Giriş

8.9K 572 245
                                    




Merhabalar Aslanlarım, Yılanlarım...
Ay böyle söyleyince de bir garip oldu 😌
Yeni bir hikaye ve yine ben...

Okuma tarihimizi şuraya alalım (Ne işe yarıyor bir fikrim yok)

18.10.2023 (Bugün benim için özel bir gün olduğu için beni yalnız bırakmayın❤️)

Şimdi nerede miyiz?

Bambaşka bir evrendeyiz. Birçok krallık ve ırk... Seçin beğenin ve alın 😈

Bir aksilik çıkmazsa eğer haftalık bölüm atmayı planlıyorum. Bu giriş bölümü, birinci bölümü haftasonu atacağım. İnşallah yani ...

O halde... KEYİFLİ OKUMALAR...

⚔️"Ateşi söndürme, ateşe yürü! Ateşten korkma, ateşte yan! Senin yolunu o ateş aydınlatacak!"⚔️

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.


⚔️
"Ateşi söndürme, ateşe yürü! Ateşten korkma, ateşte yan! Senin yolunu o ateş aydınlatacak!"
⚔️

⚔️"Ateşi söndürme, ateşe yürü! Ateşten korkma, ateşte yan! Senin yolunu o ateş aydınlatacak!"⚔️

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

🎵 Kelsey Woods ~To Keep You from Breaking🎵

Esilian Aslion
~Aslan Krallığı, Lionel~

Dumanlar yükseliyordu yıldızlara doğru. Alevler sönmüştü ama sanki ölüler kömürleşmiş gözleriyle beni izliyordu.

Başımı çevirip cesetlerden gözlerimi kaçırmak istedim ama o küçük bedende durdum. Çevirmek istediğim başımı dik tuttum, görmek istemeyen gözlerimi inatla bir kez bile kırpmadım. Gördüm onu, o çocuğu. Daha beş yaşında bile değildi, adı Felton'dı. Altı kişilik bir ailenin en küçüğüydü ve şimdi onlarla beraber ölüydü. Onu koruyamamıştım, diğerlerini de öyle. O yüzden baktım ona, o yüzden bana kömürden gözleriyle öfkesini kusmasına izin verdim.

"İntikamını alacağım," dedim sessizce. Derin bir nefes aldım ve yanık et kokusu boğazımı yaktı. Tüm yanık bedenlere tek tek baktım. "İntikamınızı alacağım."

"Lian," dedi Ada arkamdan. Başımı ona çevirdim. Yerdeki cesetlere bakmamaya çalışıyordu ama o çocuğu gördüğünü biliyordum. Raiden hala aynı yerinde dikiliyordu ama o Ada kadar sakin değildi, onun kadar iyi oynayamıyordu. Öfkeden yaşaran gözleri cesetlerin üzerinde dolaşıp duruyordu ve uzun zamandır tek söz söylememişti.

"İleride bir Baykuş var," dedi Ada ve başıyla ağaçları işaret etti. "Seninle konuşmak istiyormuş."

"Baykuş?" dedim kaşlarımı çatarak. Aslan Krallığı Lionel'de bir Baykuş'un ne işi vardı. Belki düşman değildik ama buraya da çok gelmezlerdi.

Ada omuzlarını kaldırıp indirdi. "Arlo ona sorular sordu ama cevap alamadı. Kadın sadece seninle konuşacakmış."

Bir Baykuş benimle ne konuşmak istiyor olabilirdi? Üstelik Arlo ile bile konuşmamışken. Yağmacıları görmüşse eğer, bunu onlara da söyleyebilirdi. Görü gücü kuvvetli biri miydi acaba? Benimle konuşmak istediği şey belki de bambaşka bir yıkımla ilgiliydi.

Adımlarımı Ada'nın işaret ettiği yere çevirdim. Raiden'ın yanından geçerken omuzunu hafifçe sıktım ama o buna da tepki vermedi. Hatırladığı şeylerle onu yalnız bıraktım, o cesetlerin arasında kimin yüzünü gördüğünü biliyordum. Acaba o da kararan gecesinde bir ölünün suçlayıcı bakışlarıyla karşılaşmış mıydı? Belki de iki... Kim bilir?

Bir aslan kükremesi geldi uzaklardan. Bir iz yoktu. Kızım bana bunu haber veriyordu. Ada da bunu anlamış gibi, "Bu işi çözeceğiz," dedi arkamdan gelirken.

Başımı salladım, çözecektik ama bu ölülerin gözlerini üzerimden çekmeye yeter miydi, bilmiyordum. Ağaçların arasındaki patika yoldan ilerledim. Ay ışığı dalların arasından sızıp yolumuzu aydınlatıyordu ama hala tüten dumanları da gözlerimin önüne seriyordu. Kelebekler ara ara yaprakların arasından çıkıp bize bakıyordu. Renkli kanatlarının ışığı ay ışığına karışıyordu. Meraklılardı, biraz da korkmuş.

Arlo yaşlı bir çam ağacının hemen önünde dikiliyordu. Ay ışığı omzuna asılı yayın metal yüzeyini parlatıyor, Kartal Krallığının armasını gözler önüne seriyordu. Biraz daha ona yaklaştığımda ağacın dibindeki bir köklerden birine oturmuş kadını fark ettim. Kadın geldiğimi anlayarak başındaki kukuletayı arkaya itti, yaşlı Baykuş'un turuncu gözleri bana döndü.

"Ateşten korkuyor musun?" diye sordu bana. Kaşlarım çatılırken kadın gülümsedi. Eğer bu gülümsemenin arkamda bıraktığım kıyımın kirli bir kinayesi olduğunu anlasaydım kılıcımı o an boynuna saplamakta tereddüt etmezdim ama değildi. Başka bir şey söylemeye çalışıyor gibiydi.

"Hayır," dedim ona doğru yürümeye devam ederken.

"Korkma!" dedi kadın da. Karşısında durduğumda yaşlı ağaçtan destek alarak yaşlı bedenini ayağa kaldırdı. "Ateşi söndürme, ateşe yürü! Ateşten korkma, ateşte yan! Senin yolunu o ateş aydınlatacak"

"Ne saçmalıyorsun Bunak Baykuş?" dedi Arlo yüzünü buruşturarak. "Bize yağmacılardan bahset! Onları gördün mü?"

Kadın ona bakmadı bile. Turuncu gözleri benim üzerimdeydi. "Bir ateş..." dedi kadın ve başını çevirdi. Ağaçların arasından hala dumanların tüttüğü evlere baktı. Tabii artık onlara bir ev denebilirse... Ve tekrarladı. "Bir ateş, sana başka bir ateş getirecek. Tekrar dinle beni genç adam!" Başını bana çevirdi ve sanki bir şeyler görüyormuş gibi yüzümü inceledi ama bana farklı şeyler söylemedi. "Ateşi söndürme, ateşe yürü! Ateşten korkma, ateşte yan! Senin yolunu o ateş aydınlatacak!"

⚔️

Evvettt...

Giriş olduğu için kısa bir bölüm. Elbette hemen her şey anlaşılacak gibi değil ama müthiş bir dünya sizi bekliyor. Onu söyleyebilirimmm.

Diğer yandan hikaye genel olarak kadın karakter gözüyle anlatılacak. O halde bir dahaki bölüm bizim yılanımızla tanışmaya hazır mısınız? 😈

Benimle beraber başlayanları şuraya alayım. Kucaklaşacağız 🥺❤️

Sizi seviyorum, siz kendinizi biliyorsunuz ❤️

Der ve S.Mare size müthiş şeyler getirmek üzere kaçar 💃🏻

Yılan YuvasıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin