76. Yokluğunda

1.2K 72 15
                                    

"Konuş orospu çocuğu! Konuş!"

"Yeter Uzay ölüsü bir işe yaramaz dur artık!" diye kaçıncı kez uyardığını bilmediği Uzay'ı kolundan tutarak geri çekti Kerem. Haftalar geçmişti ve onlar hala Can'ı bulamamıştı ama bulmaya çok yaklaşmışlardı. Can'ın kaçırıldığından eminlerdi ve  onu bulamadıkları her saniye kendilerinden nefret ediyor hınçlarını etraflarındaki herkesten en çok da kendilerinden çıkarıyorlardı.

Aileleri vefat ettiğinde bunun bir kaza olmadığını onların öldürüldüklerini yakın dostları Alpaslan Babadan duyduklarında kesin olarak şüphelerinden emin olmuştu iki adam.  Alpaslan Baba yıllardır mafyanın içinde olan çok taşaklı bir adamdı. Karşısında el pençe durmayacak kimse yoktu. Zamanında Kerem ve Uzay'ın ailelerinin ona bir iyiliği dokununca o da borcunu bu iki adamı koruyarak bugünlere gelmelerine katkıda bulunarak ödemişti. 

Can ortadan kaybolduktan birkaç gün sonra Alpaslan Babaya olan biteni anlatmışlardı. Onun sayesinde ulaştıkları kişileri tek tek bulup konustursalar da istedikleri bilgilere varamamışlardı henüz. Kendilerine düşman olan herkesi tek tek araştırıyor yakaladıklarını sorguluyorlardı. En son ulaştıkları kişi ise Şerefsiz Selçuk'tu. Selçuk, yıllardır Uzay ile Kerem'in peşinde sülük gibi dolanmış tek yaşam amacı her işlerine çomak sokmaktı.  Onlar da her fırsatta misliyle karşılığını veriyordu ama akıllanmıyordu it. Onun ismini duyduklarında Uzay, sinir krizi geçirdi. Her yere haber salıp Selçuk'u aratmaya başladılar
Selçuk onlardan birini kaçırabilecek güçte bir adam değildi. Götüne güvenmediği için tek başına bu işe kalkışmadığından eminlerdi. İllaki arkasında güvendiği birileri vardı o tek hücrelinin.

Bir iz bulup şerefsiz Selçuk'un en has adamlarından birini ele geçirdiler. İki gündür ağzına sıçmışlardı konuşması için en sonunda dayanamayıp Selçuk'un kimlerle bir olup Can'ın kaçırılma olayını planladığını öğrenmiş fakat yerini öğrenememişlerdi. Bu itin de bilmediği üçüncü bir kişi daha varmış bu işin içinde. O kim hala bilmiyorlardı.

Onlar Selçuk'u ararken haliyle bu kaçırılma olayları duyulmuş dostu düşmanı herkesin haberi olmuştu. Samimiyetleri olmayan adamlar bile sırf Alpaslan Baba arkalarında diye ona yaranmak için Kerem'lerin yanında olmuş hep bir elden arıyorlardı. Kendi pis dünyalarında şerefsizlikler ışık hızında yayıldığı için günlerdir ulaşamadıkları bilgilere artık çok çabuk ulaşıyorlardı.

Mert'in babası yer altı dünyasında çok tanınan uyuşturucu kaçakçılarından biriydi. Babası birkaç ay önce iş yaptığı adamlardan biri tarafından öldürülünce Mert, hiç istemese de babasının yerine geçmiş tüm mal varlığı ve gücü ona kalmıştı. Başa geçer geçmez aklında iki şey vardı. Yıllardır nefret ettiği babasının ona bıraktığı bu imparatorluğu yerle bir edip geride hiçbir şey bırakmamak diğeri ise tüm imkanlarını kullanıp Can'a bir şekilde sahip olmaktı. İki ay boyunca her şeyi planlamış Can'a ulaşmak için kullanacağı adamları piyasada tek tek seçip her birine makam ve güç vermişti. Bu sayede kendi adını duyurmadan Can'a ulaşabilecek, istediğini elde edebilecekti. Sonra ise Can ile güzel bir hayatının olacağı düşüncesi onu daha da motive ediyordu.

Can'ın Uzay ile olan bağlantısını öğrenince ona düşman olan kişileri aradığında da ilk ulaştığı kişi Selçuk olmuştu. Mert'in gözünde Selçuk asalaktan farksızdı bir adamdı. Ama şimdilik Uzay'ı izlemesi ve İstanbul'da yardım almak için kullanacak iyi bir piyondu.

Onunla anlaşıp ona birkaç şey vaat ettikten sonra kendi adamları ve Selçuk'un adamlarını birleştirerek Can'ı kaçırdı. Selçuk'un tanıdıklarını da araya sokarak haftalardır bulunmamalarını sağlarken birkaç hafta sona ise Türkiye den Can ile beraber gideceklerdi. Planı tıkır tıkır işlemiş ona yardım eden adamlar elde ettikleriyle mutlu olmuşlardı.  Ta ki Can'ın psikopat babası Devran, iş yaptığı kişilerden Alpaslan Kaya'nın Can diye bir çocuğu aradığını öğrenene kadar.

KİMSESİZ ADAMLAR [BxB]Where stories live. Discover now