Yatak odasına girene dek ikimiz de sessizdik.
Gece boyunca birbirimize bir daha hiç dokunmamıştık. Herkesi uğurlayıp, etrafı toparlayıp eve doğru yürürken ve içeri girerken bile hiç temas etmemiştik birbirimize. Lorenzo bana hiç dokunmaya çalışmamıştı ve ben gerginlikten patlayacak haldeydim.
Anahtarla kapıyı açarken Lorenzo bu defa bir teklif beklemeden içeri benimle girdi. Peşimden gelip beni odaya kadar takip etti. Odanın ortasına kadar ilerleyip durdum ve ona doğru döndüm. Kapıyı kapatıp sırtını kapıya yasladı. Mavi gözleri pusluydu, ifadesizdi. Poker suratından ne düşündüğünü de anlamak imkansızdı. O da benim kadar gergin miydi?
Kırık bir sesle, "Güzel bir geceydi." diyerek konuşma başlatmaya çalıştım.
Lorenzo kafasını salladı. "Evet, öyleydi." dedi düz bir sesle.
Yutkundum. "Tammy gerçekten birkaç ayda çok büyümüş."
"Evet, büyüdü."
Titrek bir nefes bıraktım. Pekala, demek ki sohbet etmeye çalışmak işe yaramayacaktı. Ellerimi belime yerleştirdim ve gerçek Jamie'ye dönmeye karar verdim.
"Ee? Sevişecek miyiz yani?"
Lorenzo'nun mavileri karardı. Yaslandığı yerden ağırca hareket edip, bir aslanın avına yaklaştığı kadar sakin ve dikkatli adımlarla bana doğru ilerledi. Tam önümde durup çenemden nazikçe tutup kaldırdı. "Hayır." dedi boğuk bir sesle. "Sevişmeyeceğiz."
Konuşmama izin vermeden devam etti, "Sana dokunmadan aylarımı geçirdim. Sesini, kokunu, tenini özleyerek aylarımı bir delilik harbi içinde geçirdim. Her gün senin minik, ıslak amını hayal ederek kendimi zevke getirmeye çalıştım ama hiçbiri yeterli değildi."
Yutkunarak, biraz korku içinde sordum, "Hiç... başkası oldu mu?" Sonra acı içinde gözlerimi yumdum. "Söyleme. Eğer olduysa... bilmek istemiyorum!" Kafamı iki yana salladım. "Buna dayanabileceğimi sanmıyorum."
Sert bir sesle, "Gözlerini aç ve bana bak Joenne." dedi.
Korkuyla emrine uyarak gözlerimi araladım ve baktım ona. Yanağımı okşadı, dokunuşu nazik, bakışları keskindi. "Amının nasıl bir tadı var, biliyor musun?" diye sordu. Boynumdan yukarı kızarırken nefesim ağırlaştı. Lorenzo cevabımı bekler gibi bakmaya devam edince kafamı iki yana salladım. Nereden bilebilirdim ki?
Bakışları mümkünmüş gibi daha da kararıp yoğunlaşırken, "Yediğim en lezzetli böğürtlen gibi. Dağlarda yetişmiş, dünyanın en güzel tadına sahip tropikal bir meyve gibi. Yalnızca tadını düşünerek bile günde kaç defa boşaldım haberin var mı?" dedi gür bir sesle. "Şimdi söyle bana, mio amore... Dağlara çıkıp, dünyanın en tatlı, en sulu meyvesini yemişken bir daha uyduruk, çürük meyvelere dokunmak ister miydin?" Eli boğazımı kapladı. Uzanıp çeneme iç yakıcı bir öpücük kondurdu. "Tatmak istediğim tek şey senin tadın. Sana bir daha dokunmak için 20 yıl beklemem gerekseydi dahi beklerdim. Çünkü bana uyan tek kadın sensin Joenne. Benim eşim sensin."
"Şimdi..." Baş parmağıyla boğazımı okşadı, "Bu anı o kadar uzun süre bekledim ki... İlk önce seni çırılçıplak bir şekilde yatağa yatırıp, sen kendinden geçene dek seni acımasızca sikeceğim." Düz bir sesle sordu, "Çünkü bunun için çok uzun süre bekledim. Bu senin için uygun mudur mia cara?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ATEŞLE OYNAMAK (İTALYAN SERİSİ#4)
Romance23 yaşındaki Joenne Amy Jones için hayat hiçbir zaman kolay olmamıştır. Kendini öldüren alkolik babasının borçlarını ödemek, hasta annesine bakmak ve küçük kardeşinin problemleriyle ilgilenmekten, kendine bir hayat kurmaya hiç vakti olmamıştır. Ve ş...