Tanıtım

12.2K 645 837
                                    

Merhaba, yazmaya başladığımdan beri engelli bir bireyin hayatını kaleme almak için sabırsızdım. Yazmadan önce bir süre araştırma yapmam gerektiğinden sizi beklettim, herkes bir engelli adayıdır yeter ki insanın kalbi, vicdanı, merhameti 'sağlam' olsun.

Kitapta mucizevi bir şekilde iyileşme olmayacak, Ahmet ilk bölümde nasılsa fiziksel olarak hep böyle kalacak.

YSİN kitabını okumayanlar için bölüm 18'in ilk partı okunsa yeterli olacaktır. Yeniden karakterleri uzun uzun tanıtmadım. Mavi Kelebek ve YSİN okuyanlar zaten bizim oğlanları yakından tanıyor ki kitap onlara özel yazılıyor zaten.♥️

Bu kitap her bölüme kıymetli vakitlerini ayırarak yorum yapıp, benim yazma hevesimi baki kılan herkese gelsin.♥️

Buraya okumaya başladığınız tarihi bırakıp kitaba bir iz bırakabilirsiniz.

✨✨

Odasında dün annesi ve kardeşinin de yardımıyla topladıkları iki valize baktı Ahmet, gülümseyerek. İçi ailesini de, yaşamaktan bir gün bile bıkmadığı, yokuşlarına rağmen sevdiği Ankara'sını da bırakacağı için buruk olsa da hayallerine bir adım daha yaklaşıyor olduğu için çokça heyecanlıydı.

"Oğlum, uyusana artık." diyerek ağlamaktan gözleri şişmiş Serpil Hanım girdi odaya. Valizleri gördüğü an mercanlarından akmaya hazır incilerini Ahmet üzülmesin diyerek zorlukla geriye gönderdi.

"Heyecandan uyuyamadım annem, beni düşünme sen."

Yıllardır üzerine titrediği, zaman zaman tüm iyimser duygularını bir kenara bırakıp da kadına yük olduğu anlar aklına gelince, 'Biraz nefes alacak bensiz.' diye düşünmeden edemedi.

"Nasıl düşünmem oğlum, 3 oğlum 1 kızım var diye sevinirken benim çilli horozum İstanbullara gidiyor, hem de okumaya. Kurban olurum seni verene de yeteneklerine de." diyerek ağlamama faslını bitirip birkaç damla yaş akıtıverdi kadın, şimdiden özlediği oğlunun uğruna.

Ahmet güzel yüzüne yakışan o kocaman gülümsemesiyle, "Bir tek Ali seviniyor gittiğime, Mahir'i benden uzaklaşacak ya." dedi.

Ali'ye burs kazanıp da İstanbul'a Mutfak Sanatları Akademisi'ne gideceğini söylediğinde, heyecanlanan adamdan götüne bir tekme yemiş, yetmemiş gibi adam Ahmet'i kucağına alarak, "Şu sıfata bak hele hele nasıl ay gibi güzel!" demişti, tüm lahmacun suratlı, orospu şeytanlıkları Mahir'in yanından gideceğini öğrenince son buluvermişti işte.

"Deli oğlan, bana bak sen bilirsin korunuyorlar değil mi? Mahir daha çok genç hamile filan kalmasın."

Ahmet, aylardır Mahir'in hamile kalmasına olan inancı geçmeyen kadına bakarak, "Anne! Mahir erkek nasıl hamile kalsın?" dedi.

"Olur mu olur oğlum, birkaç yıl daha birbirlerine doysunlar sonra." dedi Serpil Hanım bilmişçe.

Ahmet'se kafasını sallayarak bir anda kapıdan girip üzerine uçan kardeşiyle yatağın üzerine devriliverdi. "Abiii, ben de geleceğim yanına değil mi? Hem 18 oldum artık ben de ben de n'olur!"

"Ilgın! Uçurdun bizi abim, geleceksin tabii. Ben bir ev bulayım da sık sık geleceksiniz. Şimdilik ben de Ayaz da kalacağım ev bulana kadar."

"İnşallah hemen bulursun." dedi Ilgın, abisinin göğsüne yatıp saçlarını sevdirmek için kafasını sallarken.

İçini çekip yatağa oturan Serpil Hanım'sa, "Oğlum biz de gelseydik, böyle tek başına hiç içime sinmiyor. Otelde kalır, sana da bir ev bulur yerleştirir dönerdik." dedi.

AURORA |BXBHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin