6.Bölüm; Kıskançlık

5.9K 392 61
                                    


Merhabaa! Bölümleri düzenlediğimi ve baştan yazdığımı söylemiştim. Elimden geldiğince hızlı yazmaya çalışıyorum. Bütün bölümleri en ince ayrıntısına kadar okuyup baştan yazmak ve bunu mantık hatalarını düzelerek yapmak gerçekten çok zor. Masum tutsak daha az bölümlü ve yarı texting olduğu için yazmam biraz daha kolay oluyor. O yüzden, yayınladığım dokuz bölümü bitirip öyle İstanbul Beyefendisi'ne geçeceğim. O da bittikten sonra iki kitaba da düzenli bölüm gelmeye başlayacak. Özür bölümlerine yazdığınız güzel yorumlarınız için çok teşekkür ederim. Hepinizi kalbinizden öpüyorum. Umarım bölümü beğenirsiniz.🤍




  Tam bu sırada çalan kapı ile Meryem beni sırtımdan kapıya doğru itekledi ve Nur'u da alıp mutfağa koştu. Sıkıntılı bir nefes verdim. Hadi bakalım, kazamız mübarek olsundu.

Kapıyı açtığımda karşımda gördüğüm görüntü her zaman ki gibi nefesimi kesecek türdendi. Kolunu kapının pervazına yasladığından dolayı kasları belirginleşmiş, gözündeki güneş gözlüğü ile son derece yakışıklı bir Egemen Varol...

Fakat bu sefer bir farklılık vardı. Ben nasıl onu baştan aşağı süzüyorsam, o da beni süzüyordu. Hiçbir mimiğini kaçırmamak için gözlerimi aceleyle yüzüne çıkarttım. Önce kaşları hafif çatıldı, güneş gözlüğünü çıkarttı ve yakasına astı, gözlerini kısıp tekrar süzdü. Gözleri beyaz bacaklarıma düştüğünde, adem elmasını gözüme sokarcasına sertçe yutkunurken daha fazla dayanamadım ve kapıdan uzaklaştım.

"Hoşgeldin Egemen abi, geç." Geçmesi için açtığım yere geldi ve önümde durup gözlerime dikkatlice baktı.

"Hoşbuldum da, bir yere mi gidiyordun?" Hafifçe gözlerimi kıstım. Önemsemesini beklemiyordum.

"Evet, çıkacağım birazdan. Meryem mutfakta." Gözlerimi kaçırıp önünden ilerlemeye başladım. Arkamda hareket etmeden durup bana seslenene kadar.

"Nereye böyle?" Ona neydi ki?! Neden önemliymiş gibi davranıp, kalbimi kıvrandırıyordu? Sıkıntılı bir nefes vererek ona döndüm.

"Bir arkadaş ile buluşacağım, niye ki?" Tek kaşımı kaldırmıştım ve yüzümde 'hayırdır' ifadesi vardı. Bu cesareti nerden bulduğumı inanın bende bilmiyordum. O da sorduğu sorunun saçmalığını fark etmiş olacak ki kafasını kaşıyarak gözlerini kaçırdı. Cevabını beklemeden mutfağa girdim. O da cevap verebilecek gibi değildi zaten.

"Hah! Egemen abi hoşgeldin! Her yer su oldu ya. Ben böyle olacağını hiç tahmin etmemiştim, cidden lazımsın artık." Dedi Meryem. İstemeden ağzından kaçırmıştı ve şimdi panikle Egemen'e bakıyordu.

"Cidden lazımsın artık derken?" Diye sordu Egemen. O da bir şey anlamamıştı doğal olarak.

"Ay öyle mi dedim? Boşver şimdi onu, Allah aşkına bak şu boruya!" Gülmemek için dudaklarımı dişliyordum. Planı tamamen unutmuş olmalıydı çünkü mutfağın hali gerçekten berbattı. Plan, bir anda Nur'un aklına gelmiş olmalı ki hafifçe boğazını temizledi.

"Elfida sen çık istersen canım. Emre gelmedi mi hala?" Emre kimdi? Boş boş suratına baktığımı görünce kaş göz işaretiyle Egemen'i göstermeye başladı. Ne yapmaya çalıştığını anlamıştım ama bu çırpınışları eğlenceli olduğu için salağa yatıyordum.

"Gelmedi." Dedim yalnızca. Çok rahat yalan söyleyebilen biri değildim.

"Sen erken hazırlandın tabii. Yoksa bekletmez o seni." Dedi sırıtarak. Gerçekten Nur'un şeytan tüyünden yapıldığına inanıyordum. Göz ucuyla Egemen'e baktım. Kaşları çatılmıştı.

"Emre kim?" Hafifçe gülümsedim. İşe yarıyor muydu?

"Hiç, arkadaşım." Dedim umursamaz bir tavırla. -Daha çok mahallenin abisinin, sevgilini öğrenmesini istemeyen kız tavrıyla- Kaşları iyice çatılmıştı artık. İçten içe zafer çığlıkları atıp, hayal dünyamda Nur'a sarıldığımı bilmese de olurdu.

Masum tutsak (Yarı texting mahalle kurgusu) Where stories live. Discover now