2.2

235 12 32
                                    

"Gondolda biri ölmüş diyorlar!"

Lila ve Misaki, şaşkınca bir birlerine baktılar. Gondolda biri mi öldü? O kişinin gondola binen arkadaşlarından biri olma ihtimali var mı? Peki o kişinin Tsubasa olma ihtimali?

"Koş. Hemen koş!" İki genç, koşar adımlarla gondolun olduğu yere gidiyorlardı. Umarım ki o haber yalandan başka birşey değildir!

Oh, olamaz. Gondolun yakınlığındaki bankın etrafında kalabalık vardı. İkili kalabalağın arasından zar zor geçebildiler. Banka siyah saçlı genç bir oğlan uzanmıştı. Ve bu oğlan Tsubasa'ydı!

"Ölmüş mü?!" Diyerek bağırdı sarışın.

"Ölmüş." Dedi Kisugi.

Genç kız, korkudan elleriyle ağzını kapattı. "Şaka yapıyorsun!"

"Şaka tabii. Yaşıyor şerefsiz." Kisugi, başını iki yana salladı.

"Dostum, insanlar neden yalan haberler yapar ki. Aklım çıktı." Misaki dedi. İzawa, omuz silkerek bilmiyorum dedi. Tam o sırada Taki, elinde tuttuğu su şişesiyle yanlarına koştu.

"Al hadi şunu. Artık üzerine mi dökersin, içirir misin bilmem. Ama ayılmasını sağla!"

"Zevkle." Kisugi, su dolu şişeyi arkadaşından aldı ve kapağını açtı hemen. Soğuk suyu hiç beklemeden Tsubasa'nın üzerine boşaltmaya başladığından, genç çocuk tenine değen soğuk suyun etkisiyle gözlerini araladı.

"Neredeyim lan ben." Dedi eliyle kafasını ovarak.

"Cehennemin en dibinde. Cayır cayır yanacaksın." Kisugi, zebanı gibi oğlanın başının üzerinde dikilirken konuştu.

"Bir sussana sen!" Lila, kıvırcık saçlı oğlanı azarladı. "Geçen sefer altını ıslatman sana ders olmadı mı? Ne bu gereksiz özgüven patlaması?" Diye bağırdı Tsubasa'ya.

"Uhhm." Tsubasa, sanki kızı hiç duymamış gibi yaparak ayağa kalkmaya çalıştı. "Sessiz sakin biryere gidip oturmaya ihtiyacım var." Oğlan, aynı sarhoş bi' adam gibi yürüyordu. Dokunsan düşüp kalacakdı bildiğiniz.

Misaki, arkadaşının peşinden gidecekken, kız arkadaşı tarafından durduruldu.

"Ne zamandan beri Tsubasa'nın annesi oldun Tarocum?" Diye konuştu sarışın.

"Bu kadar acımasız olma ama güzelim. Baksana daha ayakta zor duruyor." Ama Misaki, kardeşini yalnız bırakmak istemiyordu. Tabii, karşısındaki sarışının ne kadar inatçı olduğundan da haberdardı.

"Elbette acımasız değilim sevgilim! Hem, bu koca bebeğe İzawa bakıcılık yapar. Değil mi?"

"Ne yani? Taro annesi değil, ama ben annesi miyim? Ayrıca daha önemli görevlerim var. Wakabayashi, Miva ve Matsu eniştemi yalnız bırakmamam konusunda beni uyardı."

İzawa, söyleceklerini söyleyip topuklarken, arkadaşları Kisugi ve Taki de peşinden gitmişlerdi.

"Onu İshizaki'ye emanet edeceğim. Hey İshizaki buraya geel!" Diyerek koşmaya başladı sarışın.

○ ○ ○

"Lunaparktan erken ayrıldığımız için bana surat asmıyorsun, değil mi Taro?"

"Saat 6 olmak üzere. Pierre'le olan sohbetimiz erken biterse lunaparka dönelim. Tabii diğerleri o zamana kadar otele dönmezse."

"Dönmedolap dışında hiç bir şeye binmedik zaten. Ayrıca çocukluk arkadaşımı görmek istiyor olamaz mıyım?"

Taro, cevap vermeden yüremeye devam etti. Tahminen 10 dakika süren yürüyüşün sonunda bi' pastanenin önüne geldiler.

Pierre, onlardan daha önce gelmiş bekliyordu. İçeriye giren ikiliyi görmesiyle gülümseyerek ayağa kalktı.

Her ikisiyle de selamlaştıktan sonra oturması için Lila'nın sandalyesini çekmişti. Misaki, kendisi de bunu yapardı zaten. Pierre'in ondan önce davranması hoşuna gitmese bile sesini çıkarmadı.

Pastanede çalışan garsonlardan biri siparişlerini almak için gençlerin yanına geldi.

"Hoşgeldiniz. Siparişlerinizi alabilir miyim?"

"İki dilim foret noire lütfen." Diyerek konuştu Pierre. "Lila, en sevdiğin tatlıyı unutmamışsındır umarım?" Sarışın kıza bakarak gülümsedi. Lila, kafa sallayarak onayladı arkadaşını. Garson, Misaki'ye doğru döndü ve oğlan aynı tatlıdan sipariş etti. Garson gençlerin yanlarından ayrılırken, Pierre ve Lila sohbete başladılar hemen. Misaki'yse şimdiden huzursuz hissetmeye başlamıştı.

"Peki sen Misaki? Burada bir takıma girmeyi düşünüyor musun?" Pierre, bu sefer Misaki'ye soru sordu ve genç oğlan bu şekilde sohbete katıldı.

"Yarın Japonya'ya döneceğim. Ama belki ilerde Fransa'da bi' takıma katılırım."

"Oh, anlıyorum. Ama Fransa'daki takımlardan birine katılsan iyi olurdu. Fransa liginde seninle mücadele etmek isterdim."

"Dediğim gibi Pierre. Belki ilerleyen zamanlarda olur."

"Göreceğiz artık." Diyerek Lila'ya doğru çevirdi kafasını. "Keşke daha fazla vakit geçirme fırsatımız olsaydı. Üç yıldır görüşemiyoruz."

"Turnuva için buradaydık bilirsin." Diye araya girdi Misaki. "Antremanlar, maçlar derken vakit bulmak zor oluyor."

"Haklısın. Zorlu ama güzel mücadele oldu bizim içinde. Kazanamazak bile takımımın harika mücadele ettiğini düşünüyorum."

Bu küçük buluşma için Misaki için hiç eğlenceli geçmiyordu.

Lila ve Pierre, sürekli eski anılardan bahsederek, sohbet ediyorlardı. Ve Misaki bu sohbetin dışında kalarak sadece dinliyordu.

Pierre, Lila'yı daha iyi tanıyordu. Misaki bile kız arkadaşı hakkında yeni şeyler öğrenmişti.

Pierre'in Lila'ya iltifat etmesi genç oğlanım hiç hoşuna gitmiyordu.

Buluşma boyunca kıskançlıktan saçma birşey yapmamak için zor tutmuştu kendisini. En sonunda pastaneden ayrıldıklarında Misaki, gerçekten mutlu olmuştu.

 En sonunda pastaneden ayrıldıklarında Misaki, gerçekten mutlu olmuştu

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.
Mucize~Taro MisakiWhere stories live. Discover now