venti: salonda
venti: kazuha'yla scara
venti: sarılarak uyumuşlar
venti: ben de istiyorum T^T
xiao: daha büyük hayaller kur.
venti: neden?
venti: beğenemedin mi -_-
xiao: ondan demedim.
xiao: olur o dediğin er geç.
venti: ne zaman?
xiao: bir gün.
xiao: bir gün hepimiz sevileceğiz yani
heizou: şu çocuğu bir date'e falan çıkar ya...
heizou: primordial one rızası için kaldı çocuk gariban gariban.
xiao: senin başka işin yok mu?
xiao: gidip hobi falan edin.
heizou: benim hobim aşk şeytanımın dileklerini yerine getirmek
heizou: ben onun elçisiyim.
xiao: tarikata falan mı üye oldu bu biz bakmıyorken?
venti: gayet hayırlı işler peşinde
venti: heizou ben arkandayım.
heizou: xiao beni duvardan duvara vur demiyor da
scara: [venti'yi yanıtladı.] mahremiyet kalmamış ya.
venti: aleni sevgi gösterisi yapma sen de.
venti: olan var olmayan var T^T
scara: kimse kusura bakmasın, günlerdir uykusuzum. sevdiğimin koynunda uyumak hakkımdı.
heizou: vay be
heizou: ilk başarım tamamlandı.
kazuha: iaido turnuvası yakında başlayacak
kazuha: hoş geldin kas ağrısı.
scara: yani o katananı tişörtün terden sırılsıklam olup üzerine yapışana kadar savuracaksın :)
kazuha: ehm
heizou: düşününce ben bile azdım bu arada.
heizou: kılıç çekme sanatı falan da adam katanayı shounen animenin başrolünden şovu çalan orta yaş husbando gibi kullanıyor
venti: oooo kazuha kılıcı mı çekiyor
venti: bir süre gözlerimiz kutsanacak.
scara: benim sevgilim.
scara: benim sevgilimin kılıcı.
scara: benim sevgilimin iaido idmanları.
scara: benim.
heizou: tamam be senin ay manyak
venti: ah ah...
xiao: ana elektrikler gitti.
xiao: şarjım yok.
aether: lan yurda geliyorduk kazuha'yla. her yerde gitti.
aether: [scara'yı yanıtladı.] bu geçen gün düz olduğunu iddia eden eleman değil mi?
scara: orayı karıştırma şimdi.
aether: noldu lan ğdşdşffşfş
scara: aether, seni severim.
xiao: şarjınızı harcamayın lan. gelmez belki.
***
xiao lavoboya doğru yürürken yerde yumuşak bir şeye basmıştı. ufak bir inilti kulağına çalındığında kafasını aşağı eğmişti. "venti?"
venti ise koyu karanlıkta hiçbir şey göremediğinden üzerine basan ayağa tutunup yavaş yavaş yerden kalkmıştı. "xiao-"
"yanlış bir yere elliyorsun." xiao'nun sesiyle venti ellerini hemen çekmişti. şimdi, dokunduğu ince uzun şeyin ne olduğunu anlamıştı. "uhm... telefonumu düşürdüm."
"bekle fenerimi açayım." dedi xiao. ve telefonunu çıkardığında kapandığını görmesi bir olmuştu. sesli bir iç geçirdi ve karşısında göremediği venti'ye karşı dudağını büktü. "şanssız günündesin."
kafasını çevirip heizou'ya seslendi. "ışık getir lan, sherlock özentisi."
heizou yattığı yatağında yuvarlanırken kafasını çevirip okuyucuya sırıttı ve göz kırpıp parmağını dudaklarına götürdü.
"heizou!" diye seslendi xiao tekrardan. heizou daha da sırıtıp kafasını yastığının altına soktu. "öf... bulursam ayağımın altına alacağım." diye söylendi xiao bu kez. venti'nin elini göğsünde hissettiğinde o huysuz ifadesi dağılmış, yerini tatlı bir şaşkınlığa bırakmıştı.
"buradasın." dedi venti. "evet uhm... o kadar görebildiğini umuyordum." xiao elini ensesine attığında venti'nin parmakları göğsünden koluna, ordan da bileğine hareket etmişti. "gel, mum var televizyonun önünde. onu yakalım."
"yakalım." dedi xiao. ufak yutkunuşu kafasında daha farklı bir senaryo döndüğünün tek kanıtıydı. venti onu tutup televizyonun önüne çektiğinde xiao'nun ayağı sehpaya takılmış ve yere düşmüştü. bununla başa çıkabilirdi ama karın boşluğuna çakılan venti inildemesine sebep olmuştu. "of venti, neden çekiyorsun? kendi başına mum alamıyor musun?"
venti bir süre xiao'nun yanı başında boylu boyunca uzandığı orta sehpanın üzerinde bir çakmak aradı. evde sigara içmeyen bir xiao bir de heizou vardı, orta sehpada en azından bir çakmak hep bulunurdu. çakmağı bulup mumu yaktığında ateşin sıcak ışığı salonu mütevazı bir biçimde aydınlatmıştı.
"işte ışığımız." gülümseyerek kafasını oraya yuvalanmış gibi üzerinde oturduğu xiao'ya çevirmişti. xiao'nun adem elması bir kez daha aşağı yukarı hareket etmişti, mum ışığında daha da sıcak görünen bakışları yoğundu. venti'nin dudakları aralanırken titrek bir nefes bıraktı. bu bakışlar ona tek bir şeyi bağırıyordu. bacağını hareket ettirip xiao'nun iki yanına attı. onun bu hareketi xiao'nun dikkatini çekmişti, parmaklarını cennete uzatır gibi dokundu venti'ye. bacaklarında gezinen parmakları bir tüy kadar hafifti. oğlanın ince şortunu yukarıya doğru yavaş yavaş sıyırırken duyduğu şıngırtıyla muma üflemesi bir olmuştu.
"biz geldik!" aether'in sesi salonda yankılandığında ufak bir patırtı ve küçük bir inilti duyulmuştu. yüzüne fener tutulan xiao genzini temizledi. "daha iyi bir zamanda gelemezdiniz." dağılmış saçları ve bakışlarındaki sıkkınlık ironiyi bağırsa da ekledi. "venti'nin telefonu kaybolmuştu." bir köşede hala kendine gelmekte zorlanan venti ellerini arkasında birleştirdi. "hehe..."
![](https://img.wattpad.com/cover/327698901-288-k727454.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
kısa ve depresif [anemo boys text]
Fanfictionkampüsteki bütün kısa boylu ve terapi ihtiyacı olan çocukların aynı odaya düşmesi kaderin cilveli bir oyunuydu. [xiaoven + kazuscara]