3'it's not the end of the world

240 19 1
                                    

"evim meydana çok yakın."

sakura, sessiz ve bitik hallerine bakarak ofladı. geceyi dışarda geçiremezlerdi ve ayrılırlarsa birbirlerine ulaşmaları oldukça zorlaşırdı. bu yüzden en iyi seçenek evi gibi görünüyordu. yaklaşık 1 saattir oturduğu kaldırımdan kalktı. bu süreçte neler shibuki'den neler olduğuyla alakalı bir iki bilgi de almışlardı.

"chishiya-san. gidelim."

kesinlikle yalnız kalmak istemiyordu, bu yüzden hepsini peşinden sürükleyecekti. doktoru da ayaklanınca herkesi zorla kaldırdı ve yakınlardaki evine doğru ilerlemeye başladılar. ortadaki bilinmezlik hepsinin ağzını kalın iplerle dikmişti sanki. evin önüne geldiklerinde arisu duraksadı.

"birileri varsa diye etrafa bakınmalıyız. bu oyun saçmalığını kalabalık daha kolay hallederiz."

chishiya gülümseyerek başını salladı. kesinlikle onaylamamıştı. neyin içinde olmduklarını bilmedikleri için kalabalık sadece zarar getirirdi.

"neden aramıyorsunuz, iyi fikir."

üç gence onaylar bakışlarını atarken sadece yukarı çıkıp dinlenmek ve düşünmek istiyordu.

"evet! gidelim hadi."

chota yanık bacağına üzgünce baktı.

"sanırım gelemeyeceğim. arisu, karube lütfen dikkatli olun."

arisu gülümseyerek chota'nın omzunu sıvazladı. sakura'da yardım için kolunu omzuna atmasını sağladı ve merdivenlerden çıkmasını kolaylaştırdı. içeri girdiklerinde chota'yı koltuğa oturttu ve bacağındaki yanığa yüz ifadesini değiştirmemeye çalışarak bakmaya başladı.

"şanslısın ki chishiya-san doktor. sana yardım eder."

gülümseyerek chishiya'ya döndü. optimist tavırları sinir bozucu olsada şanslı olduğu konusunda haklıydı. doktoru onaylarcasına başını sallayıp sakura'dan birkaç krem ve sargı bezı istedi. sakura hemen televizyonun altındaki üniteyi açıp karıştırmaya başladı. orası minik bir eczane gibiydi.

"ağrı kesicim de var~"

chota'ya yardım edebileceği için neşelenen ses tonuyla mırıldanıp istediği malzemeleri chishiya'ya uzattı.

"sağol sakura."

canının acıdığını saklamaya çalışarak gülümseyen chota kendini chishiya'nın ellerine bıraktığında sakura da odasına doğru yol almıştı.

"neler oluyor.."

bunun sarhoşluğun etkisiyle gördüğü iğrenç bir rüya olmasını umuyordu. yatağına oturup camından içeri sızan ay ışığı eşliğinde karanlık şehri izlerken, düşüncelere dalmıştı bile. herkesin bir anda ortadan kaybolması çok saçmaydı. 'belki de ortadan kaybolan biziz' diye düşünerek iç çekti. bu kabus bir tür paralel evren olabilir miydi? ama kendi olarak -ve o sırada yanında bay shuntaro vardı- bir anda insansız bir paralel evrene ışınlanmakta çok saçma geliyordu. ayrıca sakura'ya göre paralel evren kendinin tam tersi olduğu, hayatındaki her şeyin yolunda ilerlediği güzel şirin bir dünya falan olmalıydı. yatağının başına astığı polaroid fotoğraflara buruk bir gülümseyerek baktı. çocuklarla olan tatlı bir tanesini alıp katladı ve yatağının üstüne bıraktı.

"umarım iyisinizdir.. bana şans getirin."

hala bardan kalma -üstelik oyunda kir içinde kalmış- tatlı eteğini çıkarıp rahat bir pantolon giydi. fotoğrafı cebine sıkıştırdıktan sonra odasına bakındı iç çekerek.

her şey aynıydı, ama her şey çok farklıydı.

astım ilacını da aldıktan sonra mutfağa geçti. elektrik olmadığı için ocağa iç geçirerek baktı bir süre.

"harika."

dolapta hazır olan atıştırmalık ve içecekleri bir tepsiye doldurduktan sonra salona götürüp sehpaya mini bir masa kurmaya başladı. aç olabileceklerini düşünmüştü. içki dolabından da bir iki çeşiti ortaya bıraktıktan sonra konuştu.

"acıkmışsınızdır. dolaptan istediğiniz bir şey olursa alabilirsiniz ve..." içkileri işaret etti "...rahatlamak isterseniz diye."

kendine bir kadeh viski aldıktan sonra şirin salonunun balkonuna geçti ve ağrıyan başını ovuşturarak fondipledi. sakura'nın kesinlikle rahatlamaya ihtiyacı vardı. balkonun minik masasında duran babasının sigarasını fark ettiğinde, hafifçe gülümseyerek eline aldı. ailesinin iyi olduğunu umut ederek birini çıkardı ve yaktı. onların evinde, astımı yüzünden içeride sigara içilmesine bile izin verilmezdi. ama şuan kendisi denek istiyordu. ilk nefesini çektiğinde aniden öksürerek dumanı dışarı verdi.

"sikik kafam.."

sigarayı küllüğe bıraktıktan sonra iç çekerek sessizliği izlemeye devam etti. o esnada o kadar dalmıştı ki, chishiya yanan sigarayı küllüğe bastığında irkilerek ona doğru döndü.

"kendini neden salıyorsun, dünyanın sonu değil."

sakura bu ironik sohbete gülerek başını salladı.

"ya, evet değil."

the story of oblivion. 'chishiya shuntarouWhere stories live. Discover now