*7*

989 115 41
                                    

Keyifli okumalar minnoşlar 💕



Şöminenin çatırtısı odadaki sessizliği bozan tek şeydi. Müdüre Weems, elinde sıktığı viski kadehini ağır ağır dudaklarına götürürken şöminedeki ateşin büyüleyici manzarasını izliyordu. Gözlerinin önünde harlanan ateş adeta içini yansıtıyordu ona. Acısı hala canını yakacak kadar tazeydi. Asla küle dönmüyor, onu bırakmıyordu.

Mavileri önüne bir perde gibi çekilen ıslak damlalarla buğulanırken dudaklarının arasındaki kadehi geri çekerek kolunu yeniden koltuğun koluna yatırdı ve parmaklarıyla kavradığı kadehi koltuğun önünden sarkıtarak içindeki sıvıyı oynatacak bir şekilde döndürdü. Düşünceliydi olgun kadın. Hızlı ama acılı bir şekilde geçip giden yıllarını, kayıbını düşünüyordu.

Sol yanağına doğru ince bir çizgiyi takip eden küçük bir damla diğerlerinin de yolu izlemesini bekler gibi kadının dudağının köşesinde bekledi. Müdüre Weems koltuğun diğer tarafında duran elininin yumruğunu sıktı ve avucunun arasındaki eski bir fotoğraf parçasının ezilerek buruşmasını sağladı. Ardından öfkeyle topa dönüşen fotoğrafı ateşin içine doğru fırlattı ve o hırsla kadehini yeniden yüzüne yaklaştırarak içindeki sıvıyı tamamen tüketti.

"Sen benden benim olanı çaldın Morticia. Sen bana ihanetin en büyüğünü yaşattın."

Ateşin arasındaki fotoğraf hızlı bir şekilde tutuşurken siyah saçların çevrelediği gülen yüz en son küle dönen parça oldu ve Larissa o manzaranın ardından gözlerini sımsıkı kapatarak kafasını gerisin geriye koltuğuna geri yasladı.

"Hislerimde yanılmıyorum değil mi Morticia. Wednesday'i gördüm, onu görüyorum..."

Koridorda hissettiği tıkırtı olgun kadının gözlerini açmasını sağlarken aynı zamanda içinin de derin bir heyecanla gerilmesini sağladı. Koridorda birisi yürüyordu ve müdüre Weems hiç şüphesiz o kişinin kim olduğunu biliyordu.

Ağır adımlarla koltuğundan kalkıp odasının kapısına yaklaştığında üzerindeki kalem eteği her adımıyla beraber kırışlarından kurtularak bacaklarının etrafını sardı. Kapıyı açıp karanlık koridora çıktığı an önde yürüyen karanlık kafayı fark edebildi. Simsiyah pijamaları, yalın ayağıyla Wednesday, okulun bahçesine açılan kapısına doğru yürüyordu.

Öfkeyle kızın peşinden giderken "Bir uyurgezerimiz eksikti" diye mırıldandı, ancak buna rağmen yine de onu ürkütmeden elini arkasından köprücük kemiklerinin üzerine bastırarak soğuk havada yalınayak dışarı çıkacak olan kızı durdurdu. Üstelik dışarıda Tyler gibi kime zarar vereceğini seçemeyen bir dışlanmış vardı. Weems'in en son istediği şey küçük öğrencisinin başına korkunç bir olayın gelmesiydi.

"Hadi gel seni yatıralım Wendy" dedi, fısıltıyla onu uyandırmamaya gayret göstererek. Ve donmuş bir robot gibi ayakta dikilen öğrencisini kollarına alıp yatakhaneye geri yürüdü. Artık hiç şüphesi  kalmamıştı. Wednesday, Gomez Adams'ın kızı değildi. Morticia ona bile ihanet etmişti...

—-

Enid'in gitmeyi hevesle beklediği komşu kasabadaydılar. Kasabanın merkezine kara rağmen büyük bir panayır kurulmuştu. Enid, tezgahtan tezgaha koştururken, Wednesday de peşinden isteksiz bir şekilde onu takip ediyordu. Tezgahlarda Enid'in bu kadar neşelenmesini sağlayacak olan hiçbir değerli eşya yoktu fakat Enid, Enid'di ve heyecanlanması için önemli bir sebebin olması gerekmezdi.

New Moon / Wenclair gxg Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin