Chapter 18

199 23 5
                                    

1

"Bu ne ya, sanki 10 yaşındaki çocuğu evde yalnız bırakmışız gibi. Tek başına yaşamamalı mı acaba?" Shinobu Mitsuri'nin evine yüzünü ekşiterek bakarken. Mitsuri kaşlarını çattı, "Abartma."

"Iguro-san bu eve mi geliyor?" Kanae de Shinobu gibi evi inceliyordu. Etrafta ambalajlar vardı. Koltuğun üstündeki battaniye ve koltuğun önündeki sehpada bulunan bulaşıklar evi dağınık gösteriyordu. Zaten dağınıktı.

"Iguro mu?" Mitsuri tek kaşını kaldırdı.

"Iguro gelmiyor mu?" Kanae de tek kaşını kaldırdığında Mitsuri anlayamadan konuştu, "Yani, içeriye sadece yeni taşındığım zaman geldi."

"Ne?" Shinobu ve Kanae aynı anda konuştuğunda Mitsuri yanlış bir şey söylediğini düşündü. "Siz ne kadardır çıkıyorsunuz?" Kanae gözlerini kıstı.

"Biz, iki buçuk ay falan oldu galiba. Neden böyle davranıyorsunuz?"

"Sanırım henüz alışamadınız birbirinize." Kanae koltuğa otururken konuştu.

"Alışamadık?" Mitsuri etrafı toparlamaya başladı.

"Yani, hala utanıyor olmalısınız. Liseli de değilsiniz ki."

Mitsuri sesini çıkarmadı. Eğer Obanai ile öpüşürse, ilk öpücüğü olmayacaktı. Fakat yine de Haru'dan çok farklı hissediyordu. Haru ile olan ilişkilerinde ilk adımları hep tecrübeli olan Haru atmıştı.

"Eve geldiğinde ne yaptınız?"

"B-Bir şey yapmadık. Ne yapmamızı bekliyorsun Shinobu? Geldiğimiz gibi yiyiştik falan mı diyeyim?"

"Eh, biriniz 25 yaşındasınız diğeriniz 27. Çok da tuhaf olmazdı."

"Sen büyü önce velet! Hem Iguro öyle birisi değil, hah." Mitsuri utançla konuştu.

"Sen ben üniversite okuduğum için 16 yaşındayım mı sanıyorsun? Bir yaş var aramızda!"

"Tartışmayın." Kanae onları bastıracak bir ses tonuyla konuştu. "Yavaş olabilirler, Shinobu. Normal. Herkes çıkmaya başladıkları gün öpüşmüyor."

"Siz Sanemi ile ne kadardır çıkıyorsunuz?" Mitsuri sordu.

"Beş ay falan oldu."

"İlişkimizin hızlı olmamasını umursamıyorum. Bildiğim kadarıyla bu Iguro'nun ilk ilişkisi. Bu yüzden her şeyi yavaşça ilerletmek istiyorum. Acele etmemize gerek yok."

"Iguro'nun ilk ilişkisi mi!? 27 yaşında!" Shinobu şaşkınlıkla konuştu

"Yalan söylediğini sanmıyorum." Mitsuri kaşlarını çatarak düşündü. Ardından iç çekti ve bu düşüncelerini bir kenara bırakarak toparladığı koltuğa oturdu.

"Neyse ne yapsak?" Shinobu sordu. "Yemek yiyelim mi?" Mitsuri genişçe gülümsedi. Ancak Shinobu'nun net "Hayır"ını duyunca somurttu. "Tanrım, eğlenceden hiç anlamıyorsun. Bu arada Tomioka ile nasıl gidiyor?"

"Nasıl yani?"

"Var mı gelişme?"

"Arkadaşız biz. Ne gelişmesi?"

"Arkadaş mı?" Mitsuri gözlerini devirdi, "Peki."

"Ne yapıyoruz şimdi?" dedi Kanae. 

2

"Bıraktığın için teşekürler." Mitsuri arabadan çıkmadan önce konuştu. Obanai, Kanae ve Shinobu'yu olan olaylardan sonra eve bırakmıştı. Şimdi Mitsuri'yi evine bırakıyordu. Mitsuri arabanın kapısını açmak için elini uzattığı sırada durdu. Öylece ayrılmak istememişti ve o gün Obanai ile pek vakit geçirmediği için onu özlemişti. Gülümserken Obanai'ye döndü, "İçeri gelmez misin?"

Obanai direksiyonda olan eliyle kafasını Mitsuri'ye çevirdi. Hafifçe gülümserken mırıldandı, "Olur."

Mitsuri gülümsemesini genişletirken kapıyı açtı ve çıktı. Obanai de anahtarı alarak çıktığında Mitsuri'nin peşinden apartmana ilerledi. Mitsuri dairesinin önüne geldiğinde cebinden anahtarı çıkardı ve anahtar deliğine sokmaya çalıştı. Henüz tamamen ayılamamıştı ve yere yığılıp uyuyakalabilirdi. Kafasını iki yana sallayarak biraz olsun kendine geldi ve deliğe sokarak kapıyı açtı. Kapıyı ittirip Obanai'nin geçmesi için kenara çekildiğinde Obanai onun bayık bakışlarına baktı ve hızlı adımlarla içeri girdi.

Mitsuri onun ardından girdiğinde kapıyı kapattı.

"Sen içeri geç, ben kahve hazırlayacağım." derken uyuşuk uyuşuk mutfağa yöneldiğinde Obanai onun elini kavradı, "Hayır, sen otur."

Mitsuri duraksadı, "Ama-" Obanai onun elini tutup çektiğinde sözü kesildi. Obanai parmaklarını onun parmaklarına geçirip içeri ilerledi. Mitsuri şaşkınca onu takip etti. Obanai onu çekiştirirken nihayet salona girdiklerinde onu koltuğa oturttu ve pembe kafasını pat patlayarak mutfağa ilerledi.

Bardakları ve kahveyi çıkararak hazırlamaya başladığında derin bir nefes aldı. Mitsuri'nin elini tuttuğu, onun saçlarına dokunduğu için öyle heyecanlanmıştı ki mutfağa girene kadar nefesini tutmuştu. İki aydır birlikte olan birisi için normal değildi. Başını iki yana sallarken gülümsedi. Mitsuri'yi çok seviyordu. Daha çok yakınlaşmak istiyordu fakat kolay değildi.

"Iguro," İçeriden, Mitsuri'nin sesini duyduğunda kafasını salona çevirdi. "Efendim?" diye konuştuğunda salona doğru adımlıyordu. Mitsuri koltuğa yatmış, neredeyse uyuklarken konuştu, "Benim," diye mırıldandı. "Benim çok uykum var."

Obanai onun yanına gitti ve koltuğun önüne çömeldi. Mitsuri'nin kızarmış yanakları onun ateşi olabileceği ihtimalini aklına getirmişti. Çatık kaşlarıyla elini Mitsuri'nin alnına yasladığında kaşları gevşedi. Neyse ki ateşi yoktu. Elini alnından çekerek kendi dizine koydu ve hafifçe gülümsedi. "Sen uyu. Gideyim ben." dedi.

Mitsuri kaşlarını büzdü. Onu içeri çağıran kendisiyken öylece gitmesini istemedi. "Yok," dedi. "Kal burada."

Obanai duraksadı. "Hı?"

"Uyuyalım." dedi Mitsuri şeker isteyen bir çocuk gibi.

Obanai bir şoka daha uğradı. Dudaklarını araladı ve bir kez daha mırıldandı, "Hı?"

Mitsuri yattığı koltukta doğrulup oturdu. Gözünü ovuşturduktan sonra ayağa kalktı, "Gel hadi." dedi. Obanai ona öylece bakıyordu. Mitsuri hala yerde çöken Obanai'ye baktı ve hafifçe dudağını büzdü. "İstemiyor musun?"

Obanai gözlerini kırpıştırdı. Dediklerini anladığında gözleri genişledi. "Ha..." dedi ve sersemce ayağa kalktı. Mitsuri'nin böyle bir teklifte bulunmasını beklemiyordu. Onun peşinden Mitsuri'nin yatak odasına ilerlediğinde kalbi öyle hızlı çarpıyor, aklı öyle karışıyordu ki adımlarının birbirine dolaşmaması için çaba gösteriyordu. Odaya vardıklarında Mitsuri yorgunca yorganı kaldırdı ve yatağa girdi. Obanai yatağın başında dikilirken yutkundu. Öylece yatağa girmesi mi gerekiyordu?

Mitsuri hafifçe güldü, "Ne bekliyorsun? Gelsene."

Obanai Mitsuri'ye baktı. Ardından Mitsuri'nin kaldırdığı yorganın içine girip çift kişilik yatağa yerleşirken gerilmişti. Mitsuri ile yüz yüzelerdi fakat Mitsuri gözlerini yummuştu. Obanai sakinleşmeye çalışırken Mitsuri gözlerini hafifçe açtı ve mırıldandı, "Sarılabilir miyim?"

Obanai zaten gerginken Mitsuri'nin dudaklarından dökülen her bir söz Obanai'nin deli gibi atan kalbinin daha hızlı atabileceğini kanıtlamak istercesine çarpıyordu. Obanai kalp atışlarının seslerini Mitsuri'nin duyduğundan şüphelendi. Dudaklarını yalarken başını hafifçe salladı. Mitsuri gevşekçe gülümsedi ve yatakta Obanai'ye doğru kayarak kollarını onun beline sarıp yüzünü boyun girintisine yasladı. Hissettiği şiddetli kalp atışları kıkırdamasına sebep oldu. Obanai tereddütle elini Mitsuri'nin saçlarına koydu ve hafifçe okşadı. Boynuna çarpan sıcak nefesler, Obanai için en iyi eziyetti. Alışabileceğini umarak gözlerini kapatıp sakinleşmeyi denedi. Birkaç dakikanın ardından biraz olsun rahatladığında derin bir nefes verdi ve dudaklarını Mitsuri'nin saçlarına yaslayarak kollarının arasında sevdiği kadınla uykuya dalmayı bekledi.

_____

biraz kisa ama neyse

bu arada "olan olaylar" derken special bolumundekinden bahsettim

別の人生.ObamitsuDove le storie prendono vita. Scoprilo ora