5 Şubat

6 1 0
                                    

-?. P'nin kızı Hatice nereye gidecekmiş, biliyor musun? (anlatmak istiyor)
-Bilmek istemiyorum. Hayatımda bir yer kaplamıyor.
-(sinirlendi) Niye öyle diyorsun? Hayatında 30 saniye de olsa... (gerisini dinlemedim)
Oturduğu yerin arkasındaki fişi kullanmam lazım. Misafirler var. Koltuğun arkasına girmeye çalışıyorum. Koltuğu çekeyim demiyor. Bir de çayını benden tarafa koydu. "Bilerek yapıyorsun, burda işim var ya zorlaştırmak için." Çayını önüne aldı. Bu arada prizi 2 kez yerinden söktüm. Duvar kavladı. Duvarın rengi yeşil. Böyle çok az mavimsi bir yeşil. Koyu su yeşili.

Kuşum kayboldu. İsmiyle seslenerek arıyorum. Bi kuş geldi. Uçup göğsüme yapıştı resmen. Ağzında mavi tüy var. Kuşumun tüyü olabilir. Aramaya devam ederken bir sürü kuş olan bir kafes görüyorum. Eskiden tavuk satılırdı böyle kafelerde. Sesleniyorum. Bir yandan da sahibi olan adama diyorum ki "Benim kuşum burdaysa cevap verir. Elimdekiyle takas ederim." (Hiç fikrini de sormuyorum. Orda yoktu kuşum. Merdivenlerden tekrar kaldırıma çıkıyorum. Seslenmeye devam ediyorum. Bu köşede kayboldu. Eve gider de bunlardan biri tuttuysa diye yine de arıyorum. Sesleniyorum. Bir sürü aynı kuş var. Küçük bi kafeste bir sürü kuşla dönüyorum. Misafir var yine. Bıktım. Pencereyi kapatıyorum. Kilolu, gevşek bir kadın alaylı alaylı gülerek bir şeyler soruyor. Ben bunları en iyisi diğer odada salayım diyorum. Benim kuşum var mı diye bakacağım. Acele ediyordum, şimdi bir de üzerine sinir eklendi.

Bir bahçe var. Karşıda hafif çekik gözlü 8-9 yaşlarında bir kız. Çikolata vermek istiyorum. Bahçesi olan eve giderken annesi denk geliyor. Ona soruyorum. "Alerjisi felan var mı?". Yarım Türkçe ile yiyemez o, diyor. Sonra babam kadını uyarıyor. Çok saçma burası. Anlamıyorum. Ahıra doğru gidiyoruz. Eski ve kullanılmayan bir ahır. Bayağı yüksek. Giderken bir bahçe var. Kuzenim bahçedeki gibi el alışkanlığı bir meyve alıp yemeye başlıyor. Sanırım sarı bir elma. Sahibi adama sesleniyorum sesleniyorum dönmüyor. Gitmeye devam ediyor. Aramızda yağmurdan oluşmuş gölcük var. Nasıl gideyim oraya? Sonra döndü neyse ki. 🙏🏻 işareti yapıyorum. Çünkü diyeceğimi unuttum. Adam dönüp geliyor. "Kendini bahçede sandı da. El alışkanlığı alıp tadına bakmak istedi." Ne dediğini hatırlamıyorum. Ben de yanlışlıkla orman meyvesi gibi bir şeyi alacaktım. Görünüşü küçük, kırmızı, kuş burnu gibi ama aynı yerden 10 tane meyve çıkmış, öyle demet demet. Ahıra ikinci kez gidiyorum. Arı dolu. Diğerleri çıksın diye bağırıyorum. Kraliçe arı gelmiş herhalde, bu kadar arı burada olduğuna göre.

En saçması buydu. Kadın kapının köpek geçme kısmına oturuyor. Elektrik veriyorlar. Çünkü kendi başkası için demiş ki bunu soya aksın ve ***ünden elektrik vereceksin. Yanımda genç bir erkek var. Bu görüntüyü izleyen iki kişi varmış. Bir genç adam ve kadın. Müdahale etmiyorlar. Elektrik verilen birine ne yapılabilir ki? O evin önünden dönüyoruz. Benimle yürüyen kişi sinirleniyor. Senin annene dememiş onu gibi bir şeyler diyorum. Tam hatırlamıyorum. Sakinleşiyor. Bununla bağlantılı mı net hatırlamıyorum ama odama gidiyoruz. Çok dağınık. Bu iki önceki evimiz olmalı. Bir sürü çikolata var masada. Fıstıklı. Üstteki beyaz dido. Bilgisayarın kenarındaki çerçeve çıkmış. "Sen dokunma, Çocuklar çıkarmıştır. Misafir vardı." diyorum. İncecik bir plaka. Yerine tekrar koymaya çalışıyorum ama olmuyor. Yapışkanı gitmiş. Uhu gibi bir şeyle yapıştırırsam eritir ekrandaki tutunacağı yerleri diye düşünüyorum. Soğuk silikon iyi olur. Yanımdaki genç adam dokunmasın diye "Çikolatalardan yiyebilirsin. Dokunma sen." diyorum. Nefret ederim eşyalarıma saygısızca dokunan kişilerden. İzin almak diye bir şey var. Bu özgüven felan değil. Saygısızlık. Her neyse. Asker yeşili bir sırt çantası var. İçinde ne olduğunu soruyor. Sirkelenmiș elma gibi bir şey var, poşette kendi kendine pişmiş. Bunu söylemek istemiyorum diye mor lila arasındaki defterimin olduğunu söylüyorum. Çizim eşyalarım var, bu çantayı alıp çıkmak kolay oluyor, diyorum. Yalan bu. Daha da inansın diye defterimden bir çizim gösterecekmișim de o an aklıma gelmiş gibi yapıyorum. Çantama bakmasın diye yaptığım hareketlere bak. Sonra çıkıp abimin yanına gidiyorum. Çocuk çıktı odadan ve nereye gittiğini görmedim. Burada değil. Abim oyun hamuru kabımı alıp sulu boya için kullandığını söylüyor ve kızmış gibi yapıyorum. Derdim başka. Nerde bu çocuk. Çekmeceden çikolatalar alıyorum. Nestlé ama Kinder buono görünümünde çikolatalar. tatları çok güzelmiş. Yer fıstıklı 3 çikolata bırakıyorum.

gerçek olamaz Where stories live. Discover now