Birbirini Tamamlamak

212 21 70
                                    


"Piyano; ahşap bir kasadan, fildişi kaplı tuşlardan, tellerden ve tellerin ucundaki tahta çekicilerden oluşan akustik klavyeli  bir enstrümandır.

Piyano, yüzyıllardır var olmuş ve günümüze kadar sürekli gelişim göstererek evrilmiştir. İcat edildiği dönemden beri birçok sanatçının, bestecinin gözbebeği olmuştur.Barok döneminden, romantik döneme, çağdaş dönemden, klasik döneme bir çok besteci (Mozart, Chopin, Paganini, Bach vb.) piyano üzerinde çalışmış bestelerini piyano kullanarak yapmışlardır.

Yaşadığımız döneme kadar söylediğim gibi birçok beste yapılmıştır. Hepsi harika sanatçıların ellerinden çıkan harika parçalardır. Ama bana kalırsa Mozart bu  döneme kadar ortaya koyduğu bütün eserlerle adını sanat tarihine kazımış büyük bir sanatçıdır."  Yanı başımdan gelen sert basılmış piyano tuşu sesiyle bütün dikkatim dağılmıştı, hayır kim basıyordu buna böyle kimse öğretmemişmiydi piyano tuşlarına nazik basmayı. Tekrar gelen ses ile birlikte kafamı önümdeki kağıttan kaldırarak başımdaki kişiye baktım ama tabi ki de karşımda bana kızgın bir şekilde bakan bir Bayan Park görmeyi beklemiyordum.

"Yoongi ne yapıyorsun sen o önündeki kağıtla, deminden beri sesleniyorum duymuyor musun beni?" Bana biraz sitem ve biraz da sinir barındaran ses tonuyla sormuştu.

"Verdiğiniz ödevi yapıyordum Bayan Park kusura bakmayın dalmışım."

"Tamam, en azından verdiğim ödev ile ilgileniyorsun ama lütfen dersteyken dersimi dinle, seni sevdiğimi biliyorsun bu yüzden dersleri kaçırıp sınavlardan  düşük almanı istemem."

"Anlıyorum Bayan Park ve teşekkür ederim dersinizi daha dikkatli dinleyeceğim." ufak bir baş onaylamasıyla tekrar eski yerine dönmüştü bende kafamı Bayan Park'ın olduğu tarafa çevirerek dersi dinlemeye başlamıştım.

"Evet çocuklar sizce piyanodaki tuşlara nasıl basmalıyız? Lütfen fikirlerinizi izin isteyerek belirtin. Buyurun."

Bayan Park'ın sorduğu soruyla birlikte bütün öğrenciler düşünmeye başlamıştı aslında pek fazla düşünülecek bir şeyi yoktu ihtiyacımız olan tek şey o tuşlara basarken ki duyguydu. Aklıma gelen fikirlerle birlikte elimi kaldırarak hocayı bekledim benden başka el kaldıran kimse yoktu. Ahh Jackson hariç.

"Evet Jackson dinliyoruz!" Bayan Park söz vererek konuşmasını beklemişti.

"Hocam parmaklarımızla dokunacağız tabi ki başka nasıl dokunacağız tuşlara." söylediği cümleyle birlikte ortaya bir de kahkaha koyvermişti ama tabi ki söylediği şeye kendisinden başka gülen kimse yoktu -her zaman ki gibi-. Hayır yani bu çocuk neden bu bölümdeydi ki ne sanattan ne  müzikten anladığı hiçbir şey yoktu, çok sanat bölümünde okumak istiyorsa eğer gitsin tiyatro bölümünde şaklabanlık falan yapsın ne işi vardı burda.

"Evet çocuklar Jackson'ın verdiği "anlamsız" ve komik olmayan cevaptan sonra başka kim cevaplamak ister? Hadi bekliyorum! Hiç kimse yok mu?"

Sabahtan beri havada tuttuğum elimi biraz daha yukarı kaldırarak beni daha fazla görmesini sağlamıştım ama Bayan Park bana bakıp kafasını tekrar diğer öğrencilere çevirmişti.

"Bayan Park, ben el kaldırıyorum ya sabahtan beri."

"Seni görüyorum zaten Yoongi. Başka kimse yok mu? Peki o zaman evet Yoongi sen söyle."

"Bayan park, piyano çalarken dokunduğumuz her tuşa arzu ve tutku ile dokunmak ve çaldığımız her parçada her bir notanın duygusunu önce kendi içimizde hissedip sonra da bunu karşımızda ki dinleyiciye aktarmamız gerekir. Yani tuşlara dokunurken yaşadığımız duyguyu dokunduğumuz her bir tuşa canlı canlı yaşatmamız gerek. "

"Evet Yoongi tıpkı senden beklendiği gibi haklısın. Piyanoda dokunduğumuz her tuşa duygularımızla birlikte dokunmalıyız."

Aldığım onayla birlikte hafifçe gülümseyip başımı sallayarak yerime oturmuştum.

"Evet çocuklar başka yok mu düşüncelerini bizimle paylaşmak isteyen. Bakın Yoongi çok güzel bir şeyden bahsetti duygulardan... Sizin bununla ilgili hiç bir düşünceniz yok mu?" Bayan Park gözlerini etrafta gezdirerek öğrencileri süzdü teker teker "Taehyung! Sende düşüncelerini bizimle paylaşmak ister misin? Sence dokunduğumuz tuşlarda vermek istediğimiz duyguyu dinleyiciye nasıl verebiliriz?"

Kafamı o suratsızın olduğu tarafa çevirdim yine saçma sapan kızlarla konuşup duruyordu başka ne işi vardı ki zaten. Bir beni sinir etmek iki kızlarla oynaşmak,gereksiz ya. Hayır yani hocam ben söyledim bir kere nasıl duyguları aktaracağımızı neden tekrar ona soruyorsunuz ki? Neden yani hem o ne anlardı ki  bir kere duygudan falan.

"Efendim Bayan Park ne dediniz anlayamadım?" al işte tam beklendiği gibi kızlarla oynaşmaktan hocayı bile dinlemiyor.

"Duygular diyorum Taehyung. Piyano tuşlarında duyguyu nasıl dinleyiciye aktarabiliriz? Yoongi söyledi ya hani onu diyorum." Bayan Park'ın sinirlendiği her halinden belliydi.

Taehyung hocanın söylediği şeyle birlikte yüzüme bakıp hafifçe sırıtmıştı. Al işte aptal.

" Bayan Park Yoongi söylemiş ya zaten neden tekrar ben söylüyorum. Yoksa güzel açıklayamadı mı? İşte tam da Yoongi'den beklendiği gibi" söylediği şeylerle birlikte bana bakıp gülmüştü. Haha ne kadar da komikti.

"Hayır Taehyung, Yoongi yeterince güzel açıkladı zaten sana kendi fikrini soruyorum. Dersi biraz daha dikkatli dinlesen neyi sorduğumu anlayabilirsin." Bayan Park'ın söylediği şeylerle gülme sırası bana geçmişti. İşte bu gerçekten komikti.

"Anlıyorum hocam. O zaman sorunuzu cevaplayayım. Piyanoda tuşlara renkleri hissederek dokunmalıyız, çaldığımız parçadaki duygunun renklerini, verdiği hissi, o siyah beyaz tuşlardan çıkan kimi zaman canlı kimi zaman kasvetli renkleri yani notaları hissederek dokunmalıyız. "

Her ne kadar işe yaramazın teki de olsa o da anlıyordu bu işten, o duygulardan ne anlar desemde anlıyırdu işte duygulardan da renklerden de.

"Evet Taehyung haklısın renkler çaldığımız parçalarda çok önemli tıpkı duygular gibi. Evet çocuklar arkadaşlarınızın söyledikleri şeyler yeterli zaten konumuz için. İkiside söylediği şeylerle birbirlerinde yarım bıraktıkları parçaları tamamladılar zaten üstüne herhangi bir şey eklemeye gerek yok. Ödevlerinizi yapmayı unutmayın! Dersimiz bu kadar çıkabilirsiniz. "

Baya Park'ın söylediği şeylerle biraz duraksamıştım ne demekti birbirlerinde yarım bıraktıkları parçaları tamamladılar. O ve ben mi? Ahh tamamen saçmalık, üzerine düşünmeyi gerektirecek bir şey yok. Zaten baktığımda benden başkasını da pek düşündürmüşe benzemiyordu o gereksiz hâlâ kızlarla oynaşıyordu.

Kafamı onun tarafına çevirdiğimde kısa bir süreliğine göz göze gelmiştik. Bana bakıp ağzı yırtılırcasına sırıtarak geri etrafındakilerle uğraşmaya dönmüştü. Alın işte aptal, yine aptal, yine aptal.





-------------

Aağağğağa çok heyecanlıyım ilk defa bir fic yazıyorum kendi beynimle ve sanki oluyomus gibi ya çok kötü gibi gelmedi bana.

Off umarım beğenmişsinizdir lütfen fikirlerinizi benimle paylaşın. Çok fazla eksiğim olabilir belki bilmiyorum ama neler düşündüğünüzü ve tavsiyeleriniz varsa eğer benimle paylaşın lütfen.

Oy vermeyi ve yorum yapmayı unutmayınız.

Seviliyorsunuz asklarım 💖


Mozart'ın Son Bestesi:Requiem Donde viven las historias. Descúbrelo ahora