BÖLÜM 2

153 56 16
                                    

Hatırlatma;

-Çantana bütün kıyafetlerini koy. Hatta tüm eşyalarını koysan iyi edersin. Uzun bir süre orada kalacaksın.Yarın yola çıkıyorsun. Şoför seni bırakacak.
Babamın bu dedigi beni tedirgin etmişti.

-Baba abartma. Yıllarca orada kalacak degilim ya. Sıkılırsam dönerim.

-Kendini akilli saniyorsun ama oldukça safsın benim kücük kızım. Yol 4 saat sürüyor ayrıca oraya giden otobus falan da yok.

Galiba alay etme sırası şimdi babamdaydı.

Bölüm 2
Saat öğleden sonra 5'di. Ve ben evin önünde bavulumla beraber babamın gelmesini bekliyordum. Fakat babam gelmemişti. Onun yerine soför göndermişti. Beni uzun bir süre görmeyecek ve buna rağmen bana veda etmeye bile gelememişti. Tamam kabul. Mukemmel bir evlat degilim (!) Ama, ama ben onun kızıydım...
Düşüncelerimi ve butun o aptal duygusallığı bırakıp soför bavulumu bagaja yerleştirirken bende arabaya bindim. Acaba birşey unuttum mu diye düşünürken aklıma şarj aletim geldi.

-Eve geri dönmemiz gerek. Şarj aletimi unutmuşum.
Sesim emir vericiydi.

+Merak etmeyin Bayan Jonathan. Orada şarj aletine ihtiyacınız olmayacak.

Bu aptal niye böyle gizemli konusuyordu?!?!

-Ne demek istiyorsun?

+Orada telefon alıcısı yok zaten. Telefonla konuşamazsınız.

-Şaka mı yapıyorsun sen? E ne yapayım o zaman internetsiz telefonu.Beni geri eve götür.

-Üzgünüm efendim.Babanızın kesin emri var.

Artık sabrım iyice taşıyordu. Tamam yalnızlığı severdim ama bu kadar değil.24 saatinin 8 saatini telefonda geçiren birisiydim ben. Daha doğrusu internette. Çabuk sinirlenen birisi olarak sakin kalamayıp cama bir yumruk attım. Ahmak şoför sakin olmamı söyledikçe daha çok sinirleniyordum. Evet biliyorum saçma ama sakinleşmek için 100'e kadar sayarım. Yine öyle yapmıştım. İşe yarıyordu.
Sakin kafayla düzgünce düşünmeye başladım. Diğer insanlar nasıl yapıyorsa bende internetsiz yapabilirdim. Sırf babama inat katlanacaktım. Kafamı cama koyup yolun hemen bitmesi için uyumaya karar verdim.
♡ ♥ ♡ ♥ ♡ ♥ ♡ ♥ ♡ ♥
Gözlerimi açtığımda karanlık düz bir yoldaydık. Etrafta ağaçlar vardı. Arada sırada ise yol kenarlarında uzaklarda evler görünüyordu.

-Yolun bitmesine kaç saat kaldı? diye sordum.

+2 saatten az.

Biraz yolu izlemeye başladım. Aklıma babam geldi. Bana nasıl bu kadar acımasız davranmıştı. Bu ıssız yerde başıma birşey gelse kaçabileceğim bir yer, yapabileceğim bir şey yoktu. Babam hakkındaki tüm düşünceleri sildim. Kime kırılıyorsanız onu parçalayın derler. Bende onu hiç umursamayacaktım artk. Düşüncelerimle boğulurken bir anda arabanın durmasıyla irkildim.
-Ne oluyor? diye sordum.

+Bir fikrim yok diye cevap veren şoföre :

-İn bak. Tamir et şunu çabuk diye emrettim.
10 dakika kadar arabayla uğraştı fakat çalışmıyordu.

+Sabahı beklememiz gerekecek. Arıza motorda fakat pek birşey göremiyorum. Işık yeterli değil.

Gecenin geri kalanında bu şoföre guvenip uyuyamazdım.

Saat gece 4 gibi birşeydi ve göz kapaklarım ağırlaşıyordu. Soför çoktan uyumuş gibiydi. Bende kendime engel olamdım ve gözlerimi kapattım.

♥♡♥♡♥♡♥♡♥♡♥♡♥

Gözlerimi açtığımda etraf aydınlıktı. Fakat şoför yerinde yoktu. Şarjı az kalan telefonumdan saate baktım. 07:43. Soförun biryerlere gitmiş olduğunu düşünerek biraz daha uyumaya karar verdim.

Saat 08:54 olmuştu fakat hala gelmemişti. Daha fazla bekleyecek sabrım yoktu. Neyseki araba kullanmayı biliyordum. Ön koltuğa geçip arabayı çalıştırmayı denedim. Evet! Tuhaf ama araba sapasağlamdı. Yolu dümdüz takip ettim. Çünkü nereye gideceğimi bilmiyordum ve tek seçenek buydu.
Yarım saat bile geçmeden Nashwille kasabası yazan eski bir tabela ile karşılaştım. Sonunda! Kasabadan içeri girdiğimde etrafta nadiren bir kaç eski eve rastladım. Bahse girerim ki hepsi boştu. Büyükbabamın evı iki katlı tahta bir evdi. Bu bilgi sayesinde kolaylıkla evi bulmuştum. Arabayı durdurup kapıp açtım. Bagajdan bavulumu alıp eve doğru adım attım. Etraf gerçekten ıssızdı. Ayak seslerim tek sesti. Cebimden anahtarı çıkarıp kapıyı açtım. Evin dışına göre içi gayet iyiydi. İlk katta salon mutfak ve tuvalet vardı. Üstte iste yatak odası bir misafir odası birde banyo. Yukarı yatak odasına çıkıp kıyafet dolabına eşyalarımı yerleştirdim. Odada bir yatak bir dolap birde yatağın sağ tarafında perdesiz bir pencere vardı.

Kıyafetleri hallettikten sonra telefonuma bir umutla baktım. Servis yoktu. Bende biraz evın etrafında dolaşmaya karar verdim. Buraya en son 14 yaşında gelmiştim. Ve şuan 19 yaşındaydım. Merdivenlerden inerken attığım her adımda çıkan ses sinir bozucuydu. Ayrıca uzun ve karanlık koridorda bir o kadar iğrençti. Evden dışarısında biraz ileride küçük bir göl vardı. Biraz daha yaklaştığımda gölün heryerinin yosun tutmuş olduğunu gördüm. Ayrıca suda fazlasıyla kirliydi.
Hava kararmadan eve dönmeye karar verdim. Yürürken birşeye bastığımı farkedip ayağımın altına baktım. Eski bir saat. Tam 12:00 da durmuştu. Saati tekrar yere bırakıp eve gittim.

Mutfaktan kendime yiyecek birşeyler hazırladım. Neyseki erzak vardı. Elimdeki sandwich ile birlikte salona gecip televizyonu açmaya çalıştım. Sinyal yok! Çok güzel :) !

Hava çoktan kararmıştı ve canım sıkılıyordu. Eski eşyaların bulunduğu bodrum katında okumak için kitap vardır ümidiyle bir el feneri alıp oraya indim. Fazlasıyla tozlu ve iğrençti. Eski ev eşyaları gazeteler vardı. Ve en çok dikkatimi çeken şey 12 yazan kağıtlardı. Etrafta birçok vardı bu kağıtlardan. İlerde bir kutunum içinde birkaç kitap buldum ve hemen yukarı, odama çıktım. Kutunun içinde romanlar vardı. Bir tanesini elime alıp okumaya başladım. Kitap sanki 12. sayfada bitiyordu. 12. Sayfadan sonra tekrar ilk sayfadan başlıyordu. Elime başka bir kitap aldım ve yine aynı sonuç. Garip şeyler oluyordu. Çok garip!
Bugün yaşadıklarım gerçekten normal değildi. Keşke şoförün gelmesini bekleseydim diye vicdan azabı çekerken burnumun kanadığını farkettim. Ne oluyor?

Ölüme 1 dakika kalaWhere stories live. Discover now