come here, dressed in black now

601 60 6
                                    

sabaha karşı yatağın hareketliliği yüzünden hafifçe gözlerini aralamıştı hyunjin. üzerini giyinen bir minho vardı karşısında, gidecekti. iç çekti, minho hakkında söylenenler doğruydu.

üzerini giyindiğinde minho derin bir nefes verip aynada kendisine baktı. ardından yataktaki bedene çevirdi bakışlarını. son kez öpmek istedi bu güzel dudakları.

hyunjin'in dudaklarına bir veda öpücüğü bırakıp odayı terk etti.

o gider gitmez doğruldu hyunjin. ağlamak geliyordu içinden ama neden ağlamalıydı? başını sağa sola sallayıp o da gitmek için ayaklandı.

aynada gördüğü bedeninde gözlerini gezdirdi bir süre. ardından üstünü bir hışımla giyinip odadan çıktı.

bir taksi çağırıp geceden beri ilk defa eline aldığı telefonunda doluşan bildirimlere baktı. gördüğü şeyler kaşlarının çatılmasına sebep olmuştu.

bir şeyler olmuştu, kendiyle ilgili ama anlayamayacak kadar yorgundu. bu yüzden evine gidip güzel bir uyku çekti.

uyandığında ise ne yapacağını bilememişti, sanki ilk defa yaşıyordu bunu. sanırım bu hayal kırıklığı, diye geçirdi içinden.

jeongin'i evine çağırdı, başka kime anlatacağını bilmiyordu. kısa bir süre sonra jeongin gelmişti. olan her şeyi konuştular.

jeongin ona sosyal medyada olanları anlattı, hyunjin de ona minho ile olanları. sosyal medya için bir çözüm bulamamışlardı, insanların unutmasını beklemek zorundaydılar.

"ben seni uyarmıştım."

jeongin, minho olayları hakkında sadece bunu demişti.

hyunjin, minho'nun nasıl biri olduğunu biliyordu. defalarca uyarılmıştı, bir beklentisi de yoktu ama içten içe daha fazlasını istemiş, bundan dolayı da bir hayal kırıklığı yaşamıştı.

ama yine de hiçbir şey için pişman değildi.

so it goes | hyunho ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin