18

670 125 97
                                    

"changbin, ailenin kızmayacağından emin misin?"
"tabii ki eminin, hem burası benim de sayılır." ikili, seungmin'in eşyalarını kalacağı pansiyona bıraktıktan sonra changbin ve ailesinin işlettiği dükkana gelmişti.

hafta sonu olduğu için kapalıydı fakat changbin, vakit geçirmeleri için açacaktı. ve seungmin de bunun sorun olup olmayacağını merak etmişti, aslında endişelenmesine gerek yoktu ne de olsa changbin'in de söylediği gibi burası onun da iş yeri sayılırdı.

kapının kilidini açıp kulpunu indirerek araladı. "geç bakalım içeriye... bir dakika ışıkları da açayım." seungmin girdikten sonra kendisi de girip kapıyı arkalarından çekti. hava soğuk olduğundan içerisi de soğuktu, hemen ısıtıcıları açıp kendilerinin zaman geçireceği kısma doğru getirdi. "ee, ne yapsak? senin sevdiğin pastalardan mı yapsak ya da kurabiye yapabiliriz. hm ne istersin?" seungmin, changbin'in sorusu üzerine bir süre düşünerek sessiz kaldı; "yani bana fark etmez ama şu hep bahsettiğin tatlılarından yapsak fena olmazdı." diyip şirince tebessüm etti, bu tebessümü ile karşısındaki çocuğa ne istese yaptırabilirdi; çünkü büyüleyici görünüyordu.

"tamam, onlardan yapalım o zaman." malzemeleri çıkarıp tezgaha yerleştirdikten sonra changbin, seungmin'in yapabileceğini düşündüğü türden basit işleri ona vermişti ama her şeyden önce yapacakları pastanın kekini hazırlamaları gerekiyordu.

"changbin, bir şey diyeceğim ama gülme tamam mı?"

"seungmin, bunun için söz veremem ki sen konuştuğunda bile gülümserken buluyorum kendimi." sarf ettiği sözlerle ortamı nasıl bir noktaya çekebileceğini tahmin edememişti. ortam sessizleşirken, bu sessizliğe son vermek istedi, "ama tamam, gülmeyeceğim."

"şimdi hani böyle unla falan uğraşacağız ya lütfen fırlatma onları, olur mu? bu kadar klasik bir şey yaşamak istemiyorum da biraz saçma geliyor bana." cümlesini çekinerek tamamlamıştı. changbin için un muhabbetinin bir önemi yoktu fakat seungmin'in sanki sürekli diken üstündeymiş gibi hareket etmesi ister istemez onu da huzursuz ediyordu.

"öyle bir şey yapmayız tabii ki ama seungmin, neden rahat değilmişssin gibi hissediyorum, seni rahatsız ettirecek bir şey mi yaptım? öyle bir şey yaptıysam söyleyebilirsin."

"hayır, hayır beni rahatsız edecek hiçbir şey yapmadın lütfen öyle düşünme; bu beni üzer. sadece sanaldan konuşmaya alıştığım için daha rahattım bütün olay bu." sonlara doğru tekrardan bir gülümseme sunmuştu.

changbin de olayı uzatmak istememiş ve onaylayan mırıltılar çıkarmıştı. seungmin, onu kırdığını düşünerek kalbine endişenin yayılmasına izin vermişti. bir iki adım atarak aralarındaki mesafeyi kapattı. "ben, sana sarılmayı çok sevdim de; bir kere daha sarılabilir miyiz acaba?" seungmin'in sorusuna, kollarını ona sararak cevap vermişti.

"aslında bir şeyleri kaçırmadan itiraf etmek istiyorum ama yüzüne bakarak söylemeye de cesaret edebilecek gibi değilim o yüzden lütfen bölmeden ve sarılmamızı kesmeden bekle olur mu?"

"olur." kısık bir sesle onaylamıştı, seungmin'i.

"changbin, ben ilk defa böyle şeyler hissediyorum; bir tarifi yok, bir duyguya benzetmek istesem aşk derdim sanırım ama aşk bile çok basit kalıyor. öyle bir sevgi, güven hiçbir şeyde ne duydum ne gördüm. adın bile kanımın ısınmasına yetiyor, belki böyle birden söyleyince söylediklerimi anlamsız buldun; gerçi sanmıyorum sen öyle birisisin ki her şeye gereken anlamı yükleyebiliyorsun bu yönünü de çok seviyorum mesela.

her şeyden öte seni bir kelimeyle özetlemem söylenseydi şifacı derdim, dünyanın en iyi doktorları bir araya gelip mucizevi bir merhem hazırlasaydı gönlümdeki sızı son bulmaz derdim hep; ön yargılı olmamam gerekiyormuş.

ne merheme ne de onlarca doktora hiçbirine ihtiyacım yokmuş meğer, tek ihtiyacım bu küçük pastanede bu küçük dünyada her şeye rağmen koca yürekli olan adammış. kalbin o kadar güzel ki bütün melekler suskun kalıyor karşında bazen öyle cümleler sarf ediyorsun ki mükemmelliğin karşısında hüngür hüngür ağlayasım geliyor. sonra soruyorum kendime,

ne yaptım da bana geldin?

yine inanamıyorum gerçekliğine, imkansız demiştim sana; kendime olan tavrımdandı bu hallerim. özür dilerim bazen saçmalıyorum ve bazen de düşecek gibi oluyorum ama sonra bakıyorum yanımdasın elini uzatıyorsun.

başlarda o kadar yabancıydı ki uzattığın elini tutmam gerektiğini bile anlamam uzun sürdü. sonra ben öyle durdukça sen yaklaştın bana, kendin çekip kurtardın beni kendi kuyumdan.

ve işte şimdi buradayım, kolların arasında bütün kötülüklerden uzak, toz pembe bir tuvalin arasında gibi hissediyorum. kendimi açıklayabiliyor muyum bilmiyorum, açıklayabiliyorsam doğru kelimeler kullanabiliyor muyum?

umarım kullanabiliyorumdur ama eğer bu sözlerimle anlatamadıysam kendimi sadece hissetmeye çalış çünkü bütün varlığım seni sevdiğini haykırıyor."


BU OGLAN BENI SEVERRR BU OGLAN BENI OLDURURRRR

BU OGLANLAR BENI OLDURUR ARKADASLAR nasil boyle bir sey beklemiyodunuz di mi ama naaapttiiimmm seungmin'in hissettiklerini ve changbin'in onun kalbimdeki degeri gostermek istedim biraz cunku hicbir zaman tek tarafli bir caba gerceklesmedi ikisi arasinda oyle iste<33

191122
yayim tarihi: 191122

(gece 2de yazdim firindan yeni cikmis bolum sicak sicak)

him's detaILYs, seungbin ✓Tempat cerita menjadi hidup. Temukan sekarang