8 bölüm

42 8 27
                                    

Yalnızlık, sahi yalnızlık sizce nedir, bir tür kurtuluş ve ya mutlulukmu yoksa acı ve mutsuzlukmu,
yalnız olduğunuzu düşünün tüm dünya bom boş tek bir insan bile yok, öncesinde mutlu olursunuz, maskeli canavarlar artık yok diye düşünürsünüz, ortamda sadece kuşların cıvıltısı ve sizin nefes alış-veriş sesleriniz var. istediğinizi yapa bilirsiniz,
mesela rahatca sokağa çıkıp, boğazınız yırtlana kadar bağıra bilirsiniz, bundan rahatsız olucak, kimse olmaz sonuçta, istediğiniz her yere gide bilirsiniz bu sizin hoşunuza gider eminim, ama bir süre sonra sıkılmaya başlarsınız, kimseyle konuşmadığınız, ağladınızda göz yaşınızı kimse silmediği için artık sinirlenmeye başlarsınız, acı çekersiniz, ve yalnızlığın aslında ne kadar korkunç bir şey olduğunu anlarsınız, yibonun hissetiği şeyde tamda buna benziyodu, yiboda yalnızdı .
Yıllarca yalnız kalmıştı zaten, bir tek annesi kalmıştı
ama o bile yetmiyordu yiboya, başka birisi tarafından sevilmemek, hiç arkadaşının olmaması, onu daha fazla üzüyodu, paramparça olmuş ruhunu, daha fazla acıtıyodu, sonunda diyebilmişti, sonunda yalnızlığım bitdi, artık biri tarafından çok seviliyorum demişti, ama Tanrı bu mutluluğu ona çok görmüştü anlaşılan, yada insanlar yibonun hep yalnız kalmasını istiyolardı yoksa niye annesinden sonra onu koşulsuz seven, birini ellerinden alsınlarki, neden bunu yapsınlar, demekki yibonun mutluluğu, gülüşü, onları çok rahatsız ediyordu.
karanlık sokakta yalnız  başına yürürken bunları düşünüyordu yibo, göz yaşları ise daha fazla canını acıtıcağına and içmiş gibi hızla yanaklarına akarken dayanamadı daha fazla, küçük kalbi, ve Paramparça  ruhu bunu daha fazla kaldıramadı, ve karanlık sokağın kirlenmiş duvarına yasladı kendini, çaresice kollarını çekti kendisine, imkanı varmış gibi daha çok akıttı, göz yaşlarını, daha fazla acımasına izin verdi canının, ama zhan yanında olsaydı böğle olmazdı ki, diye düşündü yibo, zhan yanında olsaydı ona "sevgilim ağlama daha fazla. senin o güzel yüzüne ağlamak yok gülmek çok yakışır"-diyerek silerdi göz yaşlarını öperdi ağlamaktan şişen göz kapaklarını usulca ve sıkıca sarılırdı, sevdiğinin bedenine onu her şeyden korurdu, tüm maskeli canavarlardan, acılarından, korkularından ve kabuslarından korurdu onu,
ama işte, hayat bazen istedğimiz gibi gitmiyordu,
bu yüzden yibo ağlamkatan şişen ggözlerini silerek kalktı ayağa, temizledi üzerini kirli çamur parçalarından ve nereye gidiceğini bilmeyerek yürümeye devam etti, eğer eski kulbesine giderse zhan hemen bulurdu onu, aricaktı biliyordu bunu, bu yüzden artık oraya gitmek istemiyordu.

daha fazla acı çekmek ve bu acıyı sevdiğinede çektirmek istemiyordu, zaten habersizdi bu çektği acıların daha bir başlangıç olduğunu bilmiyordu henüz bu acılarına yenilerinin ekleniceğini bilmeyerek yürümeye devam etti. karanlık sokakta...

zhan tüm gün çalışmış sonunda işleri bittiği gibi iş yerinden çıkıp soluğu, evinde aldı, yiboyu görmek istiyordu biricik sevgilisinin yüzünü görmek istiyordu, o yüzü defalarca öpmek, ona sarılmak sevdiğiyle güzel sohbetler eşliğinde, yemek yemek daha sonra ona sıkıca sarılıp, huzurlu bir uyku çekmek istiyordu, habersizdi o eve gidince evinin başına yıkılıcağından biricik sevdiğinin sesini duyamicağından ve artık huzurlu bir uyku çekemiceğini bilmiyordu.

Evin kapısına yaklaştığında içinde anlamdıramadığı bir mutluluk ve heyecan vardı, zaten ne zaman yiboyu düşünse böğle oluyordu. anahtarı yuvaya sokup yavaşca çevirdi ve eve girdi. evin sessiz olması onu bir az endişelendirmişti. odasında uyuyordur diye dünşündü ve yatak odasına çıktı, orda olmadığnı görünce diğer odalara baktı, ama yibo hiç bir yerde yoktu.

"Yibo, yibo sevgilim nerdesin, bak şakanın hiç sırası değil lütfen nerdeysen çık yibo, lütfen, sana yalvarıyorum"

ancak hayır. koskoca evde bir ölüm sessizliği vardı,
evin böğle sessiz olması ilk kez koruttu zhan'ı.
istemsizce dolmaya başladı gözleri, en sonunda göz pınarlarında dolub kalmış göz yaşlarını serbest bıraktı, yanağına doğru, anlam veremiyodu bu olanlara, yibonun bir anda çıkıp gitmesine anlam veremiyodu, neden böğle yapmıştıki,oysaki söz vermiştiler bir birilerine hiç bırakmicaktılar bir birilerine. düşündü bu yüzden bu olanların doğru olmadığını düşündü, bu işte bir terslik vardı, bu yüzden geçti mutfağa oturdu masada ve sakin bir kafayla düşünmeye başladı, yibonun nereye gide biliceğini, bunu ona kimin yaptırtığını düşünmeye başladı.

DARK LİFEHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin