küvetteki balıklar, 4

3K 327 1K
                                    

Hyunjinden...

Gözlerimi açtım. Profesörün gözleri hala kapalıydı. Teni tenimden ayrılmasın, günlerce böyle kalabilirdim.

Kenetlenmiş gibiydik.
Keşke bunun sebebi yatağın dar olması değil de... neyse.

Huzurlu uyumuştum.
Her gece kabus görüp korkarak uyanırdım.

Biraz üzgün hissediyordum. Bu sefer farklı bir hüzün. O uyurken daha çok öpebilirdim.

Yavaşça gözlerimi açtım. Göz göze geldik.

"Üşüyor musun?"

"Aa hayır. Sayenizde üşümüyorum."

"Hala titriyorsun."

"Şey, ee ben hep titrerim. Genetik falan herhalde."

Nasıl aptalım ama genetik ne? Onu geçtim sanki aileni tanıyorsun.

Yanımda uzanan beden birden kalktı. Telefona bakıp,

"Saat 12 olmuş bile. Hiç bu kadar uyumazdım."

"Bende."

Kapı yavaştan açıldı. Hemşire odaya girdi.

"Sabah geldim, uyuyordunuz rahatsız etmek istemedim. Günaydın. Reçetenizi şöyle vereyim. Doktor bugün istediğiniz zaman taburcu olabileceğinizi söyledi geçmiş olsun."
Dedi ve gülümsedi.

İkimizde onaylar gibi kafa sallayıp, gülümsedik.

"Hyunjin, şimdi söyleyeceğim şeylere asla itiraz etmeden yapacaksın. Beni yormak istemezsin değil mi? Hem gece burada iki büklüm yeterince yoruldum."

İtiraz edemeyeyim diye şikayet ediyordu.
'Biri şuna çoçuk olmadığımı söylesin yoksa çığlık atacağım' diye geçirdim içimden.

"Profesör, yeterince zahmet ettiniz. Minnettarım ama daha fazla bana müdahale etmenize izin veremem. Sadece öğretmenimsiniz değil mi?"

"Kalkıp, aynaya bakarak söylemek ister misin? Tabi ayağa kalkabilirsen. Doktor çok dayanıklı olduğunu söyledi. Ama bu şuan iyi olduğun anlamına gelmez. Senin yerinde başkası olsa, düşünmek bile istemiyorum. Sakın bana itiraz etme. Öğretmenine karşı gelemezsin."

Düşüncelerim beni delirtiyordu o bunları söylerken, 'Tam isabet hocam cidden size karşı gelemiyorum' diyerek göz kırpmak istedim. İçimdeki ben nasıl bu kadar utanmaz kendime anlam veremiyordum.

Üstümü giymem için eşyalarımı getirdi. Önümde duruyordu.

"Sizin yanınızda giyinmeyeceğim heralde."

"Hayır, ben giydireceğim."

"Gerek yok."

"Bir daha bana karşı gelirsen.."

"Gelirsem.. Ne?"

"Cetveli kafanda kırarım."

Tabi efendim dercesine başımı salladım.
Öpecek sanmıştım. 'Cetvel sana girsin'

*iç sesimi duyan herkesten özür diliyorum çok edepisiz olduğu için.*

"Yalnız ben istemiyorum, beni görmenizi."

"Hyunjin abartma istersen ikimiz de erkeğiz sonuçta."

Suratımın aldığı şekil eminim aptal profesöre küfrediyordu. Bu Allahın belası hetero bile olabilirdi. Gayleri hiç düşünen yok cidden 'niye yattın benimle puşt' demek istiyordum.

Sinirden hiç nerem gözüküyor umursamadım. Ayakkabıma kadar giydirdi. Kolumdan tutarak tüm ağırlığımı ona vermemi sağladı. Arabaya kadar bu şekilde ilerledik.

starboy, hyunhoWhere stories live. Discover now