5

166 24 13
                                    

Merhabalaarr. Yeni bölümmm. Bu sefer çok bekletmedim sizi. Yorum yapmayı unutmayıınnnn. İYİ OKUMALAAARR..
_________________________

Evin kapısını aralayıp içeri girdim. Anne tarafı bütün akrabalarım bahçemizdeydi. Buna sevindim desem yeriydi. Anne tarafını çok seviyordum. Beni görünce hepsi hoşgeldin dedi. Hepsiyle tek tek merhabalaştıktan sonra kuzenim yanıma geldi.

"Jeongiiiinnn. Hadi gidiyoruz. Teyze çıkıyoruz biizz." annem kafasıyla onayladı. Bizde dışarı çıktık.

"Nereye gidiyoruz Chang???" gülümsedi
"Sürpriz."

Ha?

Arabaya bindik. Seung'un kapısının önünde durduk. Seung arabaya bindi?? Daha az önce beraberdik hiçbir şey dememişti.

"Başka arkadaşınız var mı?"

"Jisung var. Onu da alalım." Seung atıldığında hala ne olduğunu anlamış değildim.

Jisung'u da aldıktan sonra bir kafeye geldik. Bahçe tarafından bir masaya oturduk.

"Uzun bir gece olacak hazır mısınız?" dedi Chang.

DERT GECESİ. OLAMAZ.

Bunu nasıl unuturdum. Chang geldiği ilk gün hep dert gecesi yapardık. Bu sefer dert gecesi yapmayı istemediğim ilk seferdi.

Nargile istedik. Enerji içecekleri, atıştırmalıklar. Yavaş yavaş başlıyordu. Ben ise geriliyordum. Bu konu hakkında konuşmak istemiyordum. Jisung gilde tek seferde anlattıktan sonra aynısını tekrar yapamazdım. Of.

Gerginlikten midem bulanmıştı. Bunu farkeden Seung kulağıma eğilip "İstersen ben halledebilirim. Bu kadar gerilme. Sen lavaboya git hadi. Ben konuşurum."

Seung'a minettar bakıslar atarken masadan kalktım. Lavaboya adımladım. Kendimi içeri atıp derin bir nefes aldım. Klozetin üstüne oturup biraz rahatlamaya çalıştım.

10-15 dakika kadar sonra elimi yüzümü yıkayıp tekrar masaya döndüm.

Bakıslar.. Hüzün doluydu. Chang hayal kırıklığına uğramış gibiydi. İlişkimizi biliyordu. Bitmeyeceğine inandığını söylerdi hep. Şaşırmış olmalıydı.

Yerime oturdum. Nargileyi elime aldım. Hiçbir şey demeden sadece elma aromalı nargileyi içtim. Herkes mutsuzdu.

"Geceye böyle başlamak olmadı ama ya." Chang gerçekten üzülmüştü.

"O zaman ben devam edeyim mi?" Jisung anlatmak istiyor gibiydi. Sanki bu yükü tek başına sırtlamak istemiyor gibi.
Hepimiz başımız ile onay verdik.

"Minho ve ben 3 yıl önce eski mahallemizde tanıştık. En başından beri fazla yakındık. Fazla fazla. Zamanla ben daha fazlasını istemeye başladım. O da bunu istiyor gibiydi. 1 yıl kadar dayanabildik. İkimizde arkadaş olmak istemiyorduk. Minho bana benden hoşlandığını ve daha fazla kendini tutamayacağını söyledi. Bende ona aynısını söylediğimde çok mutlu olmuştu. 2 yıl boyunca çok engebeli bir ilişkimiz oldu. Sürekli ayrıl barıştık. Birbirimizi seviyorduk. Ama bizim sevgimiz bize zarar veriyordu. Ben elimden geleni yapıyordum. Her seferinde o ayrılıyordu. Geri geliyordu. Özür diliyordu. Kabul ediyordum. En sonunda artık beni istemedeğini söyledi. Yapamıyormuş. Sonrasında arkadaşımdan öğrendim. Aldattığını." derin bir sessizlik. Jisung daha fazla devam edemedi. İçeceği alıp tekledi. Arkasına yaslandı. Derin derin nefes aldı.

"OĞLUM KALBİM PARAMPARÇA AMK. NE YAŞAMIŞSINIZ MÜBAREK. AĞLİCAM." Chang çaresizce sitem ederken herkesin morali düşmüştü.

"Peki sen Chang?" Seung merakla sorduğunda Chang dolu gözleriyle hepimize baktı.

"Benimkide çok farklı sayılmaz. Zaten siz biliyorsunuz. Jisunga özet geçeyim. Jeongin ve Felix sevgiliyken zorla beni Felix'in kuzeni Chan ile tanıştırdılar. Her şey iyi hoştu. Anlaşıyorduk. Sonra hiçbir şey söylemeden çekip gitti. Fake hesap açıp baktım. Meğersem gideceği başka kapılar varmış. Ben geçiş dönemiymişim onun için."

"Burada aşk hayatı olmayan tek benim sanırım. Bu duruma da şükredesim geliyo sizin sayenizde. Sizin aşk acınızı paylaşıyorum zaten." Seung ağlıyordu. Diğerleri gibi. Benim gibi. Hepimiz gibi.

Bu gece gerçekten uzun olacaktı bizim için. Bitmiyordu sanki. İşkence gibi.

"Jisung sen Minho burada diye gelmemiş miydin? Aldattığı halde mi?" Seung'un doğrulttuğu soru ile hepimizin gözleri Jisung'a çevrildi.

"Belki yanlıştır diye düşündüm. Belki aldatmamıştır. Bana kıymamıştır o. Sever o beni. Yine gelir. Diye düşündüm. Yanlış düşünmüşüm."

Herkesin kalbine bir darbe daha.

"Jeongin çöküşteydi biliyor musun? Ölü gibiydi. Sanki kalbi yok gibiydi. Atmıyordu."
Seung Chang'e doğru konuşurken Chang dönüp bana baktı. Gözlerimi kaçırdım.

"Telefonlarıma bakmamasından anlamıştım bir şeyler olduğunu. Buraya geleceğim zamanı bekledim. Sana da sorsam söylemezdin."

"Çünkü çat kapı gelirdin. Jeongin ikimize de cephe alırdı. Zar zor bu hale getirdim. Hem sana söylememem için söz verdirdi."

Chang derin bir nefes alıp arkasına yaslandı. Sigarasını çıkardı. Bir tane yaktı.

"İster misiniz? Bugünlük serbest. Yoksa rüyanızda görürsünüz."

Chang en büyüğümüzdü. Bize abilik yapardı hep. Sigara içmememiz için hep boş boş konuşurdu. Bu sefer onun teklif etmesi garip gelmişti.

Herkes birer dal aldı. Nasıl olsa bitik durumdaydık sigaradan ne zarar gelirdi.

Hiç konuşmadan sadece sigara tüttürdük. Onlar da bitince kalktık. Gece 2-3 civarı falandı.

Chang herkesi evine bıraktı. Bizde eve doğru yol aldık.

"Bu kadar kötü haldeydin madem. Neden söylemedin? Ağzını burnunu dağıtırdım o şerefsizin."

"İstemiyorum. Onunla alakalı hiçbir şey. Acı veriyor sadece."

"Sevmiyor musun?"

"Seviyorum. Bu yüzden acı veriyor."

"Sevgi acıtmamalı Jeongin. Acıtıyorsa zehirlidir. Bırak onu." gülümsedi, gülümsedim.

Arabayı park edip içeri girdik. Herkes uyumuştu. Chang alt katta ben üst katta duşa girdik. Sonra odamda yatağa uzandık. Chang'e daha önce hiç sarılmadığım kadar sıkı sarıldım. Saçlarımı okşuyordu. Geçicek, diyordu.

Uykuya dalmadan önce Chang'in sözleri aklımdaydı. "Sevgi acıtmamalı Jeongin. Acıtıyorsa zehirlidir. Bırak onu." bırakmalıyım onu sevmeyi. Onun beni bıraktığı gibi.

"İyi geceler Chang hyung."

"İyi geceler Jeong."

_____________________________

Sizce de Chang'in dediği doğru mu? Bir sonraki bölümde görüşürüzz.

Ineffable-JeonglixDonde viven las historias. Descúbrelo ahora