GÜZEL

132 12 12
                                    

"Sinan..."

Gülerek başını eğdi. Gözlerimi kaçırıp önümdeki tabağa döndüm. Gözlerini benden ayırmaması utandırıyor beni. Geleli doğru düzgün konuşmadık bile.

"Sanırım aç değilsin." deyip başımı kaldırdım. Başını iki yana sallayıp bir şeyler yemeğe başladı. Güldüm. Neden böyle olduk ki biz?

Sanırım ilk buluşmalar böyle oluyor. Bilmiyorum.

"Ben doydum." dedim elimi çenemin altına getirip masaya yaslanarak. Başını kaldırdığında göz göze geldik. Merhametle bakıyordu bana. Gülümsedim.

"Başıma ağrı girdi." dedi gülerek. Duraksadım. "Bu kadar sessiz olmamıza alışık değilim."

Güldüm. "Kavga edelim istersen." deyip yerimde dikleştim. Benim gibi yerinde dikleşip gülümsedi. "Yok, istemiyorum. Şu an rüyada gibi hissediyorum kendimi. Dinlendiğimi hissediyorum ve sen varsın karşımda."

Yutkundum. "Ben seni yorduğumu düşünürdüm." deyip kaşlarımı kaldırdım. Sırıtıyordu. "Nedenmiş o?"

"Sürekli bana bağırıp bir şeyler anlatmaya çalışıyorsun." dedim umursamazca. Düşünceli bir hâle büründü. "Haklısın." diye mırıldandı. Gözlerini gözlerime çevirdiğimde tepkisiz ona bakmaya başladım. Bulunduğum ortam beni heyecanlandırıyordu. Sinan'ın yanında olmak huzurlu hissettiriyordu beni ama bir şey eksikti. Bilmiyorum.

"Neyin var?" dedi gözlerini gözlerimden ayırmazken. Omuz silktim. "Bilmiyorum. Sebepsizce durgunlaşıyorum. Sanırım sıkıldım burdan."

"Hadi başka yere gidelim." dedi yerinden kıpırdanırken. Başımı salladım. Hesabı ödeyip çıktık restorandan. Arabaya geçtiğimizde başımı ona çevirdim. Arabayı çalıştırdı.

"Nereye gidiyoruz?"

"Gidince öğrenirsin." dedi gülerek. Gözleri yoldaydı. "Sinan..." dedim içimdeki sıkıntıya anlam veremezken. "Hmm..." Keyfi yerinde gibiydi.

"Gideceğimiz yer sakin değil mi?"

Başını bana çevirip gülümsedi. "Evet, sakin. Benim ara ara geldiğim yer." Yerimde kıpırdanıp gülümsedim. "Ne güzel."

Güldü. Gözlerini yola çevirdiğinde gözlerimi kucağımdaki ellerime çevirdim. "Sinan..." dedim yorgun bir nefes verir gibi. Araba durdu. Yanımda hissettiğim hareketlilikle başımı kaldırdım. "Aşkım..." dedi beklentiyle gözlerime bakarken. Kollarımı boynuna sarıp gözlerimi kapattım. Burnum sızlıyordu. Kollarını belime sarıp beni kendine çekti.

"Dayımı anımsatıyorsun bana. Sanki dayım yanımıza gelip bizimle konuşacak gibi. Dayımla neler yaşadın? Bana dayımı anlatır mısın?"

Dolan gözlerimi kırpıştırmadan yanaklarımdan süzülmeye başladı yaşlar. Kollarını benden ayırdığında kollarımı gevşettim. Kahkülümü kenarda toplayıp gülümsedi. Merhametle bakıyordu gözlerime. Gözleri kızarıktı.

"Seni sevdiğini söylüyordu hep. Açıkçası seni merak etmiştim. Memduh Bey, saygıda kusur etmediğim bir insandı. Baba sıcaklığı veriyordu bana."

Düşünceli bir hâle büründüğünde duraksadım. Gözlerini gözlerime çevirip gülümsedi. "Bana sürekli kızardı. Pes etmemem gerektiğini hatırlatıp dururdu bana. Bazen çok bunalırdım."

Burnumu çekip güldüm. "Bana da kızardı. Sürekli hayattan bıktığımı söyleyip somurturdum. Umutlu olmamı isterdi hep."

Gülüşüme katıldı. "Hatta bir gün... Bir gün savunma sporları eğitimi alırken yorgunluktan uyuyakalmıştım. Bağırması hâlâ kulaklarımda. Öyle bir etki bırakmış ki bende." deyip güldü. Gözleri ışıl ışıldı. Sanki o günü yaşıyor gibi anlatıyordu. Güldüm.

"Nasıl tanıştınız?"

Gülüşü donuklaştığında yutkundum. Beklentiyle ona bakıyorum. Dudaklarında manidar bir gülümseme belirdi. "Aşk acısı çektiğim yıllar karşılaştım. Hayata daha bilinçli bakmamda yardımcı oldu. Kaybedenin ben olmadığımı ve ilerleyen zamanlarda tecrübe kazanacağımı söylemişti. Duygularımı yönetmek için uğraşırken bana savunma sporlarının kafamı dağıtacağını söylemişti. Boş kalma, derdi hep. Asıl mesele beyinde biter, demişti. Savunma sporlarında kendimi geliştirirken bana hep eksik olduğumu söylerdi. Ben bilek gücüme güvenirdim. Aklımı kontrol edemedikten sonra güçlü bir vücuda sahip olmak anlamsızdı, sonralarda öğrendim."

Histerik güldü. Gözlerini gözlerime çevirdiğinde gülümsemesi büyüdü. Ne olduğuna anlam veremezken sesini duydum. "Ne güzel bakıyorsun."

Sözleri üzerine yutkundum. Sıcakladığımı hissettiğimde gözlerimi kaçırıp güldüm. "Öyle mi?" dedim zaman kazanmak adına. Güldü. "Öyle."

Gözlerimi gözlerine çevirdiğimde yoğun bakışları ile karşılaştım. Gözlerimi ondan ayırmak istesem de başaramıyordum. Onun yanında aklım işlevini kaybediyordu sanki.

Başını çevirip tekrar bana döndüğünde yüksekten bırakıldığımı hissettim. Yere çakılmadan tutmuştu beni. Adını koyamadığım hislerdi bunlar. Anlam yüklemeye cesaret edemediğim duygular.

"Keyfin yerine geldi sanki." dedi gülerek. Güldüm. "Evet. Sen anlatırken dayımı özlediğimi fark ettim. İçimdeki eksiklik buymuş. Keşke dayım ölmeden önce anılarımız olsaydı. Bence güzel bir üçlü olurduk biz."

Başını sallayıp gülümsedi. "Konuştuğumuz her gün senden bahsederdi. Aranızdaki bağ o kadar kuvvetli ki, seni anlatırken bunu hissederdim."

"Siz de sürekli beni çekiştirmişsiniz." dedim umursamazca. Güldüğünde gülüşüne katıldım.

"Hatta seni yeğenime alacağım, deyip espri yapardı. Pes etme raddesine geldiğim zamanlar yapardı. Ben de gülerdim. Bana güçsüzsün demenin farklı ifadesiydi bu. Kendince beni cesaretlendirdiğine inanırdı. Pes etmekten vazgeçtim, diyerek devam ederdim. Kendimce espirisine karşılık verirdim. Sadece gülerdi. O gülüşünün altında ne yatardı, bilmiyorum."

Duyduklarımla şaşkınlığımı gizleyemezken heyecanla atıldım. "Bunları bilmiyordum. Dayım hiç bahsetmedi. Galiba dayım bizi yakıştırmış." deyip güldüm. Güldü. "Galiba."

Yerinde dikleşip boğazını temizledi. Dikkatimi ona verdim.

"İlk günler sana sert çıkışmamın sebebi buydu aslında. Sana bağlanmaktan korktum. Seni rahatsız etmekten korktum. Beni yanlış anlayıp kaçmandan... Tabii sonra değişti her şey. Duygularımı açtım sana. Çok hızlı oldu sana bağlanmam. Ben bile anlamadım."

Şaşkınlıkla gözlerim aralanırken sıkıntılı nefes vererek saçını karıştırdı. "Kalbini kırmak istemezdim. Özür dilerim. Bazen doğru yaptığımızı zannederken yanlışlar yaparız."

Şu an bunları düşünmek istemiyorum. Önüme döndüm. Şehrin ışıkları aydınlatıyordu her yeri. Şehrin içi bunaltıcı olsa da dışardan izlemek korunma hissi veriyor. Şehirden uzakta, korunduğumu hissediyorum.

"Burası güzelmiş, Sinan." deyip yanıma döndüm. Başını bana çevirdi. "Gün doğumunda ayrı güzel oluyor." dedi gülümseyerek. Gözlerindeki pişmanlık gitmemişti. Başımı omzuna yaslayıp gözlerimi manzaraya çevirdim.

"Bence böyle daha güzel."






CEVHERWhere stories live. Discover now