Chapter 6

262 27 31
                                    

1

"Yani, Shinazugawa-kun ile yaşıyorsun?"

Obanai başını salladı ve gözlerini karşılarındaki parka çevirdi. Çocuklar bu müsait olmayan havaya rağmen gülüşerek oyun oynuyorlardı. Mitsuri bir süre ona baktı, "Oha, bunu bilmiyordum. Kanae hiç bahsetmemişti." Obanai kıkırdadı. "Belki Sanemi söylememiştir. Öyle her şeyi anlatan birisi değil zaten."

Soğuk hava ikisinin de burunlarını kızartıyordu. Onlar ise bankta oturmuş parkı seyrediyorlardı. Obanai ve Mitsuri, dedikleri gibi buluşmuşlardı. Öğlen saatleriydi fakat hava oldukça soğuktu. Mitsuri cebindeki ellerini çıkarıp birbirine sürttü, "Hava ne zaman ısınacak ya?" Obanai kafasını yana eğdi, "Az kaldı, şubata girdik sonuçta." Mitsuri'ye döndü daha sonra, onun kısılmış gözlerini ve irkilmiş bedenini gördükten sonra işaret parmağının tersini Mitsuri'nin buz gibi olan yanağına sürttü. Mitsuri'nin yanakları ısınıp renklenirken şaşkınca Obanai'ye çevirdi başını. Obanai ise elini ondan uzaklaştırıp gülümsedi, "Üşüdün, sıcak bir yere gidelim hadi." Mitsuri'nin dudakları aralandı, "O-Olur." dedi zorlukla. Obanai aniden temasta bulunduğunda -minik bir temas da olsa- heyecanlanıyordu. Kalbi hızlanıyor, suratının yandığını hissediyordu.

Ayağa kalktılar ve yan yana yürümeye başladılar. Mitsuri aklına gelen şeyle endişe ile Obanai'ye döndü. "Kafe'ye kim bakıyor?" Obanai gergince güldü ve yanağını kaşıdı, "Bir arkadaş. Endişelenmene gerek yok." Sanırım...?

Kafeyi Giyuu'ya emanet etmişti.

Giyuu sorumsuz birisi değildi, fakat biraz saf ve insanlarla konuşmayı bilmeyen birisiydi. Zaten sadece mutfakta durmasını söylemişti. Nezuko tatlı dilli bir kızdı ve müşterilerle güzelce ilgileniyordu.

Mitsuri anladığını belirten mırıldanmalar çıkardı. "Tanıştığımız gece yanlışlıkla kafeye kilitlediğin arkadaşın mı?" Hafifçe gülümsemişti. O an, o zaman komik gelmemişti fakat içeriden çıkan uzun saçlı adamın yüzündeki boş ifade ve adamın hiçbir şey söylememesi; sadece Obanai'nin yanından geçip gitmesi sonradan hatırladığında oldukça komik gelmişti. Obanai kaşlarını çattı ve o geceyi anımsamaya çalıştı. Hatırladığında şok içinde Mitsuri'ye döndü, "Oha, o kadar net mi hatırlıyorsun o geceyi?" Mitsuri kıkırdayarak gözlerini kaçırdı, "Arkadaşım ayrılınca içmeyi bırakmıştım. Bir süre soğuk havada yürüyünce de ayıldım biraz. Bardan ayrılışımı zerre hatırlamasam da Kanae ile telefonda konuşmamdan sonrasını net şekilde hatırlıyorum." Senin tesellilerini, bana sarılmanı, göz yaşlarımı silmeni ve kafamı omzuna yaslamanı da hatırlıyorum, Iguro.

Obanai'nin yanakları kızardı. O da kafasını diğer tarafa çevirdi, "Anladım, hatırlıyorsun demek."

2

"Çok eğlendim, teşekkür ederim Iguro." Mitsuri gülümsedi.

Obanai de onun gülümsemesine karşılık verirken başını yana eğdi, "Ben teşekkür ederim, uzun zamandır biriyle böyle konuşmamıştım. Güzel hissettirdi." Mitsuri'nin yanakları hafifçe kızardı, "Her zaman konuşabilirsin." dedi sessizce. Sessiz olmasına rağmen Obanai'nin duymasına yetecek kadar yüksekti. Obanai gülümsemesini genişletti. Sessizce, karşı karşıya dikiliyorlardı Kanae'lerin evinin önünde.

"Şey, ben gideyim o zaman. İyi akşamlar." Obanai birkaç adım geri giderken konuştu.

Mitsuri de irkilerek başını salladı, "Oh, tamam. İyi akşamlar, dikkatli ol." Gergince güldü. Obanai de gülüp başını salladı ve ona son kez bakıp arkasını döndü. Mitsuri, o gözden kaybolana kadar kapının eşiğinden ayrılmadı. O sırada mutfaktan odasına elindeki mısır gevreğiyle geçen Shinobu, Mitsuri'ye gözlerini kısarak baktı. "N'apıyo'n? Kapıyı kapat hava soğuk."

別の人生.ObamitsuWhere stories live. Discover now