kral meselesi [1]

268 28 28
                                    

okulun ilk günü.
okulun değil, üniversitenin ilk günü.
21 yaşındayım, ve üniversitenin ilk günü. ah şey, üniversitenin de aslında dördüncü ilk günü. birinci sınıfımınsa ikinci ilk günü. en azından, farklı bir fakülte. evet, bugün ikinci yeni üniversite hayatımın ilk ilk günü.

bazen hayatınızda değişiklik yapmanız daha iyidir; böyle ani değişiklikler. hiç beklenmedik bir anda sürpriz olsun herkese. mesela benimki gibi; spor fakültesi'nin smaç kralı choi beomgyu; taa ortaokuldan beri inatla voleybola sarılmış, annesinin ders çalış yakarışlarını görmezden gelip kafasına tarihe adını kazıyacak bir voleybolcu olmayı koymuş choi beomgyu. babasının zoruyla spor lisesi yerine zorla tutturduğu bir liseye giden, yine babası istiyor diye kendini x'lerle y'lerle dolu bir savaş meydanında bulup kırk beş yerinden ayrı ayrı darbe alan -ve sınav notları da kırk beşi geçemeyen- ama üniversite sınavında sözel çözüp herkesi şaşkınlığa uğratan, ilginç bir şekilde kore'nin en iyi üniversitelerinden birisinde bir edebiyat bölümü kazanan ama ailesinden gizli girdiği yeterlilik sınavlarıyla aynı üniversitenin spor fakültesine yazılan choi beomgyu. sabah kahvaltısında cıvıldayarak anlattığı hedeflerine ağzına attığı zeytini çiğnerken umursamazca "hayal kurmayı bırak da derslerine çalış." diyen babasına ve çayını yudumlayarak onu onaylayan annesine inat kafasında ışıltılı bir taçla oturan, sahayı kendi krallığı topları da kölesi ilan etmiş, smaç kralı choi beomgyu.

ben, hayatım boyunca insanların hiç beklemediği şeyleri yaptım. huyum bu benim, tahmin edilmeyi, düz bir insan olmayı sevmem. herkese "tamam" diyip günün sonunda yine kendi bildiğimi yapar oluşan kargaşayı da paşa paşa izlerim. gurur duyuyorum bundan da, hiç gocunmam.

yine öyle yaptım. ders çalışmayışlarımdan yakınan annem ve hem x'lerle y'lerle cebelleştiğim savaş meydanından topuklarım popoma vura vura kaçtığım, bu da yetmezmiş gibi bir de üzerine spor fakültesine girdiğim için kalbinin bir yerinde bana hâlâ kırgın olan babam eve getirdiğim madalyalar ve kupalarla tam da çok iyi bir geleceğim olacağına inandığı sırada yaptım bunu. o çok girmek istediğim ulusal takımın alt yapısı için hararetli görüşmelerin arasındayken, elinde mavi sarı bir voleybol topuyla filenin önünde duran ama parmak uçlarına çıksa fileye anca yetişebilen içimdeki minik gyu'nun gözleri hayallerinin gerçekleşeceğinin bilinciyle ışıl ışıl parlarken yaptım.

ben bir gün yine kimse beklemezken öyle birisinin önüne çıktım ki, filenin iki yanında savrulup duran bir topun peşinden kendini yerden yere vurup gıkı çıkmadan hemencecik ayağa kalkan ben yere öyle sert düştüm ki bu sefer, o kadar kırıldım ki; bir daha parçalarımı toparlayıp da ayağa kalkamadım.

hiçkimse beklemediği anda herkesi şaşkınlığa uğratan ben; bu sefer kendimi o kadar aştım ki bu konuda, annemin dediği o "şaşkınlıktan beyin donması geçirmek" eylemini dibine kadar yaşadım.

aylar geçti, hâlâ buz gibi beynimin bir köşesinde elinde artık grileşmiş patlak voleybol topuyla ve yaşlı gözleriyle tir tir titreyerek bana bakarken minik gyu'ya "ağlama" bile diyemedim. bu sefer ona "ağlama, geçecek. başaracaksın." diyemedim. çünkü bu sefer geçecek de başaracak da bir şey kalmamıştı önümde. eskiden özenle duvara montelediğim kül rengi rafımda gururla sergilediğim şimdiyse arada küllük olarak kullanılan terk edilmiş birkaç kupadan ve yine eskiden gururla boynuma geçirdiğim şimdiyse geceleri yatağımın altından iplerini boynuna dolayıp nefesimi kesen o birkaç madalyadan başka hiçbir şeyim kalmamıştı. bütün toprakları talan edilmiş, meydanda halkının kellesi kesilirken kendini kapattığı taştan kulesinin duvarlarında attıkları çığlıklar yankılanan ama ışıl ışıl kupasında şarabını hafif bir huzursulukla yudumlayan yaşlı bir kral gibiydim. ışıl ışıldı her şeyim, duvarlara çarpa çarpa ulaşan çığlıkları duymayan, zihninde ışıl ışıl bir sessizlik içinde ecelini bekleyen kırık taçlı yaşlı bir kraldım sadece. içtiği şarabın sökülmüş kalbinde kalan son kan damlacıkları olduğunu bilmeyen bunak, zengin, çirkin bir kraldım ben. başka hiçbir şey değil.

you broke me first 'taegyuHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin