YEDİNCİ BÖLÜM

1.3K 121 70
                                    

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.


Hepinize keyifli okumalarr.

Hayat önümüze ansızın beynimizi durduran, mantıklı düşünmemizi hatta hiçbir şey düşünemememizi sağlayan şeyler çıkartabiliyordu.

Ercüment'in dudaklarından kopup benim kulaklarıma ulaşan kelimelerde bunlardan biriydi. Dilim tutulmuş, bedenim bütün işlevlerini yitirmişti. Şaşkınlık bütün bedenimi kendine esir etmişti adeta.

Bir süre konuşamamış, hareket dahi edememiş öylece ona bakakalmıştım. Ercüment'in bana böyle bir teklifte bulunacağı aklımın ucundan bile geçmemişti.

Söylediklerinin ardından onun da yüzünde şaşkın bir ifade yer edinmişti. Anlık bir karar vermiş gibiydi. Söylemeyi planlamadığı bir şey ansızın dudakları arasından dökülmüş ve onu da beni de şaşkınlığın kollarına itmişti.

Dakikalar süren sessizlikten sonra ilk konuşan ben oldum. Ben konuşmasam o hiç konuşmayacak gibiydi. Aramızdaki sessizlik bir çığ gibi her geçen dakika daha çok büyüyor ve benim içimde koşarak kaçma isteği uyandırıyordu.

"Anlamadım?"

Tek kelime dudaklarımdan döküldüğünde Ercüment bakışlarını benim üzerimden çekti utançla. Derin bir nefes aldı ve yutkundu. Âdem elması aşağı yukarı hareket etti. Sanki her şey ağır çekimde gerçekleşiyordu şu an da.

Gözlerini yumdu ve derin bir nefes aldı yeniden. Kendi ile bir münakaşa içerinde gibi duruyordu. Birkaç saniye gözleri kapalı kaldı. Gözlerini açtığında oturduğu yerde kımıldandı ve ardından omuzlarını dikleştirdi.

"Benim... Benim çocuğum olmayacak."

Şaşkınlık beni bir kez daha sarıp sarmaladı. Ne diyeceğimi ne yapacağımı tamamen unuttum.

"Çıktığımız görevlerden birinde aldığım ağır bir darbeden dolayı bedenim çocuk yapmak için gerekli olan spermi üretemiyor. Bir yıla yakın Filiz'in ısrarları ile tedavi gördüm ama yanıt alamadım. "

Bedenini bana doğru yaklaştırdı ama birbirimiz ile temas etmedik.

"Bak ben bir çocuğun babası olmayın çok istiyorum. Kendi kanımdan ya da değil fark etmez. Bir çocuğumun olmasını, geceleri onun saçlarını okşamayı, kötü hissettiğinde ya da ihtiyacı olduğunda arkasında dağ gibi durmayı istiyorum. Eve geldiğim de beni sessizliğin değil neşeli çocuk sesinin karşılamasını istiyorum."

Gözleri dolmuştu ama yaşların gözünden düşmesine izin vermiyordu. Söylediklerinde samimi olduğu bakışlarından ve titremeye başlamış ellerinden belliydi.

"Eğer sende kabul edersen sizin yanınızda olmayı çok isterim. Seni hiçbir şey için zorlamam. Gerçek bir evlilik olmak zorunda değil. Sen nasıl istersen öyle olur. Sadece onun yanında mutlu bir çift gibi davranırız. Beni babası bilir. Yemin ederim onu kendi kanımdanmış gibi severim."

BENİM BAŞKALDIRIMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin