{1}

16 2 0
                                    

Sabah küçük kardeşim Açelya'nın beni dürtmesi ile uyanmak zorunda kaldım.

"Hadi uyan ya da uyanma biz sensiz gideriz."

Sabah sabah karga sesi duymak çok kötüydü. "İşine bak." deyip yatakta doğruldum.

"Hadi hazırlan ben ağabeyimi uyandırayım. Sonra da halamlara gideceğiz."

"Halama niye gideceğiz?" deyip aval aval Açelya'ya bakmaya başladım.

"Ay bu kızda alzaymır var yeminle. Hani dün kahvaltıyı halamlarda hep birlikte yapacağımıza karar vermiştik ya benim alzaymırlı ablam." deyip gitti.

"Kes sesini, ablayla da doğru konuş." dedim arkasından.

Gözümü ovaladım ve odamda bulunan banyoma gittim. Elimi yüzümü yıkayıp havlu ile sildim. Odama gidip yatağımı topladıktan sonra valizimden siyah büstiyerimi ve siyah kot şortumu çıkarıp hızlıca giyindim. Ardından da çıkardığım pijamalarımı valizime gelişigüzel koydum. Valizimi sıkıca kavrayıp odamın kapısına kadar götürdüm.

Kafamı omzumun üzerinden geriye çevirip son kez baktım odama. Aklıma bu odada yaşadığım güzel anılar ile doldu ve gözümün önünden film şeridi misali geçti. Gözümden birkaç damla yaş süzülüp yanağımı ıslattı. Hızlıca gözümden firar eden yaşları elimin tersi ile silip ellerimi gözümün önünde kendimi toparlamak adına salladım.

Odada daha fazla durursam ağlayacağımı ve işleri zorlaştıracağımı fark edip odamdan çıkıp arkamdan kapıyı kapattım. Arkamı odama dönmem ile karşı odamda kalan Ege'nin sırtı ile karşılaştım, elindeki valiz ile odasını inceliyordu. Valizimi bırakıp sırtına atladım ve ayaklarımı beline doladım. Ege valizini bırakıp ayaklarımdan tuttu.

"Bir daha habersizce sırtıma atlama. Düşeceksin kıracaksın bir tarafını, sonra da babaannemin dediği gibi şey yoluna gideceksin." diyerek beni uyardı ama ben bu uyarısını dikkate her zaman olduğu gibi almayacaktım.

"Düşmem merak etme sen. Hem ben alışığım insanların sırtına atlamaya." dediğimde beni çoktan yere indirmişti bile.

"Tabi alışık olursun. Sırtımıza atlayarak sırtımızı çürüttün." deyip sırtını ovaladı Ege.

"Gebermezsi korkma." dedim valizimi kavrarken.

"Öyle konuşulmaz, bak acı biber sürerim diline." dedi. Ben acı biberi yemeklerin içine bolca katarak yiyorum zaten.

"Acı biber eskide kaldı canım ve hatırlatırım ben acı biberi yemeklere bocalayıp yiyorum." dedim bilmişlikle.

"Ben gündeme getiririm merak etme sen. Sonra da 'Ay oram ağrıyor, ay buram ağrıyor, mide fesadı geçiriyorum, ölüyorum a dostlar.' diyorsun." Kardaşım diye demiyorum, çocuk ciğerimi sökmüş dana ciğeri takmış.

"Bon gondomo gotororom morok otmo son." diyerek taklit ettim Ege'yi. Valizimi sürükleyerek merdivenlere ilerledim.

"Ver valizini ben indiririm." deyip elimdeki valizi alıp kendi valizi ile birlikte indirdi. Ben de peşinden indim. Merdivenin sonuna gelince konuştum.

"Sağ olasın." deyip gülümsedim.

"Tabi sağ olacağım. Öleyim mi?"

"Öl" deyip güldüm.

"Yazıklar olsun. Ölsem üzülmeyecek misin?"

"Yoo niye üzüleceğimm aksine sevinirim. Dünya bir adet görüntü kirliliğinden kurtulur." Ona görüntü kirliliği demiştim ama o baya yakışıklıydı, -tabi benim kardeşim olunca normal-. Hakkını yememek lazım. Ne demiş atalarımız; yiğidi öldür hakkını yeme. Ama sen yedin. Sana ne iç ses, sana ne.

Kafamın İçindeki SenHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin