Chapter; Twenty-Three

477 44 259
                                    

Uyarı! Cinsellik.

Uyarı! Cinsellik

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

İsui Araki.

Önümdeki pembe renkteki pasta kremasını çırpıyordum dalgın dalgın. Bakugou temizlik işini bitirmiş mutfakta yemeklerle uğraşıyordu. Yan yanaydık ama ruhlarımız sanki hiç tanışmamış, sanki hiç öpüşmeye kalkmamış gibiydi.

Bunu hazmedemiyordum işte. Buraya tek bir geliş amacım vardı. O an gerçekten sadece arzusunun esiri mi olmuştu yoksa cidden bana karşı bir şeyler hissediyor muydu? Bunu öğrenmek istiyordum.

“Bakugou?” dedim. Ses tonum yumuşak ve pürüzsüzdü.

Bana döndü. Yanıma adımlayıp yüzüme baktı.

“Hm?”

Derin bir nefes aldım ve elimdeki spatulayı bıraktım. Ona doğru döndüm. Aramızdaki mesafe neredeyse yok olmuşken gözlerimi uzun boyundan dolayı yukarıda kalmış gözlerine diktim.

Kaçmayacağım.

Konuşacağız. Konuşacağız ve eğer beni kullanmak gibi bir hata yaptıysa ona bunu ödeteceğim.

“Araki fazla ciddi bakıyorsun, başım dertte mi?”

Başımı iki yana salladım.

“Dün,” diye başladım. Kendini savunmaya geçecekti ki işaret parmağımı dudaklarına bastırdım.

“Shhh, sadece dinle.”

İtaatkar bir şekilde başıyla beni onayladığında gülümsedim. Üzerinde bir hakimiyetim olması heyecanlandırmıştı beni.

“Aferin, iyi bir çocuksun.”

Gözlerini kaçırdı, yanakları kızardı.

Tanrım, bu çocuk düşmüş bir melek mi? Bu güzellik sıradan bir insana bahşedilemeyecek kadar ilahi.

Ayaklarımın ucuna yükseldim, saçlarını karıştırdım ve gülümsedim.

“Utandın mı sen?”

Başını iki yana salladı reddederek. Konuşmayacak kadar mı utanmıştı?

Biraz daha ileri gitmeye ve onu biraz daha utandırmaya karar verdim.

“Gözlerime bak o zaman,” diye fısıldadım sol kulağına.

Bütün vücudu gerildi.

“Biliyor musun, utanınca çok çekici oluyorsun.”

Hiçbir şey demedi. Ellerim ensesinde ki saçlarını buldu. Okşadım saçlarını.

“Konuşamayacak kadar utangaç mı hissediyorsun?”

Tekrar gözlerini kaçırdığında kıkırdadım. Tanrım, onu bu şekilde zayıf hissettirmek hoşuma gitmişti. Yaklaştım.

Nothing Ever Last Forever Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin