10. Bölüm

29 2 0
                                    

       Saat nerdeyse 11 olmuş fakat eşyaları yerleştirmeyi yeni bitirmiştik. Son kıyafetimi de dolabıma koyduktan sonra odama baktım. Beyaz duvarlar ile bütünleşmiş toz pembe bir dolap ve hemen yanında açık sarı  bir kitaplık vardı. Kapının karşısında ise tamamen açık mavi bir yatak ve yatağın hemen solunda bir çalışma masası. Odam küçüktü fakat bana yetiyordu.

         Jisoo'nun odasına doğru yü-
rüdüm. Kapının kenarında durup çıkmasını bekledim. Dışarı adımını atar atmaz "BÖÖÖ" diye bağırdım ve karşımda Jisoo değil Rosé vardı. "AYH NOLUYO" dedi. Suratına bakıp "Burası Jisoo'nun odası değil miydi?" dedim. "Evet sadece yardıma gelmiştim ama keşke gelmeseydim. Jisoo'nun tüm kıyafetlerini toplasak Dior mağazası açarız!" dedi sertçe. "Hey abartmasana!" diye bağırdı Jisoo.

      Onların kavgasını keyifli bir şekilde izlerken kapı sesi ile irkildim. "Ben bakarııımmm!" dedim ve kapıya yöneldim.

       Karşımda tanımadığım bir erkek duruyordu. "Kimsiniz?" dedim yumuşak bir şekilde. "Ben Rosé'nin yakın bir arkadaşıyım. Zahmet olmazsa çağırabilir misiniz?" diyerek içeriye bakmaya çalıştı. "Hemen çağırıyorum." dedim ve içeriyi görmemesi için kapıyı kapattım.

      "Rosé sevgilin mi var senin?" diyerek içeriye koştum. "Ne sevgilisi be! Henüz benim kadar mükemmel birisini bulamadım." diyip sırıttı. "Kapı da birisi seni bekliyor. Hadi bekletme adamı." Umursamayıp salona Lisa'nın yanına geçtim. Çok geçmeden Rosé'nin ayak sesleri duyuldu ve kapıyı açtı.

     "ŞEREFSİZ! EVİME KADAR GELDİN Mİ BİR DE? YÜZSÜZ ADAM!" Herkes şaşırmış bu bağırmaların nedenini görmek için kapıya yöneldi. "Rosé lütfen bir kere dinler misin-" derken arkadan bir ses daha yükseldi "Ablamı rahat bırakmanı söylememiş miydim ha!" Rosé dahil herkes sesin geldiği yere doğru baktı. "N'olduğunu biri bana açıklayabilir mi lütfen?" diyen Jisoo öncelikle Rosé'nin kavga ettiği adama baktı. "Neden kavga ediyorsunuz siz?" dedi. Yüzünde kızgın bir ifade vardı. İşi bölündüğü için olmalıydı. "Neden olacak bu gerizekalı beni aldattı ve hâlâ peşimde duruyor!" diyerek çıkıştı Rosé. "Hayır Rosé öyke değil tamamen yanlış anlaşılmaydı-" sözünü tamamlayamadan Rosé araya girdi. "NE YANLIŞ ANLAŞILMASI JİMİN ÖPMÜŞSÜN BİLDİĞİN KADINI!" Adını Jimin varsaydığım adam ağzını açıp açıklama yapacaktı ki olaya en son dahil olan kişi "Ablam haklı bir daha rahatsız edersen seni öldürürüm!" dedi ve Jimin'e doğru yürümeye başladı. "YA JUNGKOOK DUR BİR SENDE!" dedi Rosé. "İÇERİ GEÇİN BÜTÜN APARTMAN İNLEDİ YA!" dedim kendimi tutamayıp. Lisa beni kafasıyla onayladı.

        5 dakika sonra salonda 6 kişi oturmuş, bir kişi bile ağzını açmıyordu. Sessizliği bozan ilk kişi Jisoo oldu. "Şimdi sözümü asla kesmeyin. Rosé sen Jimin'in seni aldattığını söylüyorsun. Jiminde bunun yamlış anlaşılma olduğunu söylüyor ve Rosé'nin peşinden koşuyor. Jungkook ise bundan rahatsız doğru mu?". Jungkook hemen atlayıp "Doğru, Ablamın peşini bıraksana be adam!" dedi. "YA BİR AÇIKLAMAMA İZİN VERİN. KADIN PLATONİK OLMUŞ BANA. BEN ONU DEĞİL O BENİ ÖPTÜ!" Diyerek bağırmaya başladı. "BAĞIRMASANIZA KULAĞIM KOPTU!" dedim. "Kanıtın var mı? Öylece inanmamı mı bekliyorsun?" Rosé çok ciddi ve sinirli duruyordu. Jimin telefonunu çıkarıp bir şeylere bastı ve telefonu Rosé'ye verdi. Rosé Jimin'e bakıp gülümsedi ve onun boynuna atladı. "HEY NOLUYO!" Bu olaydan rahatsız Jungkook sinirle gürledi. "JUNGKOOK YETER AMA AA HERŞEYİME KARIŞMASANA!" diye bağırdı ona Rosé. "İyi tamam ne yapıyosanız yapın." dedi Jungkook.

        10 dakika sonra Jimin ve Jungkook gitmiş Lisa Rosé'ye yalvarıyordu. "Ya nolur numarasını versen? Ne güzel olurdu görümcem olsan. Hadi nolur ver numarasını!" Diye sızlanmaya başladı. "Ya Lisa bırak peşimi ben senin görümcen olmak istemiyorum yeter!" dedi ve odasına gitti. Lisa'da peşine koştu.

      Kapıyı sürekli çalıyor, ya komşular ya da kızların akrabaları oluyordu. Bir kere daha çaldı ve  Lisa kapıya bakmaya gitti. "Aa patron hoşgeldin." dedi bağırarak. 'Patron' demesinden anladım ki gelen Taehyungdu. Hemen odama koştum ve yüzüme baktım. Heyecandan domatese dönmüştüm resmen! Lavaboya geçip yüzümü ıslattım ve salona doğru yürüdüm. Aşırı heyecanlıydım.

        Salona adımı attığımda Taehyung anında yüzüme baktı. "Hoşgeldiniz." diyebildim sadece. "Hoşbuldum." diyerek gülümsedi. Tekli koltuğa oturup konuşmalarını izledim. Her hareketi daha çekici geliyordu. En son "Ben kalkayım artık." dediğini hatırlıyorum. "Jennie geçirsin seni. Benim biraz işim varda." diyen Lisa'ya dönüp öldürücü bir bakış attım. Taehyung ayağa kalktı. Arkasından Lisa bana göz kırptı. Taehyung'un arkasından kalkıp kapıya doğru yürüdüm.

        "Bir daha gelirim ama o zaman yemek falan da yapın ne kuru karşıladınız." dedi ve sırıttı. "Tabii efendim başka isteiğiniz!" dedim ve bende hafifçe sırıttım. Kapıyı kapadım ve Lisa'nın odasına doğru yürüdüm. "LİSA SEN VARYA SENİ GEBERTİCEĞİM!"

*****
İnşAllah beğenirsiniz. Bu bölümde biraz boş beleş oldu sanki. Geçen bölüme daha iyi olacak gibi bişey yazmıştım ama bütün fikirleri unutmuşum yeni farkettim neyse idare edin artık😍 700 kelime yazmışın elim😭

Black Birds | TaennieWhere stories live. Discover now