24 (Yakut'tan) Final

10.3K 662 170
                                    

*Sonunda finaldeyiz. Aslında kısa kitap diye 16.bölumde Arif olayını havada bırakıp direkt affettirecektim ama 8 bölüm uzattım :) Iki karakteri daha iyi tanıdınız, kötü olmadı :D iyi okumalar 🖤

Arabanın içinde sessizce bekliyorduk. Arabayı çektiğim dağlık alan bile bizim kadar sessiz değildi.

"O an sana inandım ama ne göreceğimi merak ettim."

Koray'ın dudakları kıvrılırken "İnansaydın, videoları hiç izlemezdin." dedi.

"Sen bile kendine inanmadığın için geçmişe indin."

Kaşları çatılırken "Hayır." dedi.

"Belki beni de kaydetmiştir diye baktım. Sana hatırlamadığımı zaten söylemiştim. Eğer video'ya aldıysa, bunu gör istedim. Bana zaten güvenmediğinden hiçbir şey kaybetmezdim."

Gözlerimiz birbirine dönse bile, çok başka yerlere bakıyorduk. O, güvensizliği ve pişmanlığı; ben ise üzüntü ve öfkeyi izliyordum.

Elimi yüzüne uzattığımda geri çekildi. Elimi dizime indirirken yumruklarımı sıktım.

"Hiçbir şey olmamasına rağmen konuyu kapatamıyoruz."

Gerçekleri öğrenmemize rağmen mutlu olmamıştık. Koray kafasını sallayıp, arkasına yaslandı.

"Her şeyi konuşacağız dememize rağmen yine birbirimizin arkasından iş çevirdik."

Başımı eğip "Öyle." dedim.

Yine bir süre aramızdaki tek şey sessizlik oldu. İç çekişini duyunca kafamı kaldırdım. Gözlerini kapattığını görünce bu sefer elimi o engel olmadan yanağına yasladım.

Açılan gözlerine rağmen bana çekmemi söylemedi.

"İletişimsizlik birden aşılmıyor."

"Güven problemi de öyle."

Elini bileğime sardı. Başta indirecekken sonra duraklayıp parmaklarını çözdü.

"Hâla aşmak istiyor musun?"

Sorumla ela gözleri mavilerime çıktı. Birkaç saniye öylece gözlerimin içine baktı.

"Sana ihanet ettiğimi düşünmene rağmen beni affettin, ben de şu an seni affetmeliyim ama çok öfkeliyim Yakut. Sözlerimin senin için bu kadar değersiz olması çok koyuyor."

Yüzünü elime bastırıp "Bana onunla bir daha görüşme dediğinde bunu gerçekten yapacaktım. Eğer senin ona sürekli gergince baktığını görmesem, kendimi geri tutardım. Her şeyin bitmesini istedim, sen de aynısını istiyormuşsun." diye devam etti.

Sertçe nefesimi verdikten sonra "Her şeyin değil." dedim.

Yine aramızda sessizliği yaşadık. Dikleşip, bana dogru uzandı. Kollarını omzuma sarınca derin bir nefes aldım. Dönülmeyecek bir yola sapacağımızdan endişelenmiştim.

"Aşmak istiyorum ama bu tek taraflı olacak bir şey değil. Geçen de buna karar vermemize rağmen bugün yine aynı saçmalığı yaşadık."

Kafamı sallarken, elimi ensesine bastırıp yavaşça okşadım. Gözlerimi kapatıp kokusunu içime çektim. Duş jellerimiz hâla aynıydı. Hâla en başlarda bana sarılıyorsa nasılsa öyle kokuyordu.

"Bu sefer ne düşünüyorsam sana söyleyeceğim, söz veriyorum."

"Öyle yapmalısın. Ben de söyleyeceğim."

Onu daha sıkı sardığımda, o da kollarını biraz daha bedenime doladı.

"Eğer video'da bir şeyler olsa, yine böyle olur muydun?"

Sorusuyla gerilsem bile onu bırakmadım. Kafamı kendimden emin şekilde salladım. Çünkü en başından beri aralarında bir şey olmama ihtimalini düşünmemiştim. Sadece olan şeyin sebebini başka şeylere bağlamıştım.

"Koray, ben senden gidemiyorum."

"Ben de."

"Az önce gidecek gibiydin."

Dudaklarını boynuma bastırıp, endişelenmiş yüreğime su serpti.

"Gitsem bile dönüyorum, senin dönmen de sıkıntı."

"Artık değil."

Artık hislerinden ve kendimden emindim. Az önce yaşadığım eminsizliğin tek nedeni bilinmeyenlerdi. Artık hiçbir şey bilmesem bile ilk onu dinleyecektim. Bu kararı geç vermiştim o yüzden gitmediği için şükrediyordum.

Koray tekrar boynumu öptü. Ardından "Üniversiteden arkadaşlara Arif'in yaptığını anlatacağım. Hayatımızdan çıkıp, başkasının hayatını mahvetmeye gitmesin." dedi.

Eğer işe yarayacağını bilse polise giderdi.

"Yanındayım."

Kollarım arasından çekildikten sonra ellerini yüzümde gezdirdi.

"Kötü hissetmiyorum, bir şeyler olsaydı toparlanmam zaman alırdı ama şu an iyiyim."

"Yine de yanındayım."

Tebessüm edince, iç geçirdim. Gözlerindeki hayalkırıklığı gizlenmişti. Hâla hüzünle baksa bile anlık olarak gördüğüm mutlu parıltılar sıkışan kalbimi rahatlattı.

Parmaklarını sakallarıma bastırıp "Bir daha birbirimizi üzersek, yatmadan önce mutlaka birbirimizin gönlünü alacağız. Ben artık yorulmak istemiyorum." diye ciddileşerek konuştu.

Yüzümdeki elini kavrayıp "Çaba göstereceğim." dedim.

Çekilmeyi huy edinmiş benliğimi ittirmek zaman alacaktı ama Koray bu zamanı bize veriyordu. Benim zaten hayatıma girdiğinden beri zaman kavramım onun olduğu ve boşluk olarak diye ayrılmıştı.

Tebessümü büyürken dudaklarıma eğildi.

"Odun yontmuş gibiyim."

Benim de dudağım kıvrılırken "Kendinle gurur duy." dedim.

Dudaklarını dudaklarıma bastırınca gözlerimi kapadım. Dudakları dudaklarım üzerinde yavaşça hareket etti. Belinden tutup onu kucağıma çektim. Ellerini ensemde birleştirip öpücüğü derinleştirdi.

Ayrıldıktan sonra, uzanıp çenemi öptü.

"Bir daha bana inanmazsan, solun kaslanır."

Alaylı tehditiyle kahkaha attım. Belini okşarken "Yeterince kas yaptım." deyip tekrar dudaklarına eğildim.

İşte şimdi hiçbir düşünce olmadan sadece bize odaklanabiliyordum. Gerçek huzur; her şey dışarda kaldığında ve o yanımdayken geliyordu.

Dudaklarını emdiğimde kucağımda hareket etmeye başladı.

Yaşanılan şeyler hoş olmasa bile şu an için gerekliydi. Yoksa biz çoğu şeyi aşmış gibi yapıp aşmadan devam edecektik. Şimdi aşılacak tek şey dar arabayı işlevsel olarak kullanma yollarıydı.

Kısmi Ayrılık (bxb)Where stories live. Discover now