8. Bölüm

106 2 0
                                    


Okurken sıkılmamanız dileğiyle
  İyi okumalar!🤍

  Bugün benim doğum günüm. 10 Ekim 2022. Bugün tam olarak 22 yaşıma girdim. Doğum günlerimi seviyor muyum? Bilmem. Eskiden çok severdim. Artık seviyor muyum? İçimde bir yerlerde o çocuk var ve aslında doğum günlerini seviyor. Ben ise doğum günüme lanet ediyorum. Neden mi? Doğum günümden neredeyse bir ay sonra terkedildim. Aslında bu doğum günümde bana aşılanmıştı da ben anlamamıştım. Annem olacak o kadın bana bakarsın bir ay sonra yanımızda olmazsın demişti. Dediğimi de yaptı.

  Benim doğum günlerimi artık sevmemem ailem yüzünden de değil aslında. 4 yaşımdan sonra bir daha doğum günü kutlamadım. Yurtta doğum günü mü kutlanırdı? Aksine işkence edilirdi. Her doğum günümde daha fazla dayak yedim, daha fazla aşağılandım, daha fazla lanet edildim. Ben gerçekten hiç sevilmedim. Geçmişin izleri hep kalıyor işte bir yerlerde.

  Lisede küçük bir arkadaş grubumuz vardı. O zamanlar liseye yeni başlamışım tabii. Lise ortamı farklı olur sanıyorum. Böyle birkaç kızla kaynaştım. Dört kişiydik. Benim için onlar dünyama güneş gibi doğmuştu. Onlardan iyisi olamazdı. Tabii canım. Aynı zamanda çalışıyordum bir yerlerde. Doğım günümdü. Kızlara bir yerde kutlamak istediğimi ve onları davet ettiğimi söyledim. Zaten bir kafeye gidip küçük bir pasta ve içecekten bahsediyordum. Sadece onlara demiştim. Yıllar sonra doğum günümü sevmek, gerçekten kutlamak istemiştim. Geliriz dediler. Sonra o günün akşamı iş çıkışı ben kafeye gitmek üzereyken mesaj attılar. Alay ettiler. Benimle yakın olsalar bile benim gibi bir insanın doğum günü kutlaması saçmalık hatta aptallıkmış. Benim yerimde olsalar değil doğum günü kutlaması o günü görmezden gelirlermiş.

  Ben o gün kaçıncı defa olduğunu bilmeden doğum günüme lanet ettim. O kızlarla bir daha konuşmadım. Benden özür bile dilemediler. Küçük bir özrün kime zararı olabilir? Çok canım yandı, kalbim parçalandı, için kanadı. Kimse farketmedi. Hoş bunlar dışına yansıdığında da kimse farketmedi ya da görmezden geldi. Önemsiz biri olduğumu çok küçük yaşlarda farkettirdiler bana. Hayat da insanlar da bunu kafama vura vura öğretti bana.

  Lise yıllarımda hep en arka sırada, duvarın kenarında, tek başına oturan, kendine nefretinden ve insanların ona bakışlarından dolayı ağzını dahi açmayan o kız oldum. Kimse yanıma gelmedi, umursamadı. Bu dışlanmanın da ötesindeydi. Benim gibi olan birkaç kişi daha vardı. Öğretmenlerimiz onlara destek vererek konuşarak bir şeyleri halletmişlerdi. Benim yanıma gelmişler miydi? Cevabı çok basit değil mi, hayır.

  Lise birden sonra lise yıllarımda doğum günlerimi hep es geçtim. Her doğum günümde elime bir mum aldım ve dikek olarak her yıl ölmeyi diledim. Bir keresinde ölmeyi denedim de. Hayallerim vardı benim. Bırakmak istemediğim hayaller. Ama dayanamadım. Hayata tutunmak istemedim. Nefes aldığım her ana lanet ettim. Beni doğuran o kadına lanet ettim. Beni sokağa atarken sesini dahi çıkarmayan o adama lanet ettim. Peşimden koşan abim mi? Ona lanet dahi edemedim. Karşıma çıksalar sadece onu affederim.

  10 Ekim 2016. On birinci sınıfım. On altıncı yaş günüm. Aynı kızlarla yine aynı sınıftayım. Bir taneleri eksik. Yanıma  geldiler. "Sen hâlâ nasıl böyle rahatsın biz seni çözemiyoruz. Komiksin biliyor musun? İlk geldiğinde yanımıza geldin arkadaş olacağımızı sandın" dedi biri. Diğeri güldü. Omzumdan duvara doğru itikledi. "Onun bunun ikinci elleri ile yaşayan zavallı, acınası kız. Gurur da yok. Ayy hiç unutmuyorum bizi doğum gününe çağırmıştı. Marketten aldığı meyveli keklerle kutlayacaktı galiba" dedi ve daha çok kahkaha attılar. Diğeri lafa girdi. "Ama üzülme bak biz sana aldık meyveli kek bugündü dimi doğum günün". Zaten hep alay konusu olmuştum. Kendimi tuttum. Yanlarında bir damla dahi gözyaşı akıtmadım. Okul çıkışı çalıştığım yere gittim. Yoğundu. Yurda en geç saat onda girmemiz lazımdı. Saate baktığımda dokuz buçuk olmuştu ve benim yarım saatte yurda yetişmem imkansızdı.

AŞK MEVSİMİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin