Bölüm 31: Final

4.6K 408 700
                                    

"Bugün ben senin yaranı sararım, yarın sen de bir düşeni kaldırırsın. İnsan yalnız yaşamak için yaratılmadı. Bir arada olmak acılarımızı katlanılır hale getirir."

✨✨

Burak, etrafta heyecanla koşuştururken "Kesin bir şey unuttuk!" diye söylenen sevgilisine şöyle bir bakıp önündeki bilgisayarı kapattı. Kendisi için Ahmet'in evin ortasında deli divane dönmesi görsel bir şölen olsa da aynı dakikalarda Ahmet panikle dudaklarını ısırıyor, bir banyoya, bir yatak odasına gidip elindeki ıvır zıvırları salonda açık olan valizin içine düzgünce yerleştiriyor ve yeniden unuttuğu bir şey var mı diye düşünerek sağa sola uçuşuveriyordu, Burak'ın deyimiyle kızıl bir melek gibi...

İsteme gününden sonra aileleri ve arkadaşlarıyla güzel bir İstanbul turu yapmışlar, bol yemeli, içmeli keyifli anların sonunda çokça sarılmalı bir vedanın ardından herkes evlerine dağılmıştı.

Burak da fırsattan istifade Ahmet'in bir gün kendisine cümle arasında söylediği, 'Seninle kamp yapmak, yüzmek isterdim.' sözlerini duyduğu ilk andan itibaren beyninin en ön kısımlarına kazıdığı için plan yapmaya başlamıştı bile.

Önce bir karavan kiralamış, sonrasında Ahmet'in hoşuna gidecek rotaları belirlemiş, ikisinin baş başa olacağı Ahmet'in ondan çekinmeden en yalın haliyle kendisini gösterdiği tüm zamanların birleşip de güzel anılar bırakacağından emin olduğu her detayı ince ince ayarlamıştı.

İşten izin alıp da eve geldiği bir gün Ahmet'e yaptığı planı anlatınca Ahmet sevinçten havalara uçmuş, birkaç gün okulu ekecek olması bile umrunda olmamıştı. Yıllar sonra ilk kez yüzecek, Burak'la karavan yolculuğu yapacak, belki de yağan yağmurun altında incecik bir çadırda yağmurun sesini dinleyerek evi olan Burak'ın göğsünde uyuyacaktı.

Tatil için yola çıkacakları güne kadar evdeki durum Ahmet'in küçük bir tavşan misali oradan oraya zıplamasıyla sınırlıyken, Burak için sevdiğinin gözlerindeki heyecana tanıklık etmekse apayrı bir zevkti.

Şimdi yine oradan oraya kendisini atan Ahmet'e bakıp, "Yavrum eksik kalırsa yoldan alırız, kendine dert etme." dedi.

"Olmaz, organize şekilde gitmeliyiz. Denize de gireceğiz değil mi?" diye sordu hevesle Burak'a bakarken.

Burak parmağında, içinde kendi isminin yazılı olduğu yüzüğüyle ona sıradan, basit soru soran Ahmet'in güzelliğine yine dayanamayarak dizlerine vurup, "Gel." dedi.

Ahmet ise gülümseyerek valiz hazırlamayı falan boşverip de sevgilisinin yanına doğru adımlarken son zamanlarda hayatın daha önce hiç olmadığı kadar yaşanılası olduğu düşünüyordu, Burak'la birlikte elbette.

Kucağına bir çırpıda tırmandığı adamın omuzlarına ellerini yerleştirirken kafasını 'Ne var?' anlamında salladı. Burak saçları tepesinden bağlı çocuğun palmiyesini okşadıktan sonra, "Denize de gireceğiz, çok sevdiğin sebzeleri mangalda da pişireceğiz. Ama benim için en önemlisi birlikte gün batımını seyrederken senin bana hayatının en basit detaylarını bile anlatacak oluşun fıstığım." dedi.

Kıkırdayan Ahmet, "Daha ne anlatayım aşkım? Zaten sürekli konuşuyorum. Sıkılmadın mı?" diye sordu.

"Senden sıkılırsam çek vur beni. Her şeyin mi güzel olur yavrum? Sesini sabaha kadar dinlesem bıkmam."

"Yalancı." dedi Ahmet. Son zamanlarda en sevdiği şeylerden biri de Burak'a nazlanmak olmuştu çocuğun.

"Ben yalan söylemem bilmiyor musun?" dedikten sonra Ahmet'in dudaklarına uzunca bir öpücük konduran Burak, "Denize karşı seninle olmak, off." diye de ekledi, hayal etmesi bile yükselmesine sebep olmuştu adamın.

AURORA |BXBHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin