.

39 6 1
                                    

Ona çok kırgındım. Beş saat geçmişti aradan tabi artık neye kırgın olduğumu bile hatırlamıyorum. Şimdi ikimiz farklı yerlerde sessizliğe gömülüyüz. Ah Sessizlik o kadar güzeldi ki ve bir o kadar da çirkin. Ne zaman gelecek diye düşünmeye başladım şimdi. Masada bir yudum bile almadığım kahvem ve sandalyede oturan ben varım koskoca odada. Başka ne düşünmeliydim ki ondan başka, bizden başka? Birden aklıma gelen güzel anılar lütfen gidin, o gelmiyor gidin.
Beni tek bırakma sevgilim demiştim sana. Tartışsak bile yan odada olduğunu hissedeyim demiştim bir gün. Ama şimdi sen nerdesin ki ?
Kalkıp ışığı yakmıyorum. Karanlıkta oturuyorum sevgilim. Gel lütfen ışığı yak. Aydınlat gecemi. Ay yetmiyor bana..
Bekledim sevgilim gece yarısına kadar bekledim. Uyku akıyor gözlerimden şimdi. Nerdesin? Kapanıyor gözlerim seni göremeden.

Gözlerimi açtım korkuyla. Ya gelmediyse hâlâ. Yanaklarımda gezinen parmağı hissettim sonra. "Affet sevgilim, seni tek başına bıraktığım için" dedi yanımdaki sarışın. Sarıldım. Hiç bir şey demeden. Söylesene seni nasıl affetmiyim. Bir çiçek güneşi affetmezse nasıl yaşayabilir? Kapattı gözlerimi, o sarıldığında gelen rahatlık. 

................

"Beğendin mi ? " Diye sordu bana. Üstündeki takımı göstererek "Evet çok yakıştı" dedim. Gülümsedi. Bende gülümsedim. Nasıl gülümsemeden durabilirdim ki onun karşısında. Benim her şeyimdi o. Elimi tuttu çıktık dışarıya. O konuşuyor ben dinliyordum. Fazla konuşmayı sevmezdim zaten ve onun sözünü kesmeyi de. 
İnsanların normal olarak nitelendirdiği bir gün geçirdik. Ama benim için o kadar güzel ve eşsizdi ki. Uçuyordum onunla bulutların üstünde. 
Eve geldiğimizde "otur geliyorum" dedi bana. Odayı incelerken perdenin üstündeki küçücük lekeyi farkettiğimde geldi oturdu yanıma. Ellerinde birer kahve vardı. Hediye değil. Pahalı bir şey değil. Sadece kahve.

............ 

"Evet" dedim üç kez. "Evet" dedi üç kez. Mutluydum o kadar mutluydum ki. Bir insan sevdiği adamla evlenirken nasıl mutlu olmasın? Çok güzeldi düğünümüz. Sanki parlıyorduk birer yıldız gibi. Akşam oldu herkes gitti biz kaldık sadece. Sımsıkı sarıldım hiç ayrılacağımı düşünmesin diye. Sarışınım da sarıldı ben hep buradayım dermişcesine. Kelimelere gerek yoktu bizim için, seni seviyorum demeye gerek yoktu. İkimiz de biliyorduk sevmenin kelimelerle anlatılamayacağını. Bir oğlan bir kız çocuk. Hayalini kurduk. Pembe mavi odalar, bebek çorapları, yere saçılmış oyuncaklar.
Ama bilemedim bir telefonla herşeyin alt üst olacağını...

Gece yağmur yağınca bütün uyku bulutları üstüme toplanır. Elimde değil bu. Beşinci kez esnerken sarışınım "hadi git yat" diyerek beni yatağa kovaladı. Ama biliyordu tek girmeyecektim o yatağa. Işıkları kapattık ve uykuya teslim olduk ikimizde. Bir ara gözlerimi araladım uyanmak istercesine. Belimdeki eller izin vermedi buna. Geri uykuya dalmama sebep oldular. Sonra yine uyandım nedenini bilmeden. Sarışınım ayakta hem telefonla konuşuyor hem de gömleğini giymeye çalışıyordu. Yataktan kalkacakken fark etti beni yanıma geldi. Alnıma bir öpücük kondurarak "Sen yat bebeğim. Ufak bir işim var" dedi ve beni yatağa geri soktu. Alt kattan kapının kapanmasını duyunca kalktım yataktan. Saat on iki olmuştu. O kadar uyumuş muyuz? E tekrar uyumicaktim herhalde. 

Kahvaltı öylece masada duruyor ben televizyon izliyordum. Sıkıntıdan patlamıştım ve endişeliydim. Saat beşti. Ufak bir iş! Masanın üstündeki telefonum çaldığında koşarak gittim ve açtım telefonu.

"Merhaba. Bahar hanım ile mi görüşüyorum?"

"Evet buyrun" adımın Bahar olduğunu bile yeni öğrenmiş gibiydim. Birinin size sürekli olan iltifatları isminizi bile unutturabilir. 

"Bahar hanım bu haberi nasıl vereceğimi bilmiyorum ama bir şekilde öğreneceksiniz zaten" derin bir nefes aldı " Ah şey" bir nefes daha "Kocanız trafik kazasında hayatını kaybetti"

 Derin bir nefes alma sırası bendeymiş gibi bekledi ama o anda ne konuşmak ne de nefes almak istiyordum...

SonumWhere stories live. Discover now