13 • 🧷

1K 118 270
                                    


Ama siz bu fici böyle severseniz ben dayanamam her gün bölüm atarım...
😭💗


- Hyunjin -

Gözlerim dolarken onun ceketinin kolunu sıkıca tuttum. O kadar çok insan vardı ki... Bana döndüğü sırada neden bu hâlde olduğumu tabii ki...tabii ki anlamadı. Nereden anlayacaktı?

" Be-ben gi-gi-gideyim lüt-lütfen..."

Başını hayır anlamında sallarken tekrar önüne dönmüş ve arkadaşları ile konuşmaya devam etmişti. Şuan bu ortam beni öylesine boğuyordu ki anlatamam. Her şey üzerime geliyormuş gibi hissediyorum. Çok fazla insan vardı, girdiğimiz dakikadan beri bir çoğu aptal aptal benimle konuştu.

Çoğunluk önce güzel , hatta çok güzel olduğumu söylerken..kekelediğimi anlayınca bakış açılarını değiştirmişti.

Anlamıyorum, sizin gibi takır takır konuşsam, o gereksiz et parçası arasından onlarca saçma söz döksem daha mı iyi olurdu?. Keşke hiç biriniz konuşamasanız. O zaman susmazdım. Çünkü suskunluk resmen bir intihardır. Fakat öyle kıyıda köşede gizliden gizliye yapılan değil. Sanki bir çeşit idam. İnsanlar intihar sebebiniz olur ve sizler onların gözleri önünde her gün defalarca ölürsünüz. Ağızlarını açıp diyecek iyi bir lafları yoktur. Karşınızda idam edilen bir mahkuma ;
" Gülümse!" diyemezdiniz. Bu adaletsizlik olurdu.

" Ah erkek arkadaşın olduğunu bilmiyorduk... Güzelmiş."

Ciyak bir ses o tarafa bakmamı sağlarken başımı kaldırdım. Minho samimiyet derecesini sıfıra indirip karşısındaki kıza gülümsemiş " Gizli tutmak istedim diyelim.." demişti.

Tabii canım. Sen şuna kısaca hayatını siktim de. Fakat gizliden gizliye. Haha.

Kız bana dönmüş , elini uzatıp " Kim soo-bin.." diyip iğrenç bir şekilde gülümsemişti. Yanlış anlaşılmasın, gülümsemesi değil asıl igrenç olan. Kafasının içinde benim için dönen düşünceleri yüzüne yansıyor resmen.

Uzattığı elini sıkıp elimi çektim.

" H-hwang Hyunjin.." tamam daha az.

Birkaç dakika benimle zorla konuştu. Tanrım... Ne kadar iğrençsin. Ben eninde sonunda o üzerime gelen insanlara daha fazla katlanamayacak olduğumu bildiğim için elimi Minho'nun soğuk elleri arasından kurtarıp tuvalete kaçtım. Daha fazla o kadar insan yığınının arasında duramam, ben okulda sayıyı azaltmak için gözlerimi kapatıp gezmeyi düşünüyorum. Beni getirdiği yere bak! Ağlarken kızarmamasını dilediğim gözlerime baktım. Hayır kızarmış... Şimdi bu sorulara yanıt mı vereceğim? Çok umrunuzda sanki. Hanginiz içe akıtılan göz yaşlarını görüyorsunuz?

Duvara yaslanmış, derin derin nefesler alırken açılan kapıya baktım. Kim olduğunu bilmiyorum fakat sarhoş olduğunu resmen bağıran adamın teki beni gördüğü gibi gülmüş " Woaw kimleri görüyorum... Min'in sevgilisi miydin?" diyip yanıma kadar gelmişti. Siktir... Git.

Çıkacağım sırada kolumdan tutmuş bana tekrar yaklaşırken "Hadi ama , zoru oynama." diyip elini saçlarıma atmıştı. Ben neden düzlüğe çıkamıyorum...

" B-bırak.."

" Şu güzel sesini başka türlü de duymak isterim."

Yüzüme yaklaştığı sırada içki kokusu beni öylesine rahatsız etti ki ağzına bir tane vursam ne iyi olurdu.

Çok geçmedi , saniyeler içerisinde tam bana dokunacakken olaya dahil olan Minho... Adamı... Dakikalar boyunca öyle bir dövdü ki, ben hayatımda böyle sahneyi boks maçlarında bile görmedim. Bana dokunmuş olmasının mı, yoksa anksiyetemin artmasının mı sebebi bilmiyorum fakat olduğum yerden ayrılmadan ağlamamı kesmedim. Boğulacak gibi hissediyorum, kıpırdamıyorum bile..

MOKİTA - HyunHo - Où les histoires vivent. Découvrez maintenant