daha da hızlanıyor kalbim de ayaklarıma eşlik etmek ister gibi en sert şekilde vuruyordu göğsüme. Koşmaya başladığımı yeni farkediyordum.
Sonunda hemen ardında uçurumun güzelliğini saklayan o tepeciğe geldiğimde ellerimi dizlerime koyup nefeslenmek için duraklamıştım. Göğüs kafesim aşağı yukarı hızlıca hareket ederken belimden tutarak doğrulmuş, birkaç adım sonrasında uçurumun kenarında çömelmiş küçük bedeni görüş açıma girmişti.
Üzerine açık renk kot bol bir pantolon salopet giymiş, içindeki uzun kollu çizgili tişörtü ve kafasına taktığı örgü fötr şapkayla çömeldiği için küçülmüş bedeni ve yan taraftan ucu görünen ayakkabılarıyla o kadar ufak görünüyordu ki dudaklarımı ısırmıştım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
tuberose || hyunho
Fanfiction|omegaverse| 'O tuhaftı... Soğuktu... Çok konuşmazdı... Benden farklıydı... Sürekli gülümserdi fakat bu gülümsemelerde samimiyet kırıntısını bile bulamazdınız... Duygularının olmadığını düşünürdüm, Aslına bakılırsa profesyonel bir yalancıymış.' Hyun...