27. Mezun-Final

222 23 12
                                    

Vedaları sevmem ama vedalardan kaçamayız...

"Mezuniyet törenine geç kalacağına inanamıyorum." demişti Jimin başını şokla iki yana sallarken. Doyeon onu onayladı.

"Ya evet, benden beklenir ama Namjoon'un bunu yapacağını ben de düşünmemiştim." Taehyung yavaş adımlarla yanlarına yaklaşırken elindeki buzlu kahveyi nişanlısına uzattı. Alana yeni giriş yapan arkadaşlarını görmemişlerdi ancak işte şimdi yüksek sesle bağıran çocuğu dürten diğeri tüm dikkati üzerine çekmişti.

"Jimin! Jimin!" Gülümseyerek tavşan suratlı arkadaşını kendine çekti kısa boylu. Jungkook onu hiç zorlanmadan kaldırmış ve etrafında bir tur döndürmüştü.

"Cidden mi?" dedi Taehyung'a bakan Yoongi. "Biz de yakın arkadaşız ama hiç onun kucağına atlamadım. Bu ne tür bir sevgi, kusacağım birazdan." Jungkook arkadaşını bırakıp sevgilisine yanaşırken mırıldandı.

"Kıskanıyorsun bence sen. Gel seveyim seni biraz. Hm?" Yoongi kısık gözlerini tamamen kıstı, şimdi görüp görmediği bir muammaydı. Başını ondan uzağa çevirmiş ama sıkı sarılmasından kaçamamıştı. Hüzünle onlara bakan kızı Jungkook fark etti. "Ne oldu sana? Buldozerini getirmemişsin."

"Ha ha çok komik. Yakışıklı olmasan gram yüzüne bakmam bu iğrenç şakalarla biliyorsun, değil mi?" Jungkook omuz silkmişti. "Ayrıca sevgilim olan Namjoon biraz gecikecek. Taksi bulmakta zorlanmış."

"Bisikletle mi geliyor?" Geniş bir kahkaha patlattı ardından, alandakilerin bir kısmı dönüp ona bakmıştı.

"Şansını zorluyorsun Jeoncum. Cidden zorluyorsun, bak boğdururum seni kocama." Çocuk onun yanağından bir makas aldı.

"Tamam tamam, kızma bebek. Sadece sevgilin gecikiyor diye bu kadar üzgün olamazsın, değil mi?" Doyeon telefonunu açtı ve ekranı onlara doğrulttu. Gülümseyen bir yüzü yana kaydırınca başka bir yüz takip etmişti. İkisi de oldukça iyi görünüyordu. Uzak olmalarından en çok nefret eden kişi Doyeon'du ancak artık gidecek iki ayrı ülkesi vardı.

"Konuştunuz mu hiç?" diye sordu Jimin düşünceli bir yüzle. Doyeon omuz silkti.

"Lix'le evet. Her gün konuşuyoruz. Ama Hyunjin bir süredir pek iletişime geçmiyor. İyi olduğunu biliyorum, paylaşımlarına denk geliyorum ama yine de o eski yakınlıkta değiliz işte. Sanki Lix'le ilişkileri aramızdaki tek bağ ve o bitince her şey kopmuş gibi geliyor. Yine de," Başka bir fotoğraf çıktı ekranda, tanıdık değildi. "Lix'imizle ilgilenen birileri var. O ısrarla zamana ihtiyacı olduğunu söylüyor ama bu çocuk Lix'e tutulmuş. Bana bile yazdı Lix'i ikna etmem için. Haftaya buluşacaklar."

"Ah, Koreli değil mi?" Konuyla çok alakasızdı belki ama Jimin'in Hyunjin'i anımsayınca düşen yüzünü ancak konuyu değiştirerek düzeltebileceğini biliyordu Taehyung.

"Evet evet. Adı Changbin'miş, aynı bölümdeler. Hatta aynı bölümde yüksek lisans düşünüyorlar. Lix İtalya'dayken iyi olsun istiyorum. Biliyorsunuz, hislerimde pek yanılmam. Bu çocuk ona iyi gelecek, hissedebiliyorum."

Çok olmamıştı. Felix ve Hyunjin ayrı yollara ilerlemeye karar vermişler, acı verici bir ayrılıkla hem ilişkilerini hem oda arkadaşlıklarını bitirmişlerdi. Felix'in hayat planında belirgin bir hat yoktu, ardından İtalya'dan kabul aldığı duyuldu. Hyunjin o üniversitedeyken Japonya'ya yerleşen ailesinin yanına gitmişti Felix'in ülkeden ayrıldığı gün. Aynı anda farklı yönlere gitmeleri beklendik bir son değildi diğerleri için. Doyeon ise bunu hep hissetmişti. Felix onunla kalacaktı, ömrü boyunca onu zihninde taşıyacağını biliyordu çocuğun. Ama Hyunjin hiçbir emek verilmemiş gibi gitmekten gocunmamıştı. Onlarla yaşanan her şey ağırdı, bu yüzden gruptaki kimse onu gittiği için suçlamıyordu. Birkaç gün önceye dek Jimin dışında kimse Hyunjin'e kötü bir his beslemiyordu, Felix bile. Birkaç gün önce onunla yaptığı konuşmayı anımsadı çocuk o an.

God Damn ~ VminHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin