34.Bölüm

535 44 5
                                    

Kai hastaneden çıktı, kalmasının bir anlamı yoktu zaten, elinden birşey gelmezdi. Arabasına doğru yürüdü düşüncelerle boğuşurken telefonun çalma sesiyle irkildi. Cebindeki telefonu çıkardı. 'Chen' yazıyordu telefonu elinde sıktı biraz bekledi, telefonu açıp kulağına götürdü "Ah Kai, ben haber vermek için aramıştım kızmıcağını söz ver..." Kai susmuş ve dinliyordu.

"Cevap vermiceksin sanırım neyse Kris, Baekhyun'la biraz dalga geçti işte Chanyeolun sevgilisi olduğuna dair. Baekhyunda sinirlenip odasına çıktı yani biz çıktığını sandık ama ben bir kaç saat sonra odasına çıktığımda yoktu." sesi tedirgindi Kai'nin bağırmasını falan bekliyordu ama Kai'den tepki almamıştı.

"Kai.." Kai genzini temizledi "O..o öldü Chen" kalbi sıkışmıştı ağzına almak bile acı veriyordu.

Chanyeol nasıl dayanıyordu? "Ne hahaha şakanın sırası değil Kai.. Kai ne diyorsun sen!!" Telefonu suratına kapattı.

Arabaya bindi kafasını dağıtmaya ihtiyacı vardı. Kai daha önce hiç yaptığı işten pişman olmamıştı. Arabayı hızla sürdü, barın önüne geldiğinde park edip kapıdan içeri girdi, uzun süredir gelmiyordu etrafta ona bakan bir çok göz vardı.

Kendini yanlız hissetmişti Kai. Kafasında ki ses 'sen şeytansın, sen sahtesin, senin suçun' tekrarlanıyordu. Tabureye oturup "votka" kafası patlıcak gibiydi.

Önüne koyulan bardağı kafasına dikip masaya sertçe koydu "Sen bana şişeyi ver" adam kafasını sallayıp şişeyi verdi. Kafasındaki sesleri bastırmak istiyordu koluna değen elle yanına döndü.

"Selam canım" elini Kai'nin vücudunda gezdiriyordu sürtük. Kai kadının kolunu tutup sıktı "Aahh" kolunu sertçe bıraktı, kadın tökezleyip yere düşmüştü.

Acıyla inledi "İstemiyorum diyebilirdin" cırlamıştı.

"Kes sesini" başı dönüyordu masaya parayı bırakıp eline şişeyi aldı. Sallanarak yürüyordu elini saçından geçirip karşısına baktı. Gözlerini kapattı tekrar "hayır Kai bu gerçek değil, beynin seninle oyun oynuyor senin abin yok." gözünü tekrar açtı o orada değildi.

Hala kendini tedirgin hissediyordu bedenini titreme sarmıştı. Neydi bu duygu? Korkuyu tekrardan tatmıştı. Omzuna bi el değmesiyle yerinden sıçradı "Abi ben birşey yapmadım" karşısında tanımadığı bi adam vardı, tuhaf şekilde Kai'ye bakıyordu.

Kai derin nefes verdi, adam Kai'ye bi not verip uzaklaştı. Kai adamın arkasından baktı gözden kaybolduktan sonra kağıdı açtı, gözleri kelimeleri zor görüyordu kağıdı gözüne doğru yaklaştırdı.

" Lucifer'in efendisi Tanrısından başka kimse değildir"

Kafasını tuttu, içindeki birikmiş acıyla bağırdı "HAYIR!!" Bu olamazdı gelmiş olmazdı. Notu buruşturup cebine attı. İnsanlara çarpa çarpa bardan çıktı. Arabaya binip evine sürdü. Arabadan çıktığında etrafına bakındı takib ediliyor hissine kapınmıştı. Kalbi çok hızlı atıyordu.Hava kararmak üzereydi hızlıca evine girdi.

Sehun, Chanyeolun saçını yavaşça okşadı ağlarken dizinde uyuya kalmıştı. Sehun arkadaşının ne kadar acı çektiğini biliyordu. O da en sevdiklerini kaybetmişti. 'Acaba Kai ne yapıyordur?' Kai'yi ilkez öyle görmüştü, hüzünlü suratı aklından çıkmıyordu. Kalbinin sıkıştığını hisseti Sehun, Kai'yi görmek istiyordu fakat Chanyeolu bırakamazdı bi delilik yapabilirdi.

"Baekhy.." İrkildi Sehun, Chanyeol sayıklıyordu uyuyor olsa bile ağlıyordu. Telefonunun çalmasıyla 'siktir' çekti. Chanyeolu zor uyutmuşken.. Telefonu çıkartıp açtı.

"Alo?" Sehun sesiz konuşmaya çalışıyordu.

"Sehun, hangi hastanedesiniz?" Chenin sesi üzgün çıkıyordu, Kai'den öğrenmiş olmalıydı. "Kolon Hastanesi" Chenin burun çekmesini duyabiliyordu.

SOĞUKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin