5. DİKİŞ İZLERİ

131 32 104
                                    





“Katledilmiş, beyaz kürklü tilki. Ne de masum.”





𓂃





Valerie Broussard · Killer









Kafam karışıktı. Elimi uzatsam boşluğa, tutan biri olur umuduyla; kimse tutmazdı, çekip çıkarır beni belki bu boşluktan diye düşünüp zamanımı boşa harcayarak.

Baktığım boşluk aksine çok şey anlatıyordu. Eve döndüğümde abime sarılıp yorgunluğumu gideririm diye düşündüğümde mi aptaldım yokta artık abimi umursamayıp dış dünyaya kapılarımı kapattığım da mı? Bence ikisi de değildi. O eve sabaha karşı gelmeye başladığında peşine düşüp gerçeğin, saklandığı yerden tutup çıkarmalıydım. Kafamın içinde binlerce ayrı ses yankılanıyordu; biri aptal diye naralar yakınırken, diğeri nasıl bu kadar kör olabildiğimi sorguluyor, öbürü şimdi ne olacak düşüncesindeydi. Sahi, şimdi ne olacak?

Her şey üst üste geliyordu, abimin kaçırılması, buraya gelmem, o adam, Mare, kaçışım, geri gelmem... Hiçbir şeyi doğru dürüst düşünemeyip gece tam uyuyacakken bunların hepsini bir anda düşündükten hemen sonra o kafana çekiç vuruyormuşçasına giren ağrı, artık yakanı çekiştirip seni ağlama noktasına sürülüyordu.

Bu lanet günün kötü— hatta iğrenç bir kâbus olması için canımı bile verebilirdim. Delirdiğimi düşündüm, bunun yegane kanıtı da Mare'ydi benim için.

Koltukta doğrulup başımı ellerimin arasına aldım. Neredeyse öğlen olacaktı ve karanlık bulutlar adeta gecenin ortasındaymışsın hissi veriyordu. Onunla birlikte dağ evine geri dönmüştük, yarama tekrar pansuman yapmak istemişti fakat ben reddedip kendim pansuman yapmıştım. Bana giyecek bir şeyler verildiğinde önce tereddüt etmiştim fakat sonra kabul ettim. Tüm gece boyu uyuyamadığımız için ikimizde fazla konuşmamıştık. Odasına çıkıp uyumamı istediğinde başımı iki yana sallamam yeterli olmuştu.

Yukarı çıktıktan birkaç dakika sonra bana sıcak bir battaniye getirmiş, şöminenin ateşini harlamıştı. Ve eğer ateş sönerse gelip onu uyandırmamı istemişti. Elbette ki bunu yapmayıp ateş sönecek gibi olduğunda üşenmeden dışarı çıkıp odun almıştım. Dirseğimi dizime yaslayıp elimi çenemin altına koydum. Göl, yoktu. Evet, kafayı yemek üzereydim.

Dışarı çıkmış orda en az elli kere dolaşmıştım. Ellerimi tekrar saçlarımın arasına daldırdım. Ayağa kalkıp tekrar dışarı çıkmak için kapıya yöneldim. Anahtarı çevirip dışarıya açılan cam kapıyı ittim. Tekrar dışarı çıktım ve o halüsinasyonu gördüğüm yere ilerledim. "Sadece göz yanılsaması, bu kadar, evet."

"İyi misin?" Tam çığlığı basacakken, elini dudaklarımın üzerine kapattı. Gözlerim fal taşı gibi açıldı. "Mare..?" Diye fısıldadım. Elini dudaklarımın üzerinden çekti.

Saçmalık. Elimi karnının içinden geçirdim. "Dur lütfen kıdıklanıyorum!" Elim diğer taraftan çıkarken öylece boş boş elime, birde silik bir gölge gibi gözüken vücuduna bakıyordum. "Siktir git be,"

VຊON | ÖLÜ RUHLAR Where stories live. Discover now