•16•

642 33 119
                                    

Nasılsınız? 

Havalar nasıl? 

Keyifler yerinde olsun hep (fan olarak çıldırsak bile) diğer açıdan iyi olun, mutlu olun temennim bu yönde 🙏🏻❤️

Sahnenimiz güzeldi.. 

Benim sevgili olunca romantik sahnelerde Araz, Aylin'e söyler şapşallık ile diye düşünüp yazdığım ünlü yesilçam repliği 'bu da mı gol değil be' Can'a yazılmış ama olsun 😅

Araz güzel uçtu ama perde takarken.. Bunu fragmanı görür görmez anlamıştım, söylemeden geçemem.

Celal'in böyle kolay öleceğini tahmin ettim diye hayali sahnenin devamını kesin olarak yazmamıştım. Sadi'den müdahale gelmeden olması zaten kolay ölüm sayılırdı ve cezasız kalırdı. İyi oldu iyi. 

Mert cidden bir iş çevirecek, okul bahçesinde belli etti bunu siz ne düşünüyorsunuz?

Hayali sahnelerde dışında da sohbet edelim dedim biraz. 

Son olarak tamirhaneye polis gelmesini hele hiç beklemiyordum, Nevzat'ı almalarını..

Uzun lafın kısası ben 16. Bölümü yazmaya başlıyorum, paylaşınca sizlere de keyifli okumalar dilerim 🙏🏻💛

Satır arası yorumlarınızı ve votelarınızı mutlaka bekliyorum.. ⭐️🌸 

Bölüm 16:

Araz'ın Ağzından 

Herkes bana bakarken ne söyleyeceğimi bilemedim. Ailem yoktu tek abim vardı şimdi o da Gizem yüzünden gitmek üzereydi. Tamamen tek başıma kalmıştım şimdi.

"Abinle konuşmamız gerekiyor. Bize yardımcı olur musun Araz?" Songül abla benden yardım isteyince duraksadım. Abimi kaybetmemek için hayır desem daha kötü bir insan mı olurdum? "Çok zor senin için farkındayım ama kaçarsa daha kötü olur."

"Siz nasıl anlayacaksınız ki beni? Abinizle tek başınıza büyüdünüz mü hiç?" Aniden bunu söylesemde susup kaçırdım bakışlarımı. 

"Abin kaçarsa durumu daha riskli olur. Yardım edersen bizde elimizden geleni yaparız." 

"Elinizden geleni yapsanız bile sonuçta abim sizinle gelmeyecek mi Songül komserim?" Bunu sorunca sessizlik çöktü tamirhaneye. "Bende öyle tahmin etmiştim zaten." Gardımı daha fazla düşürmeden arkamı döndüm. Bizimkilere gülümsedim. Hiç bozulmamış, üzülmemiş hatta her şey yolundaymış gibi. 

Telefonu alıp abimi aradım. Açmadı. Tekrar bir kez daha aradığımda sonunda açmıştı.

"Oğlum demedim mi aramayın işimiz başımızdan aşkın diye. Hallettiniz mi işi?"

"Olmadı iş abi. Bir sorun var." Arkamı dönüp Sadi hocaya baktım. "Sadi hoca seni soruyor. Önemli bir mesele varmış, acil seninle görüşmesi gerekiyormuş." Onlar bana ben onlara bakıyordum sadece. "Gelmen şart. Benimle alakalı, senden başka kimseyle konuşmayacağım diye inat ediyor."

"Oğlum yine ne halt yediniz siz? İşimin gücümün arasında.. İş emanet ediyoruz elinize yüzünüze bulaştırıyorsunuz! Okulda rahat durmuyorsunuz!" Telefonu kulağımdan uzaklaştırıp sesini kıstım herkes duymasın diye. En son kapatmadan önce geliyorum demişti. 

"Geliyor dedi. Ne saat gelir bilemem, beklemek istiyorsanız kalabilirsiniz." 

Telefonu Vural'a uzatıp yukarıya çıktım. Kapıyı arkamdan kapatıp kilitledim biri girmesin diye. Kapıdan uzaklaşmadan yavaşça yere kaydım. Ellerimi yumruk yapıp yüzüme bastırdım. Kimse duymasın diye sessizce ağlamaya başladım. Kendi ellerimle abimi polise teslim edecektim. 

ArLin🦋Where stories live. Discover now